 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1943/14
K: 1944/13
T: 12.04.1944
DAVA : Kanunun emrettiği şeklin şümul ve tesiri derecesi hakkında başkaca bir hüküm tayin olunmamış ise aktin bu şekle riayet olunmadıkça sahih olamıyacağına dair Borçlar Kanunun 11. maddesinde konulmuş bulunan umumi hükmün mahsus şekle tabi bulunan kefalet aktine de şamil olduğu şüphesizdir.
Sureti umumiyede rızaların serbestçe telahuku ile vücut bulan akitlerde bir tarafı ilzam edici vecibenin doğması için hiç bir şekil aranmadığı halde kefalet aktinde yazılı şekle riayetin mecburi tutulması, borçlunun himayesi maksat ve gayesine dayandığına göre kefilden sadır olan irade beyanını izhar zımnında kullanılan bir vasıta olarak telakkisi icap eyleyen şekil vücut bulmadıkça kefalet aktinin sahih ve ilzam edici bir mahiyet taşımması mümkün olamıyacağı gibi mekfulünbihin miktarı muayyen olmadığı takdirde de kefalet akti muteber olamaz.
Mahkemelerin ancak mevcut ve bir kanun hükmü ile himaye edilen haklar için karar istenebileceği cihetle davanın esaslı şartlarından olan hak vücut bulmamış ve kanun tarafından himaye edilmemiş ise diğer tarafın talebini beklemeksizin hakimin bu davayı dinlememesi ve reddetmesi icap eder. Aksi takdirde hakimin dava edileni borçlu olmadığı ve davacının talebe hakkı bulunmadığı bir şeyle mahkum etmesi gibi batıl bir netice husule gelir.
SONUÇ : Bu itibarla kefalet senedinde kefilin ödeyeceği muayyen bir miktarın gösterilmiş olup olmadığı ve senetten böyle muayyen bir miktarın anlaşılması kabil olup olamıyacağı hususunun hakim tarafından resen nazara alınması lazım geldiğine 12.4.1944 tarihinde çoğunlukla karar verildi.