Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1948/4
K: 1949/11
T: 15.06.1949
DAVA : Yargıtay kararlarına karşı cezada tashihi karar usulü layiha ve tebliğnamede dermeyan olunan hususlara hasredilmişken muahharan tevsi edilerek bunlar haricinde esas hükme müessir olan noksan ve hataların Yargıtay ilamında meskut bırakıldığı bütün hallere teşmil edilerek Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322 nci maddesi bu dairede tespit kılınmıştır. Yargıtay hususi daireleri Usul Kanunumuzun 320 nci maddesi gereğince tetkiklerini temyiz istida ve layihasında ve tebliğnamede irat olunan hususlara hasretmiyerek hükme tesiri olacak derecede kanuna muhalefet edilmiş olduğunu görürse talep haricinde kalan hususlara da teşmil edebilmek yetkisini haiz olduğu gibi 322 nci maddenin aldığı son şekle göre Başsavcılık da tashih talebini temyiz layihasında ve tebliğnamede evvelce dermeyan edilmemiş olmakla beraber zatı hükme müessir mahiyette olan noksan ve hatalara da istinat ettirilebilir. Bu suretle normal kanun yolu ile yapılan tetkikat ile olağanüstü kanun yoluyla yapılacak tetkikat bu bakımdan mütevazin bir hale getirilmiştir; ancak Usulü Kanunumuzun 322 nci maddesinde karar tashihi usulü temyizen nazara alınmayarak meskut bırakılan hususlarda cari olduğu tasrih edilmek suretiyle esaslı bir kayıt altına alınmıştır. Bu esaslı kayıt dolayısıyle karar tashihi usulünün mahiyeti bir içtihat mahsulü olarak verilen kararlardan rücua müsait bulunmadığına ve bu olağanüstü yolun aynı zamanda mahdut bir yol olduğuna şüphe edilemez.
Temyiz kararında meskut bırakılmayıp bilakis bahis ve münakaşa mevzuu ittihaz edilerek mucip sebepleriyle halledilmiş olan hususlara karşı Başsavcılığın ancak Ceza Genel Kuruluna itiraz edebileceği ve bu hususlar hakkında tashih yolunun mesdut bulunduğu kanun metninde hiç bir tereddüt ve iltibasa mahal vermeyecek şekilde açıklanmıştır. Yargıtay dairesinin muayyen bir mesele hakkındaki görüşünden tashih yoluyla rücu etmesi istenebileceği mantıkan da kabul edilemez. Kanun tatbikatında içtihat tesis ederek asliye mahkemelerine direktif veren bir mercie karşı değil asliye, hatta sulh mahkemelirne karşı dahi hüküm ve kararlarından rücu edilmesi istenemez. Böyle bir kanun yolu mevcud değildir. İşlenmiş olan hatalar; ancak yüksek mercilere müracaat edilmek suretiyle kabili ıslahtırlar. Kaldı ki, yukarıda izah olunduğu üzere Temyiz Mahkemesinin hükmü tasdik etmesiyle kaziyei muhkeminin teşekkül etmesi bütün memleketler mevzuatında ve daha önce kendi mezuatımızda bir prensip olarak cari iken temyiz kararlarına karşı bazı zaruretler dolayisiyle olağanüstü olarak itiraz yolu açılmıştır.
Bu izahlardan sonra tevhidi içtihat kararına dayanılarak daha önc e muhkem kaziye teşkil etmiş olan temyiz kararları hakkında tashih yoluna gidilip gidilemiyeceği hakkındaki asıl ihtilaf mevzuunu teşkil eden meseleye gelince : 1221 sayılı Temyiz Mahkemesi Teşkilatına Dair Kanununun sekizinci maddesinde tezat ve mübayenet hakkında Yargıtay Genel Kurulunca ittihaz olunacak kararların Yargıtay dairelerince mümasil işlerde mübihül imtisal oldukları ve taraflara tesir etmiyecekleri tasrih olunmuştur.
KARAR : Adalet Komisyonunun 19.2.1928 tarih ve 31 karar ve 1/23 esas numaralı mazbatasında aynen (ittihaz edilecek kararların mesaili mümasilede vacibil imtisal olması kabul edilmiş ve bu suretle muamelatı nasın selamati cerayanı ve mahkemeler arasında ahenk ve insicam temin kılınmıştır. Bu madde ile temyiz dairelerinin imtisale mecbur oldukları keyfiyet ancak şekli mahsusunda inikat eden Temyiz Heyeti Umumiyesinin berveçhi meşruy ittihaz edeceği kararlara hasredilerek devalrin karar ve içtihatlarındaki hakkı takdirleri serbest bırakılmıştır. Sekizinici madde mucibince verilecek kararların mukaddema verilmiş olan ilamat hükümlerine müessir olamaması tabii görüldüğünden keyfiyet maddede ayrıca tasrih olunmuştur) denilmektedir.
İçtihatta vaki olan tebeddülün evvelce müstekar olarak tatbik olunan içtihat dairesinde kesinleşmiş olan hükümlere sair olmadığını bizzat Kanun Vazıı maddeye koyduğu hüküm ile tespit etmiştir. Zamanın ihtiyaçlarına ve şartlarına göre değişmeye mahkum olan hukuk telakkileriyle müvazi olarak kazai içtihatlarda da tebeddüller vaki olur; fakat bu içtihat tebeddülleri kaide olarak mukabillerine şamil olamazlar. Bu husus bir hüküm prensibi olarak Temyiz Teşkilatının Tevsiine Dair olan Kanunun 8 inci maddesinde de açıklanmış bulunmaktadır. Kanuni tefsir kazai içtihatlardan tamamiyle ayrı mahiyettedir. Kanunun esasında haiz olduğu hükmü açıklamış olmak itibariyle Büyük Millet Meclisince terfsir yoluyla verilen kararların makabline şümulü olduğunda tereddüt edilemez.
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322 nci maddesiyle, Temyiz Teşkilatının Tevsiine Dair olan Kanunun 8 inci imaddesinin birbirini destekleyen mütevazin hükümleri ihtiva ettikleri görülmektedir. Bu hükümler kanaat ve içtihat mahsulü olan kararlara karşı tashih yolunu kesin şekilde kapalı tutmaktadırlar. Kaldı ki, sonraki içtihada göre eski içtihat dairesinde katileşmiş olan Yargıtay kararları hakkında tashih yohuna müracaat olunabileceğinin kabulü için bütün kararlarına karşı istisnasız bir şekilde bu yola müracaat edilmesi mecburiyetini sağlayacak kanuni bir mesnede ihtiyaç olduğu da ayrıca düşünülmelidir.
Halbu ki, 322 nci maddede Başsavcılığın alakalıların müracaatını tetkik ederek varit gördüğü takdirde tashih talebinde bulunacağı yazılıdır. C. Savcılariyle alakalıların müracaatları sebketmeyen hallerde de Başsavcılık tashih yoluna müracaat edip etmemek hususunda mutlak takdir hakkına malikdir. Bundan başka 322 nci maddenin son fıkrasında tashihi karar talebi reddedilirise bir daha tashih talebinde bulunamaz, denilmektedir. Bu sarahata göre tashih talebi kabul olunarak karar verildikten sonra tekrar tashih talebinde bulunulamıyacağı anlaşılmaktadır. Yargıtay içtihadı da bu merkezdedir. Binaenaleyh eski içtihat daresinde katileşmiş olan bir karar hakkında herhangi bir kanuni hataya dayanılarak daha önce tashih talebinde bulunulmuş ise sonradan verilen tevhidi içtihat kararına göre artık ikinci bir defa tashih talebinde bulunulmasına imkan kalmamaktadır.
Yargatay'ca tetkik edilmeksizin katileşmiş bulunan hüküm ve kararlar hakkında ise yazılı emir yoluna gidilebilmek için bu hükümler de kanuna muhalefet edilmiş olmak icap eder. Halbuki ittihaz edildiği zaman tatbik edilmekte olan müstekar içtihada uygun bulunan bir hükümde kanuna muhalefetin mevcudiyeti iddia edilemez. Yazılı emir yolu kanun nefine açılmış bir yoldur. Hükmü bozulan mahkemeye karşı yaptığı kanuni hatalardan dolayı bir nevi ihtarı tazammum eder. Mahkemenin yaptığı hata üzerine dikkat nazarını çekerek emsali hadiselerde uyanık bulunmasını sağlamak maksadiyle açılmış bir yoldur; ancak davanın esasını halleden hükümlerde yazılı emeri yoluyla sanık aleyhine kanuni bir hata irtikap edildiği anlaşılınca artık hatası sabit olan bir hüküm ayniyle infaz edilemiyeceği için Yargıtay vaziyete göre cezanın çektirilmemesini veya daha hafif bir cezanın tatbikini karar altına alır.
Şu halde yazılı emir yolunun ihdasındaki asıl maksat ve düşünce de nazarı itibare alınacak olursa ittihaz edildiği zamanda meri olan müstekar içtihada uygun bulunan hükümler hakkında Adalet Bakanlığının bu yola müracaat edemiyeceği hakikatı bütün vuzuhu ile ortaya çıkar. Nitekim içtihat tebeddülü dolayısiyle eski içtihatlara uygun olarak verilen hükümler hakkında şimdiye kadar Adalet Bakanlığının bir prensip olarak yazılı emir yoluna asla müracaat etmediği de bir vakıadır. Binaenaleyh eski içtihat dairesinde kesinleşmiş kararlar hakkında umumi ve istisnasız bir şekilde müracaat edilebilecek bir kanun yolunun mevcut olmaması da içtihatlarda vukubulan tebeddülerin makabline şumülü olamayacağı hakkında hukuk prensibini ayrıca teyit etmektedir.
SONUÇ : Yukarıda beyan olunan uyuşmazlık mevzuu üzerinde yapılan etraflı incelemeler ve esaslı tartışmalar sonunda : Tevhidi içtihat kararlarına dayanılarak daha önce müstakar bir surette tatbik olunan içtihatlar dairesinde muhkem kaziye teşkil etmiş olan kararlar hakkında karar tashihi yoluna gidilemiyeceğine ilk toplanışta 15.6.1949 tarihinde üçte ikiyi aşan oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini