 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1950/7
K: 1952/3
T: 10.12.1952
DAVA : Okunan evrakı mündericatından daireler arasında ayrılık bulunduğu anlaşıldıktan sonra esas hakkında yapılan tartışmada; Böyle bir mahkumiyetin cezanın teciline mani olamayacağı kanaatında bulunanlar, mütalaa ve mülahazalarının izah zımnında Ceza Kanunu'nun tecilden bahseden 89 uncu maddesi üzerinde dururak bu maddede her ne kadar mahkum olmayanlar denilmiş ise de; bu tabirin hiç mahkum olmayanlara manasına gelmediğini ve çünkü, af ve müruruzaman ve iadei muhakeme ve infazın geri bırakılması gibi muhtelif sebeplerle ceza mahkumiyetlerinin hukuki mahiyetleri değişeceğinden bu gibi hallerde alakalı şahıslara mahkum nazariyle bırakılamayacağını ve ayrıca Ceza Kanunu'nun 54.ncü maddesinden istifade etmeleri sebebiyle haklarında tekerrür hükümleri tatbik olunmayan küçüklerin ve 18 yaşından aşağı bulunmaları hesabiyle cezalarını umumi ceza evinde çekmemiş olanların dahi Ceza Kanunu'nun 89 ncu maddesinde kast olunan manada mahkum telakki edilemiyeceklerini ve asıl ihtilafa mevzu olan hadisede ise mahkumiyet tekerrüre esas teşkil etmeyecek derecede eski ve aradan seneler geçmiş ve takip ve infazdan beklenecek içtimai faide kalmamış olduğundan bu mahkumiyetin de kanunen tecile mani olmaması iktiza ettiğini, ileri sürmüşlerdir.
KARAR : Ekseriyetin görüşünü kapsayan kanat ve mütalaaya gelince : Ceza Kanunu'nun 89 ncu maddesi gereğince cezanın tecili için sanığın evvelce para cezasından maada bir ceza ile mahkum olmaması şarttır. Eğer mahkumiyet kanuni sebeplerle ortadan kalkmış ise, hukuki mevcudiyeti kalmamış olduğundan tecile mani bir mahkumiyetin bulunduğu bahis konusu olmamak icap eder. Mesela umumi af ve cezası tecil olunan mahkumun muayyen müddet zarfında yeni bir suç işlememiş olması hali mahkumiyeti bütün neticeleriyle bertaraf ettiğinden eski mahkumiyet cezanın teciline mani teşkil etmez. Buna mukabil hususi af ve kanuni sebeple cezanın infazının tecil edilmiş olması ve küçüklük sebebiyle cezanın tekerrüre esas olmamış veya hükmün umumi cezaevinde değil bu gibi mahkumlara mahsus yerlerde çektirilmiş olması gibi sebepler mahkumiyete müessir olmadığından tecile mani olurlar.
Asıl ihtilaf mevzuu olan meseleye yani tekerrüre esas olmayacak derecede eski olan bir mahkumiyetin, yeniden işlenen suçun cezasının teciline mani teşkil etmeyeceği hakkındaki iddiaya gelince; Ceza Kanunu'nda böyle bir mahkumiyetin tecile mani olamayacağı hakkında sarih ve zımni bir hüküm yoktur. Esasen muarızlar bile tekerrür maddesinde gösterilen müddetlerin tecil bahsinde de nazara alınması icap edeceğine dair kanuni bir mesnet göstermemişlerdir.
Hukuki duruma gelince : Kanunumuz tecil ile tekerrür müesseselerini tamamen birbirinden ayırmış ve tecili müstakil bir fasla mevzu ittihaz etmiştir. Kanun hükümlerine göre tecil, ilk defa suç işleyen şahsın mahkum olduğu cezayı şarta bağlı olarak geri bırakan ve Ceza Kanunu'nun muaddel 95 inci maddesi hükmünce muayyen müddetle suç işlemezse mahkumiyetini vaki olmamış sayan bir önleme müessesesidir. Umumi af müessesesinde olduğu gibi mahkumiyetini kaldıran bir netice tevlit edebilir.
Tekerrüre gelince : Cezasını çekmiş ve ihtibah göstermemiş ve cemiyet için tehlike teşkil etmekte inat ve ısrar etmiş olan bir mahkumun cezasının ağırlaştırılmasını istilzam eden şahsa merbut bir haldir.
Kanun tecilde hükmün teşdidini değil vaki olmamış sayılmasını iltizam ettiği için müddet takyidi koymamış ve tekerrür halinde ise cezanın ağırlaştırılmasını iltizam ettiğinden müddet takyidi koymağı adalete daha uygun görmüştür. Her iki müessese hedef ve gaye itibariyle birbirinden tamamen ayrı bulunduğundan bunlardan birindeki hükmün diğerine teşmili ile ileri sürülen mütalaada hukuki bakımından isabet yoktur.
SONUÇ : Karşılıklı serdolunan mütalaa ve kanaatlar incelendikten sonra; tecilden istifade için mahkumiyetin bulunmaması veya bu mahkumiyetin hukuki neticeleriyle birlikte ortadan kalkmış olması iktiza ettiğine ve asıl ihtilaf mevzuunu teşkil eden meselede olduğu gibi mahkumiyetin tekerrüre esas teşkil etmiyecek derecede eski olması, o mahkumiyeti ortadan kaldıracak hukuki sebeplerden olmadığından böyle bir vaziyette Ceza Kanunu'nun 89 uncu maddesi gereğince cezanın tecil olunmayacağına 10.12.1952 tarihinde ekseriyetle karar verildi.