 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1947/17
K: 1947/25
T: 17.12.1947
DAVA : 5020 sayılı elli altıncı maddesinin yedinci bendinin son fıkrasına "bu bendde yazılı suçlar hakkında bir sene içinde dava açılmadığı takdirde amme davası düşer" denilmektedir. Hususi Daire kararlarından birinde sözü geçen fıkradaki bir senelik müddetin kira sözleşmesinin hitam bularak kiracı tarafından mecurum tahliye veya kira bedelinin kanuni haddine tenzil ve irca edildiği tarihten cereyan edeceğine, kira bedelini artırma suçlarının mütemadi suçlardan olması ve ikinci kararda da bu suçun müteselsil suçlardan bulunması mucip sebep olarak gösterilmektedir.
Ceza Genel Kurulu kararında ise, Kira bedelini arttırma suçunun, ani suçlardan olmasından dolayı bir senelik zamanaşımı müddetinin kira sözleşmesinin yapıldığı tarihten hesaplanması lazım geldiği belirtilmektedir. Şu hale nazaran kira bedelini artırma suçunun ceza esaslarına göre ani veya mütemadi veya müteselsil suçlardan hangisi olduğunu tayin etmek icap eder.
Ani cürümler; İkai ile beraber hitam bulan cürümlerdir. Failin cürmü işlemesiyle fiil ile temas ve alakası kalmaz. Fail fiili ika etmekle yapacağını yapıp bitirmiştir.
Mütemadi suçlar ise; İka ile hitam bulmıyan ve uzayan cürümlerdir. Mütemadi cürümlerde failin, fiil ile temas ve alakası temedi eder. (Bir kimsenin kanun hilafı hapsi gibi) ne vakıt o şahıs serbest bırakılırsa o vakıt cürüm hitam bulur. Hapsettiği müddetce cürüm temadi eder. Cürüm ne kadar temadi ederse etsin fiil birdir. Müteaddit değildir.
Müteselsil suçun teşekkülü için de; Kanunun aynı hükmünü ihlal eden ve teaddüt eden efalini: Aynı cürüm kastının icra vasıtalarından olması lazımdır. (Bir veznedarın hırsızlığı gibi) ani suçlar ile mütemadi ve müteselsil suçları yekdiğerinden ayırmak için her cürmün bütün unsurları itibariyle tekemmül edişine bakmak lazımdır. (Hırsızlık) ani cürümdür. Zira, hırsızlık suçu, mal sahibinin rızası olmaksızın bir mala almak ile tekemmül eder. (Hırsızlık) suçunun maddi unsuru (almak) tır. Yoksa çalınan malı, bir müddet elinde tutmak hırsızlığın maddi rüknü değildir. Çalınan bir malın uzun müddet çalanın elinde kalması hırsızlık suçunun mütemadi bir suç sayılmasını icap ettirmez. Eşyayi cürmiyeyi saklıyan bir kimsenin suçu da mütemadi bir suç değildir.
Çünki; eşyayi cürmiyenin saklanması anında mal sahibinin hakkı ihlal edilmiş ve ihlal keyfiyeti malın saklanmasiyle tamam olmuştur. Saklamak halinin devamı; hırsızlık suçunun semerelerinden istifade sayılır. Müteselsil suçun teşekkülü için bir kastı cürmi etrafında efalin teaddüt etmesi iktiza eder. Bir suçun teşekkül hali ile suçun semerelerinden istifade hali birbirinden ayırdedilince; ani ve mütemadi ve müteselsil suçları birbirinden tefrik kolaylaşır. Bu esaslar gözönünde bulundurularak ihtilaf konusunu teşkil eden kira bedelini artırma suçunu vücuda getiren unsurları tesbit için Milli Korunma Kanununun muaddel 30.maddesinin yasak ettiği fiilleri ve yasak edilen fiillere ceza tayin eden 56. maddesi hükmünü tetkik etmek icap eder.
Milli Korunma Kanununun elli altıncı maddesinin birinci fıkrasında : (Otuzuncu maddenin bir iki, üç, ve 5/C ve yedinci bentleri hükümlerine riayet etmiyenler hakkında bir yıllık kira bedeli tutarınca ağır para cezasının hükmedileceği tasrih edildikten sonra tekerrür halinde bu cezanın iki misline çıkarılacağı ve otuzuncu madde hükmüne muhalefeti itiyat edenlere ayrıca bir aydan altı aya kadar hapis cezası da verileceği gösterilmektedir.) Bu maddenin matufu olan bentler gözden geçirilince:
1 - Milli Korunma Kanununun uygulandığı süre içinde istisna edilenlerden maada gayrimenkullerin Milli Korunma Kanunun uygulanmasına tekaddüm eden yıl içindeki son kira sözleşmesiyle belli olan kira bedellerine konutlarda % 20 ve konuttan başka yerlerde % 50 zam ile bulunacak kira bedellerinden hiç bir suretle fazla olamıyacağı gibi sözleşme şartlarında kiracılar aleyhine değişiklik yapılamaz. (Madde: otuz bent bir).
