Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1946/14
K: 1947/5
T: 15.01.1947
DAVA : Devlet Orman İşletmesine ait mal ve paraların haczi caiz olmadığı Yargıtay İcra ve İflas Dairesinin 18.12.1945 tarih ve 3783/3222 sayılı karariyle kabul edilmiş iken benzeri bir işin görüşülmesi sırasında;sonradan tadil edilmiş olduğu anlaşılan 3444 sayılı kanunun yedinci maddesindeki açıklama ile (1050) sayılı Muhasebeyi Umumiye Kanununun ikinci maddesindeki tahdide nazaran bu işletmelere ait mal ve paraların devlet malı addine ve dolasiyle hacizden istisnasına imkan görülmiyerek evvelki karara aykırı bir içtihadın tekevvün ettiğinden bahsile keyfiyetin tevhidi içtihat yoluyla halli zikri geçen Daire başkanlığının 24.9.1946 tarihli ve 902/2045 sayılı yazısiyle istenilmesine mebni uyuşmazlık konusunu teşkil eden ilam ile bahsi geçen yazı örnekleri çoğaltılarak 15.1.1947 tarihine rastlıyan Çarşamba günü saat 9,30 da müzakerenin başlıyacağı Genel kurul Üyelerine bildirilmişti.
Bugün toplanan kurula (kırk dokuz) zatın iştirak ettiği görüldükten ve nisabı tahakkuk ettikten sonra 1. Başkan Halil Özyörük'ün Başkanlığında müzakereye başlanarak uyuşmazlık konusu kağıtlar 1. Başkan tarafından okunduktan ve olayın özeti anlatıldıktan sonra söz alan:
İcra ve İflas Dairesi Başkanı Abdullah Aytemiz; Devlet Orman işletmesine ait mallarla paraların haczolunamayacağı hakkında dairemizce müstekar içtihadın hilafına bunların haczi caiz olması lazım geldiği hakkında kurulumuzca temayül husule gelmiş ve şu suretle eski içtihadın değiştirilmesine lüzum hissedilmiştir.
Filhakıka Orman işletmesinin mal ve nakitleri Devlet mallarından sayılır ve Devlet mallarının da haczolunamıyacağı İcra ve İflas K.nun seksen ikinci maddesinde yazılıdır. Devlet malı ne için haczedilemez. Bunun sebep ve hikmeti devlet borçunu vermekten aciz ve ödeme hususunda mütemerrit değildir. Devlet kendi alacağını yaptığı idari kararlarla zamanında cebren tahsil eylediği halde maalesef değil nizalı borçlarını ilamlı borçlarını bile bazı kanuni manialar altında vakit ve zamaniyle vermemektedir. Şu halde fertlerle Hükümet arasında adalet ve bitaraflığa dayanan müsavat kaideleri muhteldir. Devlet yaptığı kanunlarla hakkını hemen alır. Halkın haklarını da sıyanet etmek, korumak biz hakimlere düşer.
Orman işletmesine müteallik işler hakkındaki kanunda Müvazenei Umumiye Kanununun bu işlerde tatbik olunamıyacağı ve hususi ticaret icaplarına riayet olunacağı açıkça gösterilmiştir. Vücuda getirilen böyle bir teşkilatla ormanların muhafazası ve tahribatından vikayesi matlup olduğu kadar da para kazanmak yani ticaret etmek mülahazası da mevcuttur. Bu kanunla Hükümet ormandan kestiği ve kestirdiği ağaçları mamül bir hale getirerek keresteleri ve kestirdiği ve yaptırdığı odun ve kömürünü satmak suretiyle ticaret etmektedir. Ticaret Kanununun on ikinci maddesi gereğince Hükümet ticaret edebilir ve ticari muamelesinden doğan ihtilaflar Ticaret Kanununun hükümleriyle hal ve faledilir.
Şu halde haciz bakımından doğrudan doğruya veya dolayısıyla Devlet malları diye bir tefrik ve tasnif yapmak hakkaniyet ve maslahat kaidelerine uygun olacağından devletin doğrudan doğruya malları haczolunamaz ve fakat ticari bir maksatla yaptığ muamelelerle edindiği malların haczi caizdir.
Devlet mallarının haczolunmaması istisnai bir hüküm olup bunun mümkün mertebe tahdit ve kasri tali derecede olan mallarının haczi işletme işlerinde halka emniyet ve itimat telkin etmesi bakımındanmaddi bir teminat yerine geçer.
Hulasa: Bu kabil malların haczedilebilmesi kanunun şekil ve zahirine aykırı olur ise de; ruh ve manasına uygundur.
3. Hukuk Dairesi Başkanı Şefkati Özkutlu; Orman işletmeleri iktisadi bir teşebbüs mahiyeti arzetmektedir. Bunların bu mahiyeti Orman Kanununa ek 3444 numaralı kanunun yedinci maddesiyle İşletme Talimatnamesinden istihraç olunmaktadır. Sözü geçen yedinci maddede yazılı olan ve işletmenin mütedavil sermayesi olacağına ve bu işletme işinin icabında banka ve sair milli şirketlerle bir şirket halinde işletileceğine ve sermayeye ait mumaelelerin Umumi Muhasebe ve Arttırma ve Eksiltme Kanunları hükümlerine tabi olmıyacağına ve ticaret icaplarına göre yapılacağına mütadair bulunan hükümler işletmelerin ticari mahiyette bir teşebbüs olduğunu açıkça gösterdiği gibi mütedavil sermayenin Ziraat Bankasında açılacakhesabı caride bulundurulacağı hakkında İşletme Talimatnamesinin beşinci maddesi hükmü de Devletin işletmeye tahsis ettiği paraları Devlet bütçesinden ayırarak hususi hukuk hükümlerine tabi bir rejim altına koyduğunun en açık delilini teşkil etmektedir.
Devlet işletmelerin yaptıkları muamelelerden doğacak zararları her ne miktarda olursa olsun ödemek taahhüdünde bulunmamıştır. Devletin bu teşebbüsü işletecek hususi bir seramye koyması da böyle bir ihtimali önlemek iindir. İcabında bankalarla ve milli şirketlerle şirket halinde çalışacak olan teşebbüsün bir idare organı halinde bulunması ve bu halde kalması tasavvur edilemez.
Devletin bu teşebbüsleri kurmakta umumun sağlığına, emniyetine ve menfaatine ait bir takım neticelerde elde etmeye düşünmüş olması bunları tam bir idare organı saymak için sebep teşkil edemez.
Devletin bazan umuma ait bazı işleri şirketlere bıraktığı her vakit görülegelen şeylerdendir. Orman işletmelerinin de şirketlere bırakılabilecek işlerden olduğunu yine kanunun kendisi tayin etmiş bulunuyor.
Bu işletmeler kar gayesini takip etmiyen teşebbüslerden de değildirler. Mütedavil sermayenin elde edilecek karlarla artırılacağı hakkındaki Talimatnamenin dördüncü maddesinin son fıkrasından bu maksat açıkça görülmektedir.
Orman işletmeleri için gereken sermayenin bütçeden ayırt edilmiş olması onları Devlet mallarının tabi oldukları hükümlerin dışında tutmak maksadından ileri geldiğinde şüphe edilemez.
İşletmelerin Orman Umum Müdürlüğüne tabi olmaları ve Devlet tarafından murakebe edilmeleri muamelelerinin hususi hukuk nehcine tabi olmamasını icap ettirmez. İşletmeden bir mal satın alan kimsenin malın teslimini istemeye ve teslim edilmediği takdirde Usulün 101. maddesi hükmü dairesinde haciz koydurmaya her halde hakkı vardır. Bu suretle hakkını elde edemediği takdirde zarar ve ziyan istemesine ve bu hakkı cebri icra yoluyla istifa eylemesine de hiç bir kanunun engel olmaması lazım gelir. Çünkü bu işletmelerin hususi ticaret icaplarına göre muamele yapacakları hakkındaki kanun hükmü bir taraflı bir hüküm değildir. Bundan işletmelerle ticari münasebete girişenlerin de istifade etmeleri pek tabiidir.
Sermayesi devletin malı olan iktisadi devlet teşekküllerinin mesela Ziraat Bankasının ve devlet Ziraat İşletmeleri Kurumunun mallarının, paralarının hacizden istisna edilmesi kimsenin aklına gelmiyeceğini sanıyorum.
Orman işletmeleri de bunlardanbaşka bir şey değildir.
İcra Kanununun seksen ikinci maddesinde söylenen Devlet malları doğrudan doğruya devlet faaliyetine ve umumun istimaline tahsis edilmiş olan şeylerdir. Bunlar meydanlar, kışlalar, harp silahları ve gemileri, vergiler, umumi hizmetin ifasında kullanılmaya tahsis edilmiş paralar gibi.
İcra İflas Dairesinin son karariyle haczini caiz gördüğü mallar ve paralar ise, İcra ve İflas Kanununun sözü geçen seksen ikinci maddesinde ifade edilmek istenen Devlet mallarından değilidr. Bunların hacizli caizdir ve dairenin son içtihadı kanunların ruhuna, hem de halin icaplarına uygundur. Maruzatım bundan ibarettir. Takdir yüksek heyetindir.
3. Ceza Dairesi Başkanı İ.Ertem; Ormanların Devlet eliyle işletilmesi hususunda takip edilen siyaset, hususiyet keyfi katiyatı önlemek sıhhi ve ali menfaat bakımındandır. Devlet malı olan bir şeye asli mahiyeti dışında ve maksadın ticaret olduğunu nasıl kabul edebiliriz. Devletin amme menfaati mülahazasiyle işi ele alışı Devlet malı olmaktan çıkarmaz Devlet malının işletilmesi ticaret kasdiyle olduğuna delalet etmez. Mal Devletin malıdır. Hususi hükümlere tabidir denemez.
Ticaret Dairesi Başkanı Memduh Ülgü; İcra ve İflas Kanunumuzun seksen ikinci maddesindeki bu hüküm bütün medeni memleketlerin kanunlarında yer almış bir düsturdur asıl sebebi? Devletin borçlarını daima ödemek kabiliyetini haiz yüsrü mali sahibi solvoble bir şahsiyet olması keyfiyetidir.
İflas veya haciz yollariyle tazyika hacet kalmaksızın borçlarını ve hassaten kesinleşmiş ilamlı borçlarını derhal ödemesi lazım gelir.
Ödemede gecikmeler vakı oluyor denilmektedir. Bunda kusurlu maliye idaresidir ve ıslahı gereklidir ve teşrii kuvvet bunun çaresini bulmalıdır. Yoksa adli kuvvet büyük ve hayati mahzurlarla karşılaşmadan ve devlet mekanizmasını bozmadan bu gecikmelerin önüne geçemez.
Filhakika devletin İflas yoluyla takibine kanunen imkan olmadığı ciheti münakaşaya bile lüzum yoktur. Ve halen müzakere mevzuu değildir.
Hacze gelince; Gerek umumi bütçe veya katma bütçe ile idare olunsun gerekse mütedavil sermaye ile istihsal edilmiş bulunsun bir Devlet müessesesinin elinde bulunan Devlet mallarının haczine gidilecek olsa o müesseseye mevdu amme hizmeti felce uğrayabileceği gibi dolayısıyla devletin umumi idaresi de bundan müteessir olur.
Bugün hadisede orman idaresinin borcundan dolayı ormandaki ağaçların haczi bahis konusu oluyor. Bir an için bunun caiz olduğunun kabul edildiğini farzetsek yarın Devlet maliyesinin mühim bir gelirini teşkil eden Tekel İdaresinin borcundan dolayı mamulatından borça yeter derecedeki bir kısmının hacziyle satılmasını Posta ve Telgraf ve Telefon İdaresinin borcundan dolayı bir kaç telgraf direğinin obür gün devlet Demir yollarının borcundan dolayı da bir kaç metre rayının veya müteharrik edevatından bir kısmının hacziyle satılmasını da caiz görmemek için sebep kalmaz. Neticeyi tasavvur etmek ve Devletin selameti namına bundan ürkmemek mümkün değildir. binaenaleyh Heyeti celile kararını verirken bu noktaları önemle gözönünde bulunduracağına eminim.
1. Başkan; Bütün kaynaklar gibi ormanlar da Devletin malıdır. Ormanların bir memleketin halkının sıhatını sağladıktan başka aynı zamanda servet kaynağıdır. Ormanların işletilmesi yüzünden Devletin bütçesi sağlanır. Biz henüz bu dereceye gelmedik fakat eski Orman Nizamnamesi ormanları koruyacak vaziyette değildi. 340 Tarihindeki tadiller de maksadı temin etmiyordu.
Bugün 3116 sayılı kanunla ormanlar zapt ve rapt altına alınmıştır. buna göre bütün ormanlar Devletin gayrimenkul malıdır. Memleketin hayatiyeti demek olan ormanların korunması için azami gayret sarfolunmuştur. İdareye azami kuvvet verilmek icap etmiştir. Asıl gaye ormanları kesip ticaret mevzuu yapmak değildir. Kastı ticaret devletin hatırına gelmemiş ormanları korumak ve ammenin menfaatı esas gaye olmuştur. Hususi hukuk hükümleri şumulüne giremez. Demeleriyle:
Sonuçta;
Milli servetin bir cüzünü meydana getirdiğinde şüphe bulunmayan ormanların Devlet eliyle veya Devletin denetlemesi ve gözetimi altında işletilmekte oluşu, Devletin tacir sıfatiyle hareket niyet ve emelinin değil ormanların işletilmesi hususunun kamu faydasını ilgilemek olmasının bir neticesidir.
İcra ve İflas Kanunu'nun seksen birinci maddesinde Devlet mallarının haczedilemiyeceğine dair konulmuş olan hüküm kamu hizmetlerinin düzenli ve arasız bir tarzda yürütülmesini sağlamak maksadığını güder. Milli servetin korunması hususu ise kamu hizmetlerinin bir nevidir.
Diğer taraftan, Muhasebei Umumiye Kanunu'nun ikinci maddesi Devlet mallarını sayarken bunlar arasında her türlü menkul ve gayrimenkul eşyayı ve bunların hasılat ve icratı ile satış bedellerini de tasrih etmiştir.
Devletin kendisine ait olan borcu ödemesi lüzumu, Devlet kamu kişiliğinin itibar ve haysiyeti icabından bulunmakla, Devlet'ten alacaklı bulunan kişilerin kovuşturma yollarına başvurmalarına lüzum ve ihtiyaç bulunmayacağı da aşikardır. Kaldı ki; kamu hizmetlerinin görülmesine ayrılmış olan malların hacze konu olabileceklerini düşünmek Devlet'in yerine getirmekte görevli bulunduğu hizmetlerin ifa vasıtalarını ortadan kaldırmak gibi arzu edilmeyen bir netice doğurur.
Binaenaleyh; Devlet orman idaresinden alacağı bulunanların, adi hukukun kavuşturma yollarına gitmelerine hacet kalmaksızın alacaklarını ele geçirebilmeleri daima mümkündür.
SONUÇ : Ormanlar hakkında genel hukuk esaslarını tatbik suretiyle hacze cevaz vermek yukarıda yazılı prensiplere aykırı düşeceğinden Devlet mallarından bulunan ormanlar ve bunlardan çıkarılan ham veya yarı mamul maddeler üzerine - bu mallar Devlet mülkiyetinde bulunmak kayıt ve şartı ile haciz konulmasının doğru olmadığına üçte ikiyi geçen oyçokluğuyla 15.1.1947 tarihinde karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini