Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1953/19
K: 1954/5
T: 10.2.1954
Temyiz Mahkemesi Ticaret Dairesinin 2.7.1951 tarih ve 3727 E. 3850 K. sayılı ilamiyle 29.9.1952 tarih ve 262 E./4692 K. sayılı ilamı arasındaki içtihat ihtilafının halli gerekli görülmesine mebni toplanan Tevhidi İçtihat Hukuk Kısmı Umumi Heyetinde keyfiyet müzakere olundu;
KARAR :
Umumi heyet Azalarından bazıları, işçiye hangi hallerde kıdem tazminatı verileceğini tayin eden, İş Kanununun değişen onüçüncü maddesinin altıncı fıkrasiyle bu fıkranın atıf yaptığı maddelerde işçinin ( ölümü ) sarahaten zikredilmemiş ise de; İşçiyi muayyen müddetle çalışmaktan meneden ( Mücbir sebep, hastalık, askerlik ) hallerinin kanunda mezkur bulunduğu, ve ( ölüm ) hali, kanunda yer almış bulunan hallerden işçiyi çalışmaktan meneden bir mücbir sebep olmakla beraber, hastalık ve askerlik halleriyle mukayese edildiğinde bu halin evleviyetle kıdem tazminatına esas tutulmuş olduğunun kabulü icap ettiği ve ölümle iş akti sona erdiği için aktin feshi zımnında bir irade izharı bahismevzuu bulunmadığı ve bu sebeple ölüm vukuunda aktin feshi kanun tarafından derpiş edilmemiş olduğu ve kıdem tazminatının işçinin mamelekinde tahakkuk etmiş müktesep bir hak olması dolayisiyle vereseye intikal edebileceği kanaatı izhar edilmiştir.
Bu noktai nazar aşağıda izah olunan sebeplerden dolayı umumi heyet ekseriyetince isabetli görülmemiştir:
İşçiye kıdem tazminatı verilebilmesi, İş Kanununun değişen onüçüncü maddesiyle bu maddenin atıfta bulunduğu maddelerde tahdidi olarak sayılan hallerde, iş aktinin feshi zımnında işveren veya işçi tarafından bir irade beyanı yapılmasına bağlı tutulmuştur. Ölüm hali, kanunun tahdidi surette tayin ettiği haller arasında bulunmadığı gibi, ölüm, iş aktini sona erdiren ( Borçlar Kanunu 347 ) bir sebep olması itibariyle aktin feshi de bahis mevzuu bulunmamaktadır.
Kanunda yazılı olmıyan bir halin, kanunun tahdidi olarak saydığı mükellefiyet tahmil eden haller meyanına ithali de caiz değildir.
Binaenaleyh; ölüm halinin kanunda yer almamış bulunması ve kıyas yoliyle kanundaki haller gibi telakki edilememesi bakımından, kıdem tazminatının ilk şartı mevcut olmadığı gibi, iş aktinin feshi hususundaki irade beyanı şartı da mevcut bulunmaktadır.
Kıdem tazminatı, kıdemli işçilere verilen bir tazminat olmakla beraber, mücerret kıdem, bu tazminatın mamelekte tahakkukun yegane şartı olmayıp, buna inzimam etmesi lazımgelen diğer şartların da tahakkuku lazımdır. Ezcümle; Kanunda tadat edilen sebeplerden birinin mevcudiyeti ve bu sebebe istinaden iş veren veya işçi tarafından iş aktinin feshedilmiş olması zaruridir. Binaenleyh, diğer şartların tahakkuk etmemiş olması halinde işçinin iş yerinde kazanmış olduğu kıdemle mamelekinde bir hak doğmuş olmayacağından ölen işçinin mamelekinde mevcut olmıyan bir hakkın veresesine intikali de bahis mevzuu edilemez.
Netice; İzah olunan sebeplere binaen, eceliyle ölen işçinin mirascılarına kıdem tazminatı verilemeyeceğini tazammun eden içtihadın isabetli olduğuna, ilk içtimada üçte iki ekseriyet hasıl olmadığından 10.2.1954 tarihli ikinci içtimada mevcudun mutlak ekseriyetiyle karar verildi.
Ticaret Dairesi Reisi Tahir Sebük'ün Mütalaası: Eceliyle ölen işçinin ailesi kıdem tazminatı isteyebilir mi ?
Dairemizin 2.7.1951 tarih 3727 esas 3850 karar sayılı ilamı ile: ( eceliyle ölen işçinin mirascılarına kıdem tazminatı verilmeyeceğini ) natık olan iş mahkemesi kararı tastik edilmiş olduğu halde ahiren ittihaz olunan 29.9.1952 tarih ve 262 esas, 4692 karar sayılı kararla: ( eceliyle ölen işçinin mirascılarına kıdem tazminatı verileceği ) içtihat edilmiş bulunmasına göre bu iki karar arasında tam bir mübayenet mevcuttur.
Ben ikinci içtihadın kanuna ve Adalet ve hakkaniyet esaslarına daha uygun olduğu kanaatındayım. Dairenin bu son kararında da izah olunduğu gibi işçiye hangi hallerde kıdem tazminatı verileceği İş Kanunun 5518, 5868 sayılı kanunlarla tadil edilen onüçüncü maddesinin altıncı fıkrasında gösterilmiştir. Bu fıkraya göre:
İş akdinin;
A: İhbar suretile,
1- 13. maddedeki ihbar, şartına riayet suretile ( madde: onüç fıkra: altı )
Sıhhi sebeplere binaen,
2- Kendi kusurundan veya derbeder hayatından, yahut içret iptilasından veyahut suç mahiyetinde bir hareketinden mütevellit olmaksızın bir hastalığa veya arızaya uğraması takdirinde bu hastalık veya arızanın, Hükümetçe çıkarılacak tüzükte tasrih edilecek müddetlerden fazla sürmesi halinde ( Madde: onaltı, Fıkra: bir a )
3- İşçinin bulaşıcı veya istihrah verici bir hastalığa musap olduğunun anlaşılması halinde ( Madde: onaltı, Fıkra: bir b )
Mücbir sebeplere binaen,
4- İşçiyi bir haftadan fazla müddetle çalışmaktan meneden mücbir sebeplere hadis olması halinde ( Madde: onaltı, Fıkra: üç )
İş veren tarafından,
B: Sihhi sebeplere binaen,
1- İş akdinin mevzuu olan işin yapılması, mukavelenin akti sırasında tahmin edilmeyen bir sebep dolayisile işçinin sihhati ve hayatı için tehlikeli olursa ( Madde: onbeş, Fıkra: bir a )
2- İşçinin daimi surette yakından, veya doğrudan doğruya temasta bulunduğu iş veren veya vekili yahut başka bir işçi, bulaşıcı ve istikraz verici bir hastalığa musap olursa ( Madde: onbeş, Fıkra: bir b )
Ahlaka ve hüsnüniyet kaidelerine uymayan sebeplere ve benzeri sebeplere binaen,
3- İş akti yapıldığı sırada bu aktin esaslı noktalarından biri hakkında yanlış vasıflar veya şartlar göstermek, yahut hakikate uygun olmayan malumat vermek veya beyanda bulunmak gibi hallerle, iş veren işçiyi yanıltırsa ( Madde: onbeş, Fıkra: iki a )
4- İş veren veya vekili işçinin veya ailesi tarafından birini şeref ve namusuna halel getirecek veya ahlakını ifsat edecek mahiyette sözler veya hareketlerde bulunursa ( Madde: onbeş, Fıkra: iki b )
5- İşçi iş verenin veya vekilinin evinde ikamet ettiği taktirde, bunların yaşayış tarzları umumi ahlak bakımından düzgün olmazsa ( Madde: onbeş, Fıkra: iki c )
6- İş veren veya vekili işçiye veya ailesi etrafından birine karşı tecavüz veya tehditte bulunursa, yahut işçiyi, yahut ailesi efradından birini kanuna mugayir bir harekete teşvik, tahrik veya sevkederse, yahut işçi veya ailesi etrafından birine karşı hapisle cezalandırılan bir suç irtikap ederse ( Madde: onbeş, Fıkra onbir ç )
7- İş veren tarafından işçinin ücreti Kanun ahkamı veya iş mukavelesi şartları mucibince hesap ve tediye edilmezse ( Madde: onbeş, Fıkra onbir d )
8- Ücret parça başına veya iş miktarı üzerinden tediye edilmek mukarrer olupta iş veren tarafından işçiye yapabileceği sayı veya miktardan az iş verilerek başka bir gün fazla işle bu eksik telafi edilmezse yahut iş şartları esaslı bir tarzda tebdil ve tadil edilir veya tatbik edilmezse ( mukavelede bu fıkradaki haller hakkında başka türlü kayıt bulunmamak şartile ) ( Madde: onbeş, Fıkra: onbir e )
Askerliğe binaen,
9- Askerlik hizmeti dolayisile ( Madde: onüç, Fıkra: altı )
İşçi tarafından,
Feshedilmesi halinde işçiye kıdem tazminatı verilir. Kanun hükümlerini hülasa edecek olursak, iş verenin iş aktini yukarıda yazılı dört sebepten biri ile; ve işçinin de dokuz sebepten biri ile feshetmesi halinde, talep vaki olursa işçiye kıdem tazminatı verilecektir.
Bu sebepler arasında işçinin ( ölümü ) haline rastlamıyoruz. Meseleyi satıhtan bir görüşle mütalaa edersek işçinin ( ölümü ) halinin bu tadat arasında yer almamış olduğuna bakarak ölüm halinde işçinin varislerine kıdem tazminatı verilmemesi lazım geldiği neticesine varırız. Fakat Kanun hükümlerinin sıkı bir tetkike tabi tutulması halinde ölüm halinin de kıdem tazminatı verilmesini gerektiren bir sebep, hem de bu tadat olunanlardan daha mühim bir sebep olduğu meydana çıkar.
İş veren tarafından aktin feshi halinde işçiye kıdem tazminatı verilmesini gerektiren sebeplerden birisi yukarıda A-4 de beyan edildiği üzere; ( işçiyi bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan meneden mücbir sebeplerin hadis olması ) keyfiyetidir. Ölüm hali öyle bir mücbir sebeptirki işçiyi bir hafta değil ilelebet çalışmaktan meneder, şu halde ölüm vukuunda bir haftadan fazla bir müddetle mücbir sebebe istinaden işine gelemeyeceğine göre iş verenin iş aktini feshetmesi lazımgelirdi. Fakat hukuken buna imkan yoktur. Zira Borçlar Kanunun 347 inci maddesine göre işçinin ölümü ile iş akti kendiliğinden nihayet bulur. Binaenaleyh bu kanuni netice karşısında iş verenin iş aktini feshetmesi bahis mevzuu olmaz. İşte bu sebepledir ki İş Kanunu ölüm halini ayrıca zikretmemiş bu tabii hadiseyi onaltıncı maddenin üç numaralı bendindeki ( mücbir sebepler ) arasında umumi olarak ifade etmiştir. Binaenaleyh ölüm halinin bu bentte mündemiç olduğunu kabul etmek icap eder. Diğer cihetten Kanunun kıdem tazminatı verilmesine esas tuttuğu mücbir sebepler, hastalık, askerlik dolayisile işçinin işine devam edememesi hallerile, ölüm hali mukayese edildiği takdirde, ölüm halinin evleviyetle kıdem tazminatına esas tutulmuş olduğunu kabul zarureti hasıl olur.
Kıdem tazminatını icap ettiren sebeplerin hasri olmadığı onbeşinci maddenin onbir numaralı fıkrası sarahatından anlaşılmaktadır. Bu fıkrada ahlaka ve hüsnüniyet kaidelerine uymayan haller tadat olunmakla iktifa edilmeyerek bunlara benzeyen hallerde ayrıca fesih sebebi olarak kabul edilmiştir. Binaenaleyh Kanunda yer almamış olan bazı hallerin kıyasen fesih sebebi sayılması ve dolayisile bu hallerin de kıdem tazminatına esas tutulması Kanunun sistemini göstermesi bakımından ehemmiyeti haizdir.
Nitekim madde onaltı, fıkra üç de de ( mücbir sebepler ) den bahsetmiş fakat bu mefhumun içine girebilecek halleri tadat etmemiştir.
Yirmidördüncü maddede de, muvazzaf askerlik hizmeti dışında manevra veya her hangi bir sebeple silah altına alınan, yahut her hangi bir Kanuni çalışma mükellefiyeti dolayisile işinden ayrılan işçinin, iş verenler akdetmiş olduğu sözleşmesinin işinden ayrıldığı günden itibaren iki ay sonra feshedilmiş sayılabileceği hükmü mevcuttur. Görülüyorki Kanun, kıdem tazminatını yalnız işçi veya iş verenin bir arada izhar ederek iş aktini feshetmesi haline inhisar ettirmemiş, mukavelenin feshedilmiş sayılabileceği halinide kıdem tazminatı talebine esas tutmuştur.
Kanun hükümlerinin tahlili neticesinde vardığımız şu netice doktrin tarafından da teyit edilmektedir ( Profesör Saymen - Çalışma Vekaleti dergisi 1946 sene 1 sayı, 12 sahife 53-54, Ziya Ergün İstanbul Baro dergisi 1952, Cilt 26 sayı 10, sahife 395, 397 )
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini