 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1945/12
K: 1946/5
T: 20.02.1946
DAVA : İcra ve İflas Kanununun 134. maddesine göre "icra dairesi tarafından gayrimenkul kendisine ihale edilen alıcı o gayrimenkulün mülkiyetini iktisap etmiş olur ve ihalenin feshi yalnız tetkik merciinden şikayet yoluyla istenebilir". Maddenin bu hükmü icra Memuru tarafından yapılan ihaleler hakkındadır. Bu kanunda tetkik mercilerinin kararlarına karşı şikayet yolu mevcut olmayıp ancak bunlardan bazılarına karşı temyiz yoluna gidilebilir. Mercii kararlarından temyizi kabil olanlar 3890 sayılı kanunun 363. maddesinde tahdidi surette sayılmıştır. Bu maddenin dokuzuncu bendinde ihalenin feshi hakkındaki şikayetlerin ret veya kabulüne dair olan mercii kararlarının temyiz kabiliyeti kabul olunmuşsa da, maddenin hiç bir bendinde tetkik merciinin yapacağı gayrimenkul ihalesine karşı temyiz yoluna gidilebileceği yazılı değildir. Zaten bu kanuna göre tetkik mercii ihale yapmaz ihaleye karşı şikayet vukubulursa bunu inceler ve temyizi kabil olmak üzere ihalenin feshine yahut şikayetin reddine karar verir. Ancak Emniyet Sandığına rehin edilmiş olan gayrimenkullerin satışı 3202 sayılı kanunun kırkıncı maddesiyle teyit olunan hususi bir usule tabidir. Buna göre o gibi gayrimenkullerin kesin ihalesi icra memuru tarafından değil icra tetkik mercii tarafından yapılmak lazım geliyor. Merci bu ihaleye karar verirken hiç bir şikayetin kabul veya reddi durumunda değildir. Borçlu tarafından muracaat vukubulmasa da, muamele tetkik mercii tarafından incelenir ve arttırma ve saireye müteallik olarak hususi kanununda mevcut olan hükümlerin yolunda uygulanmış olduğu görülürse ihaleye karar verilir, aksi takdirde Emniyet Sandığının ihale talebi reddolunur. Merciin bu hususdaki kararı ihalenin feshi yahut fesih talebini mutazammın şikayetin reddi mahiyetinde olmayıp gayrimenkulün alıcıya ihalesinden ibaret olduğu için İcra ve İflas Kanununun yukarda zikri geçen 363. maddesinin dokuzuncu fıkrasının çerçevesi içine sokulamaz. Bunun temyiz olunabileceği hakkında o maddede bir hüküm bulunmadığı açık bir gerçek olmakla beraber bizzat merciin bir karar ve muamelesi olduğu ve kanunun hiç bir hükmünde tetkik merciinin kararlarına karşı şikayet yoluna gidileceği yazılı bulunmadığı için buna karşı şikayet de edilemez. Şayet merciin bu kararından şikayet edilirse kanunda böyle bir yol bulunmadığından şikayet reddedilir. Merciin bu hususdaki kararı yukarda beyan edilen sebepten dolayı temyizi kabil kararlardan da olmayınca ancak umumi hükümler dairesinde mahkemeye arzedilecek bir dava üzerine incelenip düzeltilebilir. Bunun aksini kabul etmek, merciin Emniyet Sandığına rehinli gayrimenkulü yollu yolsuz ihale etmesine karşı başvurulacak bir yer bırakmamak ve bu gibi ihaleleri yolsuz da olsa kati saymak olur ki, elbette tecviz edilemez. Mahkemeler umumi merci olup her türlü davaya bakmakla görevlidirler. Meğer ki, kanunlarda hilafına bir dava mercii tayin edilmiş ve mahkemenin görevi kaldırılmış olsun. Nitekim icra memurlarının yaptıkları ihalenin feshi mahkemeden istenemez. Çünkü, İcrra ve İflas Kanununun yukarda bahsi geçen 134. maddesinin sarahatı buna manidir. Fakat Emniyet Sandığına rehinli gayrimenkulün ihalesi icra memuru tarafından yapılmayıp tetkik merciinin kendisi tarafından yapıldığı ve bu husustaki merci kararına karşı İcra ve İflas Kanunu şikayet veya temyiz yolu açmamış bulunduğu için dava vukunda mahkemenin genel hükümler dairesinde görevi baki kalmıştır. Zaten Ziraat Bankası Kanununda da umumi hükümler açıkça mahfuz tutulmuştur.
SONUÇ : Yukarda beyan edilen sebeplerden dolayı, Emniyet Sandığına merhun bir gayrimenkulün ihalesine dair icra tetkik merciinden verilen karara karşı aynı mercie şikayet veya Yargıtayın İcra ve İflas Dairesine temyiz yolu ile müracaata kanuni imkan olmayıp o gibi ihalelerin feshi ancak dava yoluyla mahkemeden istenebileceğine ve mahkemelerin bu husustaki davalara bakmakla görevli olduklarına oyların üçte iki nisbetini geçen çokluğuyla karar verildi. 20.2.1946