Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1943/33
K: 1944/1
T: 05.01.1944
Ceza Kanununca esas itibariyle bir ceza mahkumiyetinin neticeleri arasında gösterilen müsadere,- gerek onu icap ettiren hal ve şartlarla çizilmiş olan hudut ve şümulü, gerek o hal ve şartlar delaletiyle anlaşılan mahiyeti bakımından - çok yerde ceza mahkumiyetine bağlı hukuki bir netice olduğu gibi bazı yerde de memnuiyetin başlı başına bir karşılığı hükmünde bulunduğu halde Milli Korunma Kanunu hükümlerine göre yalnız memnuiyet hilafına işlenilen hareketin gerekli kıldığı toplu cezalardan biri olarak mülahaza olunabilecek bir müeyyide hali arzetmektedir.
Bu mülahazaya saik olan farklar evvela müsadereye mevzu teşkil eden malın mahiyetinde, saniyen müsaderenin taalluk ettiği mal üzerindeki şümul ve tesiri derecesinde görünür. Şöyleki:
Ceza Kanununda müsadereye mevzu teşkil eden madde suçta kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan veya suçun işlenmesinden hasıl olan şey'den ibaret iken Milli Korunma Kanunu hükümlerince suça mevzu teşkil eden maldır.
Bu bakımdan evvela Ceza Kanunundaki hükmün tatbikatta çizilmiş olan hududuna göre, "Suçta kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan şey'den maksat, suçun işlenmesini kolaylaştıran harici bir vasıtadır ki o vasıtanın cürümden maksut olan gaye ile münasebeti mücerret suçun işlenmesinden beklenen neticenin elde edilmesine yardım etmiş olmaktan ibarettir. Bu sebeple mal üzerinde işlenen suçlarda bir binaya girmeğe hizmet eden merdiven, sandık kıran veya çivi söken alet, kilit açan maymuncuk veya anahtar, kaçak maddeyi tartan ölçü, memnu maddelerin imal veya istihsalinde kullanılan alat ve edevat gibi şeyler suçta kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan şeylerdir. Fakat suça mevzu olan yani üzerinde suç işlenen şey değildir. Üzerinde suç işlenen şey ise zatı cürmü vücuda getiren amildir ki Ceza Kanunu bakımından bunlar mesela kaçak mal gibi esasen memnu olan veya kemiyet ve keyfiyetinde hile yapılmak suretiyle memnuiiyet iktisap etmiş bulunan mahiyette olmadıkça müsadereye tabi değildir. Böyle bir malın müsadereye tabi bulunması nefsel'emirde memnu olmasına veya üzerinde işlenmiş bir fiil dolayısiyle memnu hale gelmiş bulunmasına bağlıdır.
Halbuki Milli Korunma Kanunu, cezalandırdığı hareketlerin hususi ve istisnai mahiyeti icabı olarak mutlak surette suça mevzu teşkil eden malı müsadereye tabi tutmak esasını koymuştur. İki kanun hükümleri arasındaki birinci fark budur. 2. fark da müsadereyi suça mevzu olan maddenin yalnız üzerinde bilfiil suç işlenen cüz'üne hasretmiyerek geri kalan kısmına da şamil tutmasıdır.
Bilhassa bu nokta, müsadereyi lüzumlu kılan esas mülahazalarda her iki kanunun ayrı ayrı mebdelerden ayrı ayrı hedefleri gözönünde tutarak hareket etmiş olduklarına delalet etmesi itibariyle önemlidir.
Ceza Kanununda müsadereyi meşru kılan başlı sebep, müsadere olunacak maddenin, bizatihi memnu olmasa bile suçta kullanılmış olması delaletiyle suçlunun başka suçlarda da ayni veçhile kullanabilmesi ihtimali karşısında, fail elinde zararlı ve tehlikeli bir mahiyet almış olmasıdır. Kanundaki "Başkasına ait bulunmadıkça" kaydının tazammun edebileceği maksat ve mana budur.
Milli Korunma Kanununun müsadereyi, kabul ettiği şeklü surette lüzumlu kılan esas mülahaza ise Devlet bünyesini iktisat ve milli müdafaa yönlerinden zaafa düşürecek hareketleri kökünden söküp atmak gayesine varmada vasıta kıldığı zecri tedbirleri o gayeye vardırabilecek ve emsaline ibrat ve intibah verdirecek surette cismani, nakdi ve mali cihetlerden tesirli kılmaktır.
Binaenaleyh bu şekildeki müsadere dahi Korunma Kanununun cezaları arasında sayılacak, daha doğrusu cezai mahiyeti galip görünecek bir hususiyet arzetmektedir.
Filhakika ticari bir müessesenin sırasına göre ayni neviden bütün sermayesine sari olacak kadar şiddet ve tesir gösteren bir muameleyi başka konularda görmenin dayancı yoktur.
İşte şu önemli istisna Milli Korunma Kanununda iltizam olunan müsaderelere Ceza Kanunundakilerle kıyaslanamıyacak bir hususilik vermekte olduğundan her hususi ve istisnai hüküm gibi bunların da mevridine maksur olması ve binaenaleyh Milli Korunma Kanunun hangi hükmünde tasrih edilmişse ancak orada cayi tatbik bulunması zaruridir.
Bahis mevzuu olan işe gelince:
Gerçi Milli Korunma Kanunu, elli beşinci maddesinin ilk bendinde el konulan maddeyi kaçıran veya saklıyanlar için mevzu hapis, para ve müsadereden mürekkep toplu ceza, ayni bendin bir fıkrasiyle (Hakiki ve hükmi şahıslara Hükümetçe tesbit olunan bir makamsat ve ihtiyaç için kullanılmak şartiyle verilmiş olan bir maddenin hangi ihtiyaç için verilmişse ancak o ihtiyaca hasredilmesini mecburi kılarak ilgili Vekalet tarafından yazılı izin verilmedikçe başkasına devredilmesini men eden) on dördüncü maddenin dördüncü bendindeki hükme muhalif harekette bulunanlara dahi teşmil olunmuş ise de şu suretle başkasına devrolunan maddenin mahiyet ve miktar itibariyle ancak şahsi ihtiyacı karşılayabilecek derecede ve az kıymette olması halinde de aynı cezanın tatbikini fiilin vüs'ü tahammülünden fazla şiddetli bulan kanun vazıı, sonraki tadilinde bu ihtimali sureti mahsusada nazara alarak elli dördüncü maddeye koyduğu beşinci bend ile mahsus bir cezaya bağlamış bulunmaktadır.
Metni : "... elli beşinci maddenin birinci fıkrasına tevfikan verilecek ceza on liradan elli liraya kadar ağır para cezasına tenzil olunur." şeklinde olan bu hüküm, ister - mahsus ve müstakil bir fıkrada mevzuubahis edilmiş olması sebebinden - müstakil bir hüküm sayılsın, ister elli beşinci maddedeki hükme ek itibar olunsun, mülahaza etmiş olduğu hususi hal ve vaziyette o cezayı münhasıran on liradan elli liraya kadar para cezasına indirmiş olmaktan başka bir mana ifade edemez. Edemeyince de şu suretle verilecek para cezasına elli beşinci maddedeki müsadereyi de ilaveye mesnet bulunamaz. Çünkü Milli Korunma işlerinde müsadere dahi mahiyeti mahsusası bakımından cezailiği galip bir muamele olduğundan diğer cezalar gibi kanunun sarahatla iltizam ve ilzam etmediği yerlerde kıyas yoliyle tatbiki, ceza esaslarına muhalif olur. Kaldı ki Milli Korunma Kanununu bir an için bir tarafa bırakıp da böyle bir fiilin umumi ceza hükümleri itibariyle gerektireceği akıbet cihetinden durumu incelenecek olduğu takdirde de:
Alınması, satılması haddi zatında yasak olmıyan bir malı parasıyle satın almış olan kimsenin Hükümete haber verip izin almaksızın başkasına vermesi haline Ceza Kanununca terettüp edebilecek olan hüküm 526. madde hükmüdür ki bu da on liradan elli liraya kadar hafif para cezasından ibarettir. Bu ise zaten Milli Korunma Kanununun da kabul etmiş olduğu cezanın miktarca aynıdır. Olağanüstü hallerin gerekli kılacağı olağanüstü tedbirler de ancak kanunda açıkça gösterilmiş olduğu takdirde mer'i olabilir. Korunma Kanununun burada açıkça kabul etmiş olduğu istisna ise yalnız umumi Ceza Kanununun aynı miktardaki hafif para cezasını ağır para cezasına çıkarmış olmaktan ibarettir.
İmdi, bütün bu sebeplerden dolayı, Hükümetten veya salahiyetli merciden ancak şahsi ihtiyacı karşılayacak derecede ve az kıymette, parasıyle almış olduğu kömürü her hangi sebep ve zaruretle olursa olsun aldığı mercie haber vermeksizin başkasına devredenlere tatbik olunacak muamele, sözü geçen elli dördüncü maddenin beşinci fıkrasınca yalnız on liradan elli liraya kadar ağır para cezasından ibaret olup bu cezaya zamime olarak müsaderenin de hüküm altına alınması lazım gelmiyeceğine 5 ikinci kanun 1944 tarihinde üç muhalif reye karşı kırk üç rey çoğunluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini