 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1944/8
K: 1945/14
T: 07.11.1945
DAVA : Anlaşmazlığın konusunu, kooperatif şirketlerinin mutlak surette yani şirketin iştigal mevzuuna giren muamelelere bakılmaksızın ticari şirketlerden olup olmadığı meselesi teşkil etmektedir.
Memleketimizde tarım satış ve tarım kredi, zirai kredi memurlar, demirtepe ve yapı kooperatifleri gibi çeşitli kooperatif şirketleri vardır ki, bunlar daha ziyade ortakların iktisadi faaliyetlerini himaye ihtiyaçlarını müşterek ve mütekabil yardımlaşma ile sağlamak maksadıyla kurulmuşlardır.
Zirai kredi kooperatifi ile azası arasında çıkan davaya dair asliye mahkemesinden verilen bir kararın temyizen tetkik merciini tayin için toplanan İçtihadı Birleştirme Kurulunun 16/Mayıs/1934 tarihli oturumunda, zirai kredi kooperatifinin iştigal mevzuuna giren muamelelerin mahiyeti nazara alınarak sözü geçen kararın incelenmesi Yargıtay Ticaret Dairesinin görevi dışında olduğuna karar verilmiş ise de, kurulumuz, Yargıtay 3. Hukuk Dairesiyle Ticaret Dairesinin görevini tayin eden ve mücerret merci tayini maksadiyle ve salt çoklukla verilmiş olan bu kararla bağlı olmayarak meselenin yeniden müzakeresini faydalı bulmuş ve bu konu çevresinde uzun uzadıya yapılan tartışmalar sonucunda kooperatif şirketlerinin mutlak surette ticari şirketlerden olduğu esasını kabul ve tesbit etmiştir.
Çünkü; Ticaret Kanununun dokuzuncu maddesinde Ticaret şirketlerinin ve ehliyeti ticariyeyi haiz olup da kendi namına muamelatı ticariyeden biri ile iştigali sanatı mutade ittihaz eden her şahsın tacir addolunacağı ve yirmi birinci maddenin sekizinci fıkrasında Ticaret şirketleri teşkilinin mutlak surette ticari muamelelerden olduğu ve 121. maddede dahi Ticaret şirketlerinin kollektif, komandit limitet Anonim ve Kooperatif nevilerine münkasem bulunduğu yazılı bulunmasına göre gerçek kişilerin kanunen tacir sayılabilmeleri için ticari ehliyet, kendi adına ticaret yapmak ve ticareti kendisi için mutat sanat edinmek gibi bazı vasıfları haiz olmalarının meşrut bulunmasına rağmen tüzel kişilerin tacir telakki edilebilmeleri için bu şartların mevcudiyeti müketazi olmayıp sadece 121. maddede sayılı beş çeşit ticaret şirketleri şekillerinden birisine uygun olarak kurulmaları kafi bulunmaktadır. Bunlardan birine uygun olarak kurulan her şirket; başka bir şart aranmaksızın mutlak surette tacir vasfını ihraz etmiş ve ticaret şirketleri nevine girmiş olur.
Her ne kadar ticaret şirketlerini bir veya müteaddit muamelei ticariye icrası maksadıyla teşekkül eden şirketlerdir diye tarifeden 120. maddenin yazılış tarzı, bir şirketin ticari şirketlerden olabilmesi için bir veya müteaddit ticari muamele yapmak için kurulmuş olması şart olduğu zannını vermekte ise de, bu yolda bir düşünce yukarda geçen maddelerle vazolunan esaslı hükümlere aykırı olmakla beraber Ticaret Kanunumuz, 120. maddenin tarifi ile iktifa etmeyerek bunu takibeden 121. maddede bütün ticaret şirketlerini ayrı ayrı tarif ve bu maddenin birinci ve ikinci numaralarında "Kollektif ve Komandit şirketleri; icrayi ticaret maksadiyle müteşekkil şirketlerdir" diye tavsif eylemiş olduğu halde üçüncü, dördüncü ve beşinci numaralarında "Limitet, Anonim ve Kooperatif şirketlerini bu kayıt ve vasıftan mücerret olarak tarif eylemiş olduğuna göre 120. maddede beyan olunan tarifin bütün ticaret şirketleri efradını kapsayan bir tarif olarak değil de yalnız Kollektif ve komandit şirketlerini istihdaf etmekte olduğunu kabul ve telakki daha doğru olur. Hususiyle münakaşaya konu Kooperatif şirketlerinin gayesi, bir veya müteaddit ticari muamele ile iştigalden ziyade ortakların iktisadi ve içtimai zaruret ve ihtiyaçlarını, karşılıklı yardımla sağlamaktan ibaret ve bu maksatla kurulan şirketin Kooperatif olacağı 121. maddenin beş numaralı fıkrasında tasrih edilmiş olduğu cihetle Kooperatif şirketlerinin ticari şirketlerden sayılması için icrai ticaret maksadiyle kurulmuş olmaları şartını aramaya hacet kalmaksızın yalnız adına ve ortakların iktisadi ve içtimai zaruretlerini zincirleme kefalet ve karşılıklı yardım sayesinde tedarik ve ifa maksadiyle kurulup kurulmadığına bakmak ve bu maksatla kurulduğu takdirde başka şart aranmaksızın ticari şirketlerden saymak lazım gelir.
Ticaret hukuku bakımından böyle olduğu gibi borçlar hukuku bakımından da kooperatif şirketlerini, ticari şirketlerden saymak icap eder. Zira : 520. maddenin ikinci numarasında bir şirket ticaret kanununda tarif edilen şirketlerin mümeyyiz vasıflarını haiz değilse bu bap ahkamına tabi adi şirket sayılır" denilmiştir. Şu halde adi şirket, ticaret kanununda tayin olunan şekillerden birine uygun olmayarak kurulan şirkettir diye tarif olunabilir. Ticaret şirketlerini, adi şirketlerden ayırteden vasıfların başlıcası Tesis, Tescil ve İlan, İdare salahiyeti, Sermaye konması, Kar paylaştırılması, Defter tutmak, Ticaret ünvanı, Ortakların hak ve borçları murakabe ve tasfiye gibi vasıflardan ibarettir. Kooperatif şirketlerinin, ticaret şirketlerine mahsus bütün vasıfları haiz olacağı hakkında özel kanunlarında ve statülerinde müstakil olarak veya Ticaret Kanununa atıf suretiyle hususi hükümler vardır. Sarahat olmıyan hallerde ise Ticaret Kanununa müracaat olunur.
Kooperatif şirketlerin teşekküllerinden bahis olan Ticaret kanununun 478. maddesinde "Bu şirketlerin ünvanı mevcut olmayıp bir ismi mahsus ile tavsi edilecekleri" hakkındaki beyana gelince: Tecimel addan Ünvanı ticaret bir farkı olmıyan bu ifadenin de Fransız dilinde bu mevzu üzerindeki terim karşılıklarının türkcemize geçmiş izlerinden başka bir şey olmadığı açıktır.
SONUÇ : Binaenaleyh Ticaret kanununda, mutlak surette tacir addolunacağı ve Ticaret şirketleri nevinden olduğu tasrih olunan ve ticaret şirketlerinin bütün mümeyyiz vasıflarını haiz bulunan kooperatif şirketlerini, muameleleri bakımından Medeni veya Ticari diye ayırt etmeğe kanun hükümleri müsait olmadığından bu şirketlerin ortaklarının sıfatı ve muamelelerinin vasfı ne olursa olsun sadece ortaklığın hukuki şekline göre ticari şirketlerden madut olduğuna ve şirket azası arasında çıkan davanın Ticaret mahkemelerinde görülmesi gerekli bulunduğuna 7/Kasım/1945 gününde üçte iki çoklukla karar verildi.