 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1950/4
K: 1950/10
T: 20.09.1950
DAVA : Olayda halli lazım gelen mesele cemiyetten çıkarılan bir azanın bu çıkarma kararı aleyhine itirazen dava açıp açamıyacağı keyfiyetidir. Filhakika Medeni Kanunumuzun altmışbeşinci maddesinde (Nizamname; azadan birinin cemiyetten çıkarılmasını mucip esbabı tayin edebileceği gibi sebep dermeyan olunmaksızın müsaadesini dahi verebilir. Her iki takdirde ihraç aleyhine ikamei dava olunamaz. Nizamnamede, ihraca dair bir hüküm mevcut değilse ihraç ancak cemiyet karariyle muhik sebeplere müsteniden olabilir.) denildikten sonra altmışsekizinci maddesinde de (Azadan her biri kanuna veya cemiyetin Nizamnamesine uygun olmayıp da kendi muvafakatına iktiran etmemiş bulunan bir karar aleyhine ona ıttıladan itibaren bir ay içinde mahkemeye müracaatla itiraz etmeğe kanunen salahiyetlidir) denilmiştir. Açıkca mübayin olan bu iki kanun hükmünün telifi gerektir. Medeni Kanunumuzun altmışbeşinci maddesine tekabül eden İsviçre Medeni Kanununun yetmişikinci maddesinde (nizamname bir azanın hangi sebeplerden dolayı cemiyetten çıkarılabileceğini tayin edebileceği gibi, sebep bildirmeksizin çıkarmaya da müsaade edebilir. Bu hallerde çıkarma kararını mucip olan sebepler bir dava ikamesine mahal vermez. Nizamnamede bu hususta bir hüküm yoksa; çıkarma, ancak cemiyet karariyle ve muhik sebeplere müsteniden olabilir.) diye yazıldığı halde bizim kanunumuza ikinci fıkra (her iki takdirde ihraç aleyhine ikamei dava olunamaz) şeklinde tercüme edilmiş ve alınmıştır. Bu itibarla Medeni Kanunumuzun altmışbeşinci maddesindeki (Her iki takdirde ihraç aleyhine ikamei dava olunamaz) hükmünün mehaza uygun şekilde anlaşılması ve altmışbeş ve altmışsekizinci maddelerdeki mütenakız hükümlerin bu suretle telifi ve imali gerektir. Bu anlayış ve kabule göre muayyen sebeplerden dolayı bir azanın cemiyetten ihraç olunabileceği Nizamnamede kabul edilmiş olan hallerde ihraç edilen aza, ihraç için gösterilen sebeplerin tahakkuk etmediğinden veya ihraç kararının şekil bakımından muallel olduğundan bahsile dava açabileceği halde dayanılan sebebin keyfiyeti ve mahiyeti bakımından ihracın caiz olmadığı yolunda dava açamaz. Mesela Nizamnamesinde sarhoşluğu veya oyun oynamayı siyasi faaliyette bulunmayı ihraç sebebi olarak kabul eden bir cemiyette bu usebeplerden her hangi birinin tahakkuk ettiği kabul olunarak cemiyetten çıkarılan Aza bu gibi sebeplerden dolayı ihracın caiz olmadığı yolunda itirazla ihraç kararı aleyhine dava ikame edemez. Fakat buna mukabil o Aza sarhoşluk ve saire gibi fiilleri ika etmemiş olduğu veya hakkında verilen kararın şekil bakımından muallel olduğunu mesela nisap olmadan kararı verilerek Nizamnameye muhalefet edildiğini ileri sürürek Medeni Kanunun altmışsekizinci maddesi uyarınca ihraç kararı aleyhine dava açabilir. Kezalik Nizamnamede ihraç sebebi dermeyan edilmemiş olan hallerde cemiyetin bu hakkını suistimal ettiğini dermeyan ederek yine aynı madde uyarınca ihraç kararı aleyhine dava ikame edebilir. Hukuk aleminde otorite olan İsviçre müelliflerinin çoğunluğu ve bu meyanda Zürih şerhi ve yerli müelliflerin çoğunluğu gerek cemiyet Nizamnamesinde ihraç sebebi gösterilmiş olsun gerek gösterilmemiş bulunsunu Medeni Kanunun altmışsekizinci maddesi sarahatı dairesinde verilmiş olan ihraç kararı aleyhine ihraç edilen azaya dava hakkı tanımaktadırlar. Çünkü, Adalet ve nesafet kaideleri bunu emretmektedir.
Gerkçekten bir cemiyetin Nizamnamesinde hırsız veya vatan haini veya Komünist veyahut mürteci olan kimse cemiyetten yetkili organının kin ve gareze müsetinden saibesiz olan bir Azayı bu sebepler tahakkuk etmediği halde etmiş gibi göstererek cemiyetten ihraç etmesi halinde bu kadar aleyhine altmışbeşinci maddeye tevfikan Azaya dava hakkı tanımamak Adalet, nasafet icaplariyle telif edilemez. Kaldı ki, hırsız olmıyan bir kimsenin hırsızlık sebebiyle cemiyetten ihracı Nizamnamenin açıkca ihlali mahiyetinde olup bu suretle verilmiş olan karar aleyhine altmışsekizinci madde uyarınca o Azanın mahkemeye müracaatla dava ikamesi ve kararın iptalini istemesi tabiidir. zira; bu takdirde bir hakkın suistimali bahis konusu olup kanun bu suistimali himaye etmez. Kezalik Nizamname sebep göstermeksizin bir veya bir kaç Azanın cemiyetten ihracı salahiyetini cemiyete vermiş ise bu takdirde dahi ihraç kararı değer bir hakkın suistimali mahiyetinde ise yine ihraç edilenlerin bu karar aleyhine mahkemeye müracaata hakları vardır.
SONUÇ : Yukarıda yazılı sebep ve düşüncelere binaen Medeni Kanunumuzun altmışbeşinci maddesindeki (Her iki takdirde ihraç aleyhine ikamei dava olunamaz) hükmünün; altmışsekizinci maddenin mutlak sarahatı ve kanunumuzun mehazı olan İsviçre Medeni Kanununun yetmişikinci maddesinin ikinci fıkrası muvacehesinde (Bu hallerde çıkarma kararını mucip olan sebepler bir dava ikamesine mahal vermez) şeklinde anlaşılmasına ve Nizamnamede ihraç sebebi gösterilmiş olan hallerde verilen ihraç kararı aleyhine ihraç sebebinin mahiyet ve keyfiyetine dokunulmaksızın yalnız sübuta ve şekle dayanılarak ve Nizamnamede ihraç sebebi gösterilmeyen hallerde de cemiyetin bu hakkını suistimal ettiğinden bahis ile ihraç kararı aleyhine dava açılabileceğine ilk oturumda oybirliğile 20.9.1950 tarihinde karar verildi.