 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1944/39
K: 1947/7
T: 03.04.1946
DAVA : Ankara Şehri İmar Müdürlüğü Teşkilat ve Vezaifi Hakkındaki Kanun ile ekleri gereğince şuyulandırılan gayrimenkuller hakkında şufa cereyan edeceği Yargıtay 1. Hukuk Dairesiyle Hukuk Genel Kurulunca kabul edilmişken buna aykırı olarak mümasil bir işte; İmar İdaresince yapılan şuyuun asli olmayıp arızi ve muvakkat olduğu ve bu şuyuun tapu sicillinde mukayyet bulunmadığı gerekçesiyle şufa hakkının cereyan etmiyeceğinde oyçokluğu hasıl olduğundan bilbahis 1. Hukuk Dairesi Başkanlığının yazısı 1. Başkanlıktan Yargıtay Genel Kuruluna havale edilmişti: Toplanan İçtihadı Birleştirme Kurulunda ihtilafın konusu 1. Başkan tarafından açıklandıktan ve yapılan tartışmalardan sonra aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR : Ankara Şehri İmar Müdürlüğü hakkındaki kanuna eklenen 2289 sayılı Kanunun birinci maddesi: Tasdikli ve kati imar planı mucibince yol açılması ve genişletilmesi ve kapanması ve meydanlık yapılması yüzünden kamulaştırılan bina ve arsaların yola giden parçalarından artan kısımlarla o yerlerdeki imar planına göre bina yapılması mümkün olmıyan arsaları, yanındaki arsa ve binalarla şuyulandırarak birleştirmeye İmar Müdürlüğünü yetkili kıldığı gibi ikinci maddesinde dahi böyle şuyulandırılan yerlerin ya aralarında veya mahkemeye müracaatla altı ay içinde şuyuunu izale ettirmelerinin İmar Müdürlüğü, tarafından hissedarlara tebliğ olunacağı ve hissedarlar şuyu izale etmedikleri takdirde İmar Müdürlüğü hissedar gibi şuyuun izalesi davasını açabileceği yazılı bulunmaktadır.
Bu suretle ayrı ayrı tasarruf olunan iki gayrimenkul şuyulandırılarak bir gayrimenkul haline girdikten sonra bunların sahipleri arasında da bu kanun hissedarlığın vücut bulacağını emretmektedir.
Kanun emir ve icabı olarak birleştirilen gayrimenkullerin sahipleri arasında bu yerlerin her şayi cüzünde karşılıklı ve yüz ölçüleri nispetinde hasıl olacak iştirak, Medeni Kanunun müşterek mülkiyet hükümlerine tabi bulunur.
Bu hükümler gereğince hissedarlar, bu şuyudan doğan müşterekliği sürdürmeye zorlanamazlar ve Medeni Kanunun 627. maddesindeki hal mevcut olmadıkça şuyuun giderilmesini isteyebilirler. Bahse konu olan şuyu hususi kanundan doğma olduğundan bu cihetin tapu kütüğüne henüz geçirilip geçirilmemiş olması da şuyuun giderilmesi hakkını kullanmaya tesir etmez.
İmdi böylece hissedarlık hasıl olduktan ve o iki gayrimenkul müşterek bir hale geldikten sonra hissedarlardan biri kendi hissesini üçüncü, yani yabancı bir şahsa sattığı takdirde Medeni Kanunun 659. maddesi hükmünce diğer hissedar veya hissedarların kanuni şufa haklarının da doğmuş olacağına 3.4.1946 tarihinde müzakere nisabının üçte ikisini geçen çoğunluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Şufa haddizatında şerikleri kötü ortaktan korumak üzere ihdas edilmiş bir müessese olup bu ise idame edilmek istenen bir ortaklıkta bahis mevzuu olabileceğine ve halbuki İmar Kanunu mucibince açılacak ve genişletilecek yollar ve meydanlar sebebiyle istimlak edilen bina ve arsalardan kalacak kısımların yanındaki bina ve arsalarla şuyulandırılması halinde bu şuyuun en çok altı ay zarfında izalesi kanunen zaruri olduğuna göre arızi ve bilhassa mevkuf olduğundan 2289 Nolu İmar Müdürlüğü Kanununun birinci maddesi dahi bu veçhile istimlak edilen arsanın yol ve meydandan artan ve buna yapılmak kabil olmayan parçalarının yanındaki arsa ve binalarla şuyulandırılacağını amir olup bu ise şuyulandırılan o bekiyyeye tebaen yanındaki mülkiyeti mutlak arsa ve binanın da şuyulandırılması hükmünü mufit olmadığından ve buna icapta bulunmadığından gerek sebep ve gerek esas itibariyle böyle bir şufa hakkı bulunamıyacağı reyindeyim.
V. YEKEBAŞ