2 - Kiraları sözleşme ile belli olmıyan veya Milli Korunma Kanununun uygulanmaya konulmasından sonra kiraya verilmeye başlanan yahut kullanma tarzı tamamen değiştirilerek kiralanan gayrimenkullerin kiraları; Belediye Encümenlerince o mahal veya semtteki mümasilleri nazara alınarak 1939 takvim yılının rayicine göre takdir olunacak kiraya konutlara % 20 ve konutlardan başka yerlerde % 50 sinin zammı ile bulunacak miktarları aşamaz.
3 - Mobilya ile kiraya verilen gayrimenkullerin yukariki fıkralara göre taayyün eden yıllık kira bedellerine mobilyaların belediyelerce takdir edilecek kıymetin % 20 si zammolunabilir.
Şu kadar ki, zammolunacak miktar kira bedelinin yıllığını geçemez.
4 - Kanunen muayyen sebeplerden dolayı mal sahibi tahliye ettirdiği gayrimenkulü mucbir sebep olmaksızın bir yıl içinde başkasına kiralayamaz.
5 - Kaloriferli binalardan; Kömür fiatlarındaki değişikliklerin kira bedellerine inikas nispeti halin icaplarına göre Milli Korunma Kanunu gereğince çıkarılacak Bakanlar Kurulu karariyle tayin olunur. Ve kanunen muayyen olan zamların hesabında kömür bedeli farkları nazara alınmaz.Yasak edilen hallerin beş noktada toplandığı görülür. Bu yasak edilen hallerden ihtilafa konu teşkil eden kısmı tahlil edelim:
Milli Korunma Kanununun elli altıncı maddesinin menettiği ve suç saydığı safha, kanunen muayyen olan miktardan fazlaya bir gayrimenkulün kiraya verilmesi hakkında sözleşme yapılması halidir. Suç kira bedeli almak ile değil, mücerret kanunun muayyen olan miktardan fazlaya bir gayrimenkulün kiraya verilmesi için sözleşmede bulunmak ile meydana gelir.
Suçun tamam olmasında kira bedelinin iptidaen alınmasının veya muayyen bir zaman sonra alınması şart edilmesinin hiç bir tesiri olamaz. Nitekim Milli Korunma Kanununun değişen altmış sekizinci maddesinin üçüncü bendi hükmünce;; kira bedelini artırma suçuna teşebbüs dahi suç sayılmıştır. Eğer kira bedeli, suçun tamamiyetinde unsuru asli olsaydı; kira bedelinin arttırılması hakkında sözleşme yapılıp kira bedeli alınmamış olan ahvalde suç tekevvün etmezdi. Ve tekevvün etmiyen bir suşun teşebbüsü de bahis mevzuu olmazdı. Kira bedelinin anen feanen tahakkuk ettiğinden ve bu sebeple fiilin temadi edilmiş olduğundan bahsile kira bedelini artırma suçunun mütemadi suçlardan olduğu ve zamanaşımının da, temadinin bittiği günden hesaplanması icap eylediği neticesinin çıkarılmasında isabet mutalaa edilemez. Zira, mal sahibinin fazla kira hakkında sözleşmede bulunmasiyle suç tamam olmuş ve mal sahibinin zatı fiil ile alakası kalmamış olur. Mal sahibinin kira bedelini alması ve almakta devam etmesi kira bedelini artırma suçunun semeresinden istifadedir. Bir suçun semeresinden istifade hali; ani olan suça mütemadi vasfını veremez. Kira bedelini artırma suçu mütemadi suç olmadığı gibi müteselsil suç da değildir. Çünkü; kira bedelini artırma hakkında sözleşme yapmak ile suç vücut bulduktan sonra aynı kasti cürmi altında mal sahibi tarafından tekrarlanmış icrai diğer bir fiil yoktur. Kira bedelini artırmak için bir defa sözleşmede bulunmuş olan mal sahibinin, kira bedelini alması, suçun semeresinden istifade demek olup müteselsil suçun unsurunu teşkil eden efal meyanında mutalaa edilemez. Aksi mutalaa; Milli Korunma Kanununun değişen altmış sekizinci maddesinin dördüncü bendi sarahatına da muhalif düşer. Altmış sekizinci maddenin dördüncü bendindeki aynı gayrimenkulün müteaddit defalar kanunen muayyen olan miktardan fazlaya kiraya verilmesi gibi haller bir suç sayılır ve bu hallerle Türk Ceza Kanununun sekseninci maddesi hükmü tatbik olunur yolunda sarahat dahi pek açık olarak kanunen muayyen miktardan fazlaya gayrimenkulü yalnız bir defa kiralayan mal sahibinin suçunun ani suç olduğunu ve bu mal sahibi hakkında Türk Ceza Kanununun sekseninci maddesinin tatbik edilemiyeceğini göstermektedir. Kira bedelini artırma suçu haddi zatında müteselsil suç olsaydı; bu suçun müteaddit defa işlenmesi halinde müteselsil bir suç teşkil edeceği hakkında kanuna bir madde ilavesine lüzum görülmezdi. Milli Korunma Kanununa bu maddenin konması; bu suçun müteaddit defalar işlenmesi halinde sanıklar lehine olmak üzere içtima hükmünün tatbikinden ihtiraz içindir. Asıl mahiyeti itibariyle Türk Ceza Kanunun sekseninci maddesinin tarif ettiği müteselsil suç evsafını haiz olmıyan kira bedelini artırma suçu ancak aynı gayrimenkule taalluk etmek ve müteaddit defalar işlenmiş olmak şartiyle Türk Ceza Kanununun sekseninci maddesi hükmüne tabi tutulmuştur.
4648 sayılı kanun ile Milli Korunma Kanununa ilave edilen altmış sekizinci maddenin dördüncü bendinin ihtiva eylediği hüküm umumi hükümler dışında kabul edilmiş olan istisnai bir hükümdür. Sanıklar lehine konulmuş olan bu istisnai hükmü, zamanaşımı süresinin hesaplanmasında sanıklar aleyhine tatbik etmeye kanunun ibaresi asla müsait değildir.
Bu hüküm ani suçlardan olan kira bedelini artırma suçunun asli vasfını tebdil ve tağyir etmiş değildir. Kira bedelini arttırma suçunun mütemadi ve müteselsil suçlardan olduğu ve bu sebeple Milli Korunma Kanununun değişen elli altıncı maddesinde bahsolunan bir senelik dava zamanaşımı müddetinin Türk Ceza Kanununun 103. maddesinin mütemadi ve müteselsil suçlar hakkında kabul ettiği esas dairesinde temadi ve teselsülün bittiği günden itibar edilmesi lazım geldiği yolundaki görüş Milli Korunma Kanununun elli altıncı maddesini tadil eden 5020 sayılı kanun ile Kanun Vazıının takip ettiği maksada da külliyen aykırı bulunmaktadır. Sözü geçen kanunun geçici Komisyon raporundan : (Hükümet Tasarısında değişiklik yapılmamış ve çıkarılan bentlerin numaraları düzeltilmiş ve yeni hüküm olarak ihtilafların çabukça halli ve işlerin uzayıp vatandaşlar arasında devamlı bir ihtilaf mevzuu olmaması için dava ikamesi bir yıllık müddete tabi tutulmuştur. Bu müddetin hitamında dava açılmazsa amme davası düşecektir denmiştir.
Hususi Dairenin telakkisi gibi kira bedelini artırma suçunun mütemadi ve müteselsil suç sayılması ceza esaslarına uygun düşmemekle beraber Kanun Vazıının maksadı hilafında bu kabil suçların zamanaşımı süresini umumi zamanaşımı süresinden fazla uzatılmasını da icap ettirir.
SONUÇ : Netice; 5020 sayılı kanun ile Milli Korunma Kanununun elli altıncı maddesinin yedinci bendinin son fıkrasında bu bendde yazılı suçlar hakkında bir sene içinde dava açılmadığı takdirde amme davasının düşeceği tasrih edilmesine ve yukarıda tafsil ve izah olunduğu üzere kanunen muayyen miktardan fazlaya bir gayrimenkulün kiraya verilmesi suçu, sözleşmenin yapılmasiyle tekevvün eden ani suçlardan olmasına ve kira bedeli, suçun unsurunda dahil olmamasına ve kira bedelinin alınması, suçun semerelerinden olması ve işlenen suçun icrai efalinden bulunmaması itibariyle mezkur fiil; müteselsil bir suç olmadığı gibi sözleşmenin yapılmasiyle suçun tamamlanmış olması ve fiilin temadi eylememesi hesabiyle de mütemadi suç evsafını haiz bulunmamasına ve kira bedelini artırma suçuna teşebbüs dahi, Milli Korunma, Kanununun altmış sekizinci maddesinin üçüncü bendi hükmünce cezayı müstelzim olduğundan kira bedelinin, suçun vasıf ve mahiyetini tayinde kıstas olamıyacağına göre sözü geçen elli altıncı maddede bahsi geçen bir senelik dava zamanaşımı süresinin sözleşme tarihinden cereyan etmesi lazım geldiğine ilk toplantıda reylerde üçte iki çoğunluk hasıl olmadığının 17.12.1947 tarihli ikinci toplantıda salt çoklukla karar verildi.