Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1945/13
K: 1945/15
T: 28.11.1945
DAVA : Vasiyetname, kanunun kabul ettiği şekillerde yapılabilecek bir tasarruf şeklidir. Vasiyetname, hükmü, ölümden sonra icra olunacak bir tasarruf olduğu ve bu zamanda ilgililer tarafından her hangi bir sebep ve bahane ile ileri sürülmesi ihtimal dışı olmıyan iddia ve itirazları artık sağ olmayan vasiyetçinin gerçek irade ve arzusuna uygun surette karşılamak imkansız bulunduğu için bunları vaktinde önleyici çarelerden olmak üzere daha vasiyetname yapılırken vasiyetçinin irade ve arzusunu tam yetki ve serbesti ve samimiyet ile kullanıp belirtmesini sağlamak ve bu tasarrufun gerçek vukuunu tereddütsüz bir surette saptamak tesbit etmek gerekli görülmüş ve bu sebeple kanun, vasiyetnamenin yapılmasını diğer şekle bağlı tasarruflardan daha ileri bir dikkatle daha sıkı bir şekil çerçevesi içine sokmuştur.
Resmi vasiyetnamenin yapılmasında tanıklık şahadet başka gelen bir tevsik unsurudur. Tanıklar, Medeni Kanunun 481, 482. maddelerinin beyanı veçhile resmi vasiyetnameyi düzenlemekle görevli olanların yazacakları veya yazdıracakları belgeyi vasiyetçinin okumuş veya okuyamadığı halde bu senedin kendisine okunmuş olmasiyla gerçekten vasiyetname içinde yazılı olanların vasiyetçi tarafından son arzuları olmak üzere kabul edildiğini ve bu yolda iradesinin serbestçe belirtilmiş olduğunu ve o zaman da kendisini tasarrufa yetkili gördüklerini tevsik ile ödevlidirler.
Kanun bu muamelenin tam bir anlayış ve bilgi ile yapılmasını sağlamak için de 483. madde ile tanıkların diğer nitelikleri arasında okur yazar olmaları şartını koymuştur.
Tanıkların kanun uyarınca açıklanan bu ödevlerine ve tevsik amacına bakılınca Medeni Kanunun 481 ve 482. maddelerinde yazılı suretlerle vasiyetnameye verilecek şerhin her halde tanıkların el yazısıyla yazılmış olmasının tevsik icabı ve zarureti olarak kanun maksudu bulunmadığı ve bu kimselerin tam bir anlayış ve bilgi ile bu şerhleri okuyarak altını elleriyle imza etmelerinin kanunun gözettiği tevsiki gereği gibi sağlıyacağı anlaşılır. Pek iyi bilinir ki, bir hukuki kaidenin konması ve kabulü bir amacı sağlamak içindir. Kaidelerin, kuralların manalandırılmalarında bu amaca bakılmak onu kollamak gerektir. Amacı aşan bir yorum kanunun esasda hiç istemediği, reddettiği bir durumu ifade eder. Ve şüphesiz dayanağı olamaz.
Sözü geçen şerhlerin tanıkların el yazısı olmasının resmi vasiyette bir şekil şartı olamıyacağını kanunun diğer hükümleriyle de anlamak kaabildir. Medeni Kanunun 480 ve 481. maddelerinde okuyup yazma bilen bir vasiyetçiye resmi vasiyet yaparken vasiyetnameyi kendisinin yazması emredilmiş değildir. El ile yazma tevsikın vazgeçilemez bir icabı ve şartı olsaydı bunun vasiyette tanıklardan daha önemli bir unsur olan vasiyetçinin tasarrufunu tevsik için kabul olunması gerekirdi. Sonra tanıkların resmi vasiyetnamede kendilerine ait şerhleri el ile yazmaları ödevlerinde daha dikkatli olmayı sağlamak için ise bu lüzum vasiyetçi için daha çok kendini gösterir.
Ve yine aynı kanunun 486 ve 487. maddelerinde fevkalede hallerde yapılması caiz görülen şifahi vasiyette vasiyetçinin son arzularını iki tanığa takrir edeceği ve bunların takrir veçhile bir vasiyetname yazıp imzalayarak hemen hakime verecekleri ve böyle bir vasiyetname yazmadan da söz ile olaylarrı hakime bildirerek bir tutanak yaptırabilecekleri yazılıdır. Bütün bu maddeler hükmü resmi vasiyetnamede tanıkların verecekleri şerhin kendi el yazıları olmasının vasiyeti tevsik şartı olmayacağını açıklar.
Gerçi medeni Kanunun 481 ve 482. maddelerinde bahsedilen şerhler için şahitler verecekleri şerhi imza ederler ve şahitler şerh vermekle iktifa etmeyip vasiyetnamenin kendi huzurlarında resmi memur tarafından vasiyetçiye okunduğunu dahi tahrir ve imza ederler denilmekte ve kelime bakımından bu cümleler arasında bir fark görülmekte ise de, anlam bakımından bir fark olmadığı aşikardır. Çünkü şerh vermekte yazmakla olur. Bu cümlelerin dış görünüşleri bu şerhlerin tanıklar tarafından yazılacağını anlatırsa da, kanun ile sağlanmak ve gözetilmek istenen tek amaç sadece vasiyeti tevsik olduğu için maddelerdeki şerh vermek ve yazmak kelimelerinin tamamiyle vukui olduğu ve bir şekli ifade için kullanılmadığı yukarda beyan olunan sebep ve kıyaslamalar ile meydana çıkar. Aksi halde ayrı suretlerde vasiyetnamenin tevsikine dair hükümler arasında izahı müşkül aykırılıklara mahal verilmiş olur. Ve yine bu halde tanıklar kendi dillerinde okuyup yazma bilir de Türkçe bilmezlerse kendilerinin resmi vasiyetname düzenine katılamamaları icap eder ki, bunun kanun maksudu olabileceğine asla ihtimal verilemez.
Medeni kanunumuzun 481 ve 482. maddelerinin İsivçre Medeni kanununun da karşılığı olan maddelerde bahsolunan şerhin tanıkların el yazısiyle yazılacağı hakkında bir beyan ve işaret yoktur. Kanunlarımızı yorumlarken kendi metinlerimizi gözönünde tutmakla beraber yorumlarda ilmi içtihatlarda da faydalanılabileceğine göre bunların asıllarına da bakmaktan vazgeçemeyiz.
Yukarıda beyan ve izah olunan mucip sebeplere göre Medeni Kanunun 481 ve 482. maddelerinde sözü geçen şerhlerin tamamiyle tanıklar tarafından elleriyle yazılıp altı imza olunabileceği gibi başkası tarafından veya makine ile yazılıp da tanıkların bunları okuyarak olaylara uygunluğunu anladıktan sonra altını elleriyle imzaladıklarında kanunun aradığı belgeleme yerine getirilmiş olacağından verilecek bu şerhlerin her halde tanıkların el yazıları olması icap etmiyeceğine 28.11.1945 Tarihli oturumda oyların üçte ikiyi geçen oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Müzakere zaptında tafsilen arzettiğim izahat veçhi üzere kanunun tayin ettiği subut şeklinin ayniyle mahfuziyeti zaruri bulunduğundan resmi vasiyetnameler altına yazılacak şerhin tam bir şuur ve vicdana müstenit olması için bizzat şahitler tarafından yazılması zaruri olduğu reyindeyim.
V. YEKEBAŞ
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini