Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1951/1
K: 1951/6
T: 26.12.1951
DAVA : Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 20.9.1949 tarihli ilamında, meşfu hisselerin satın alındığı 926 ve 927 tarihlerinden dava tarihine kadar Medeni Kanunun 648 inci maddesinde yazılı olan on yıllık hak düşürücü müddetin geçtiği ve hak düşürücü müddetlere, zamanaşımının katına müteallik olan Borçlar Kanununun 132 inci maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığı tasrih edilerek Asliye Mahkemesi ilamı onanmıştır.
22.12.1949 tarihli ilamda ise; Medeni Kanunun 648 inci maddesi hükümlerinin kabil olduğu nisbette 659 uncu maddede yer alan kanuni şufaya tatbik olunup, kanuni şufada, şufa mukavelesi ve şerh bahis konusu olamıyacağından 648 inci maddenin son fıkrası hükmünün 6459 uncu maddeye tatbikinin imkansız bulunuduğu belirtilerek asliye ilamı bozulmuştur.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin her iki ilamı kanuni şufaya mütealliktir. 20.9.1949 tarihili ilamla, Medeni Kanunun 648 inci maddesindeki on yıllık hak düşürücü müddetin mürur ettiği tasrih olunarak asliye ilamı onanmakla, mukaveleden mütevellit şufa için mevzu olan 658 inci maddenin son fıkrasındaki müddet 659 uncu maddedeki kanuni şufaya da teşmil edilmiştir. 22.12.1949 tarihli ilamda ise 658 inci maddenin son fıkrası hükmünün 659 uncu maddeye tatbik olunamıyacağı ifade olunmakla birinci ilamda yazılı olan içtihada tamamiyle zıt bir içtihat tesis olunmuştur. Tevhidi İçtihat Genel Kurulundan bu iki zıt içtihat ihtilafının halli istenmesine göre kurulun tetkikine arzedilen mesele; Medeni Kanunun 658 inci maddesinin son fıkrasındaki müddetin 659 uncu maddeye tatbik olunabilip olunamıyacağı hususuna müteallik bulunmaktadır. Fakat bir kısım genel kurul üyeleri tarafından kanuni şufa hakkının Borçlar Kanununun 125 inci maddesindeki on yıllık dava müruruzamanına tabi olduğu kanaatı izhar olunarak iki mübayin ilam arasındaki içtihat ihtilafının halli sırasında bu meselenin de ehalli istenmiş olduğundan önce bu hususlun müzakeresine zaruret hasıl olmuş ve yapılan müzakere de; Genel kurulun vazifesi sadece birbirine muhalif kararlardan birinde isabet mevcut olmadığı takdirde, en doğru noktai nazara tayin ve tesbit etmek yetkisini de haiz bulunduğu cihetle, kanuni şufada Borçlar Kanununun 125 inci maddesi hükmüne tatbik edilmesi iktiza ettiği yolundaki mutalaanın da müzakere mevzuu edilmesine ekseriyetle karar verildikten sonra esas meselenin müzakeresine geçilmiştir.
Yapılan müzakere ve münakaşalarda, bir kısım Genel Kurul Üyeleri tarafından; Medeni Kanunun 658 inci maddesinin son fıkrasında; (Şefiin beye ıttılaı gününden itibaren bir ay ve her halde sicille şerh verildiği tarihinden itibaren on sene geçmekle şufa hakkı sakıt olur) denilmiş olmasına göre, şefiin beye ıttılaı tarihinden itibaren başlıyan bir aylık müddet, kanuni şufaya tatbik olunursa da, on yıllık müddet, mukaveleden mütevellit şufa hakkının tamamiyle sükutunu intac eden bir müddet olması itibariyle aynı müddetin kanuni şufaya tatbikının, müşterek mülkiyet münasebetinin devamı müddetince devamı zaruri olan kanuni şufa hakkının da tamamiyle sükutunu intac etmesi ve bu müddetin başlangıcı hakkın tapu sicilline şerh verildiği tarih olup kanuni şufada şerh bahis mevzuu bulunamaması sebeplerinden dolayı on yıllık müddetin kanuni şufaya tatbik olunamıyacağı, ve Medeni Kanunun beşinci maddesi delaletiyle Borçlar Kanununun 125 inci maddesi medeni hukuka da şamil olduğundan kanuni şufa hakkının Borçlar Kanununun 125 inci maddesine tabi bulunduğu kanaatı izhar edilmiştir.
Çoğunluk tarafından bu noktai nazar isabetli görülmemiştir. Filhakıka 16.5.1951 tarih ve 19/6 esas ve 3 karar sayılı tevhidi içtihat karariyle de teyit olunduğu üzere şufa hakkı inşai bir haktır. Bu itibarla alacak hakkından tamamiyle farklıdır. Alacak hakkı muayyen bir veya müteaddit şahıslardan bir edayı talep etmek salahiyetini tazammun eder. Halbuki, inşai hak, muayyen bir hukuki münasebeti, ihdas, tebdil veya ilga hususunda hak sahibine tanınan bir salahiyettir. Hak sahibinin bu salahiyeti istimaline müteallik bir taraflı irade beyanı muhataba vasıl olmakla bir hukuki münasebet, bir hukuki rabıta hasıl olur. Bu suretle teessüs eden hukuki münasebet ve rabıtadan bir takım hak ve borçlar doğar, şufa hakkının istimail şefi ile, meşfuunaleyh arasında muhtevası ve şartları esas itibariyle ilk satış aktinin aynı olan bir satış münasebetine vücut verir. İşte Borçlar Kanununun 125 inci maddesinde yazılı olan zamanaşımı, bu satış münasebetinden doğan alacak ve borçlar hakkında bahis mevzuu olur. Bizzat şufa hakkı, izah olunan mahiyetine nazaran Borçlar Kanununun 125 inci maddesine tabi tutulamaz.
Kanun, umumiyetle inşai hakların istimalini muayyen müddetlerle takyit etmiştir. Nitekim gabinden mütevellit fesih hakkı (Borçlar Kanunu madde - 21), Aile hukukunda zinaya müstenit boşanma talebi (Medeni Kanun madde - 129), muayyen müddetlerle takyit olunmuştur. İnşai bir hak olan mukaveleden mütevellit şufa hakkının da böyle bir müddetle takyit olunduğu görülmektedir. (Medeni Kanun madde - 658). Binaenaleyh mahiyeti aynı olan kanuni şufa hakkının da aynı müddetle takyidi zaruri ve tabii bir netice sayılmalıdır.
Medeni Kanunun 657 inci maddesinde umumiyetle (Gayri menkul mülkiyetinin takyiitleri)nden, 658 ve 659 uncu maddelerinden de hasren (Temlik hakkının takyitler)nden ikisinden yani mukaveleden mütevellit şufa ile, kanuni şufadan bahsedilmiştir. Kanunun bu tanzim tarzı, temlik hakkının birer takyidi olmaları bakımından bu iki hak arasında bir tefrik yapmadığını göstermektedir. Filhakıka her ikisi de temlik hakkının birer takyidi olup aralarındaki yegane fark birincisinin menbaının mukavele, ikincisinin membaının kanun olmasından ibarettir. Bu sebeplerdir ki, mukaveleden mütevellit şufa, tabii tanzim yeri olan Borçlar Kanununa alınmamış, müşterek mülkiyet münasebetine sıkı sıkıya bağlı bulunduğu için Medeni Kanunda tanzimi zaruri bulunan kanuni şufa ile birlikte tanzim edilmiş ve her ikisine şamil olmak üzere müşterek hükümler vazedilmiştir. Bu müşterek hükümler 658 inci maddeye dercedilmişi ve ikinci bir tahrirden içtinap maksadiyle 659 uncu maddede tekrar edilmemiştir. Binaenaleyh 658 icni maddedeki hükümlerin kaffesi 659 uncu maddeye tatbiki gereken hükümlerdir. Esasen bu hükümlerden, şufa hakkının kullanılmasında satış şartlarına itibar olunması lüzumuna, bayiin ihbar mükellefiyetine, hakkın, şefiin beye ıttılaı tarihinden itibaren bir ay içinde kullanılması gerekdiğine taalluk eden hükümlerin 659 uncu maddeye de şamil olduğunda tereddüt edilmemekte ve bu hükümler kanuni şufaya tatbik edilegelmekte ve bu hususta bir guna ihtilafı nazar hasıl olmamış bulunumaktadır. İhtilaf, on yıllık müddetin kanuni şufaya tatbik edilegelmekte ve bu hususta bir güna ihtilafı nazar hasıl olmamış bulunmaktadır. İhtilaf, on yıllık müddetin kanuni şufaya tatbik olunup olunmıyacağı hususundan ileri gelmektedir. Ekalliyetin yukarıda izah olunan telakkisine göre bu müddetin kanuni şufaya tatbikinde iki mahzur mevcuttur. bunlardan birisi; on yıllık müddet, mukaveleden mütevellit şufanın tamamiyle ziyaını intac eden bir müddet olması itibariyle aynı müddetin kanuni şufaya tatbikinde, müşterek mülkiyet münasebetinin tamamiyle sukut edeceği yolundaki mahzurdur. On yıllık müddet için bu mahzurun dermeyan edilmesine rağmen bir aylık müddetin kanuni şufaya tatbiki lüzumu kabul olunmaktadır. Halbuki, mukaveleden mütevellit şufanın bir tek satış için tesis olunup tapu siciline de bu yolda şerh verilmesi halinde bir aylık müddet dahi mukaveleden mütevellit şufanın tamamiyle ziyaını intaç eder. Bu bakımdan bu iki müddeti tefrike imkan yoktur. Bahis mevzuu mahzur her iki müddet için kabul veya reddolunmalıdır. Tasavvur olunan mahzurun mevcudiyeti kabul olunduğunda on yıllık müddet gibi bir aylık müddetin de kanuni şufaya tatbik olunmaması icap eder ki, bu takdirde şefiin, beye ıttılaı tarihinden aylarca ve senelerce sonra hakkını dermeyan etmesi imkan dahiline sokulmuş olur. Halbuki, böyle bir netice kanunun sarih metnine olduğu kadar ruhuna da muhaliftir. Kaldı ki, tasavvur olunan mahzur hakikatta mevcut değildir. Zira, kanuni şufa hakkının gerek bir aylık, gerekse on yıllık müddet içinde kullanılmaması bizatihi şufa hakkının mutlak surette sukutunu intaç etmeyip ancak muayyen satışa veya satışlara ait bir sukut hasıl eder. Medeni Kanunun 657 inci maddesindeki şekle uygun bir tasarruf yapılmadıkça bizatihi kanuni şufa hakkının tamamiyle sukutu bahis mevzuu olmaz. Bu sebepten on yıllık müddetin kanuni şufaya tatbikinde hakkın tamamiyle sukut edeceği mülahazası kanuna uymamaktadır.
On yıllık müddetin başlangıcı bakımından ileri sürülen mahzura gelince; Mukaveleden mütevellit şufa hakkı, tahriri bir mukaveleye istinat eden ve şerh verilmediği müddetçe yalnız akitler arasında hüküm ifade eden bir haktır. Bu hak, ancak şerh sayesinde tapu sicilline intikal eder ve üçüncü şahıslara karşı şerh tarihinden itibaren dermeyanı mümkün olur. Bu itibarla, mukaveleden mütevellit şufada, şufa mukavelesinin tapu sicilline şerh verildiği tarih, on yıllık müddetin başlangıçı olarak kabul edilmiştir. Halbuki, kanuni şufa hakkı, müşterek mülkiyet münasebetinin teesesüsüyle beraber vücut bulan temlik hakkının kanuni bir takyidi olması itibariyle Medeni Kanunun 657 icni maddesi gereğince ayrıca Tapu sicilline kayda hacet olmaksızın muteberdir. 659 uncu madde mucibince de üçüncü şahıslara karşı dermeyanı mümkün bir haktır. Bu suretle kanuni şufada, şerh yerine kanunun hükmü kaim olmakta ve bu hüküm sebebiyle meşfuun satışı tarihinden itibaren hak, üçüncü şahıslara karşı dermeyan olunabilmektedir. Bu itibarla 658 inci maddedeki on yıllık müddetin 659 uncu maddeye tatbikinde başlangıç, Tapu sicilline şerh bahis mevzuu olamıyacağından meşfuun satışı tarihi olmak icap eder. Binaenaleyh başlangıç hakkında ileri sürülen mahzur da isabetli görülmemekte, aksine olarak, yukarıda belirtildiği veçhile, mukaveleden mütevellit şufa ile, kanuni şufa arasındaki hukuki mahiyet ayniyeti ve menfaatler vaziyeti bu müddetin 659 uncu maddeye tatbikini icap ettirmektedir.
SONUÇ : Netice; Yukarıda izah olunan sebeplere binaen; Medeni Kanunun 658 inci maddesinin son fıkrasındaki bir aylık müddet gibi, on yıllık müddetin de kanuni şufaya tatbiki gerektiğine ve on yıllık müddetin kanuni şufaya tatbikinde başlangıcın meşfuun satışı tarihi olması iktiza ettiğine, kanuni şufa hakkının kullanılmasından önce Borçlar Kanununun 125 inci maddesinin tatbiki bahis mevzuu olmayıp zamanaşımının hakkın kullanılması neticesinde tahassül eden ve mülkiyetin devrini istemekten ibaret bulunan şahsi mutalebe hakkı bakımından bahis mevzuu olduğuna ilk toplantıda üçte iki çoğunluk olmadığından ikinci toplantıda mevcudun üçte ikisini geçen çoğunlukla 26.12.1951 tarihinde karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini