 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1944/24
K: 1944/25
T: 28.06.1944
DAVA : Osman Kulaksız ile Mehmet Kethüdaoğlu arasındaki seneliği on liraya kiraya verilen dükkanı tahrip ettiğinden ve kira karşılığından (335) kuruşu da vermediğinden mecurun tahliyesi talebi hakkındaki davadan dolayı Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 22/3/944 tarih ve 112/52 sayılı hükmün temyizen tetkiki hususunda Temyiz 3. Hukuk Dairesinin 28/4/944 tarih ve 4885/4103 sayılı ve Ticaret Dairesinin 8/6/944 - 1309/83 sayılı yazısiyle istenilmesine mebni 28/6/944 tarihinde toplanan Umumi Heyete elli zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten ve ihtilafın mevzuunu teşkil eden daire kararları okunduktan ve hadise bir kerre de 1. Reis Halil Özyörük tarafından izah edildikten sonra söz alan:
3. Hukuk Reisi Ş.Temizer: İlamımız mufassaldır. Bununla berab er Ticaret Kanununun bu husustaki maddelerini ötedenberi Ticaret Dairesi anlamakta ihtilaf ettiklerin, Ticaret Dairesi üçüncü fasıldaki küçük tacir meyanına girmediğini beyan buyuruyorlar. Halbuki on üç ve ondördüncü maddelere göre bunun mesaisi de mevzuubahistir. Bunlar bir ham demir alır, bunu şekli ahara kalbeder. İsteyenlere muayyen bir karla sattığı gibi dükkanında hayvana da nallar, Bu malzemeyi dışardan alıp satsa dahi yine muamelei ticariyedendir. Nalbantı küçük saymazsak bu maddeye girecek küçük taciri tarif buyursunlar.
F. Hulusi Demirelli: Muhterem Üçnücü Daire bu maddeyi çok geniş tutuyor. Sermayesinden ziyade mesaii bedeniyesine istinat ediyor. Bunlar tüccardır.
Ticari muamele on beşinci maddeden aşağıda başlar. Çilingir tacir değildir. Berber tacir değildir. Kundura tamircisi küçük tacir değildir. El işleri yapan kimselerdir.
Alım satım işi yapan ve sermayesinden ziyade bedeni mesaisini sarfedenler bu maddeye girer. On dokuzuncu madde bunu umuru adiyeden saymıştır. Bir eser de telakki etsek yine tüccar değildir. Her hirfet sahibi başka, küçük tacir başkadır.
Şemsettin Temizer: On dokuzuncu maddedeki sanatkarın ne olduğunu anlamak diğer maddelerin manasını anlamakla mümkündür. Eczacı da bir sanat icra etmektedir. Tacir addettiklerine göre heykel yapmak ve saire gibi şeyler sanatkarlıktır. Bir mevaddı iptidaiyeyi alıp şekli ahara kalbedip satar da on beşinci maddeye girmez denir mi? Köylerimizde köylüler mal ve mıh alarak kendilerini nallarlar.
F. Hulusi Demirelli: Sayın Şemsettin Temizer sanatkarı güzel sanatlara hasrettiler. Nalbantın yaptığı bir tedavüle ve bir mübadeleye hizmet değildir, ticari değildir.
Zahir Sencer: Nal yapan ve nallayan sırf sanatkardır. Fakat nal satan tüccardır. Bunları tefrik etmek lazımdır.
1. Reis: Nalbant denildiği zaman yapacağı iş dökülmüş bir haldeki ve yapılmamış mıhı çivi haline ve demir parçalarını da nal galine getirir.
Y.K. Arslansan: Ticaret Kanununun on dokuzuncu maddesinde umuru adiye cümlesinden olan sanat işlerinden mücmelbir surette bahsolunmuştur. Mevzuatımızda ticaret ve sanat esaslı bir surette ayrılmadığı için tatbikatta bir takım müşkilatı mucip olmaktan hali kalmamaktadır. Bir iş Ticaret Kanununun on üçüncü maddesinin şümulüne girebilmek için evvelemirde mevzuu ticari olmak lazımdır. Halbuki nalbantlık icrası ehliyeti mahsusaya mütevakkıf bir sanattır. On üçüncü maddesinin şümulüne giren ticari bir iş değildir ve olamaz. Bir ressam, diş tabibi şüphesiz sanatkardır. Sanatkarını icra için atölye vücuda getirir, bir sermaye sarf ederler. Fakat bu hal sırf sanat işlerine ticari bir vasıf izafe edemez.
Şemsettin Temizer: Biz burada yalnız vazifeyi halletmiyeceğiz. Borçlar kanununun 126 ve 130. maddesine de tesir eder. Müruruzaman meseleleri de mevzuubahistir, demeleriyle neticede:
SONUÇ : Nalbantlığın ticari muamelattan sayılmamış olmasına göre temyizen tetkikat icrasının 3. Hukuk Dairesine ait olduğuna çoğunlukla karar verildi.