 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1942/15
K: 1943/13
T: 24.03.1943
DAVA : Türk Ceza Kanunu'nun 491. maddesinde tarif ve cezası tayin olunan adi hırsızlığın, işlendiği mahale ve zamana ve çalınan malın keyfiyetine ve evsafına ve şahıs üzerinde işlenmesine göre cezanın ağırlaştırılması ayrı birer sebep ve düşüncelerle lüzumlu ve zaruri görüldüğü gibi hırsızlığın daha vahim işlenme şekilleri ve vasıtaları gözönüne alınarak vasıflı halleri tayin ve tesbit olunmuş ve bunların suçlularına daha ağır cezalar tertip edilmiştir.
Ceza Kanunu'nun 491, 492 ve 493. maddelerinin son değiştirilmelerinde cezası ağırlaştırılmış hırsızlıkların vehamet dereceleri gözetilerek bazı halleri ayrı bir bend halinde 491. maddeye konmuş ve daha vahim görülen diğer halleri tamamıyla 492. maddede toplanmış ve vasıflı hırsızlıklar da beş hale münhasır olara 493. maddeyi teşkil etmekte bulunmuştur.
Bu tertip ile el çabukluğu ve hususi maharetle şahıs üzerinden bir şey çalmak diye tarif olunan yankesicilik, 491. maddenin hırsızlık sözü ile başlıyan ikinci bendinin 5. halinde yer almış ve böylece kanunun açık beyanı veçhile cezası ağırlaştırılmış bir hırsızlık hali bulunmuştur. Bunun gibi karada ve denizde her nevi nakil vasıtaları içinde veya bu vasıtaları işleten idarelerin dairelerinde veya istasyon ve iskelelerde yapılan hırsızlıklarda bu yerlerden yolcuların telaşı ve eşyalarını gözetmede zorluk çekmeleri yüzünden hırsızların kolayca ve cesaretle iş görebilmelerinin önüne geçmek ve buralarda umumi emniyet ve itimadı daha ziyade temin etmek için daha ağır ceza ile menedilmmiş olarak 492. maddeye konmuştur.
Kanunun bu hüküm ve mevzuları gözönüne alınınca hırsızlığın şahıs üzerine işlemesi tarzı olan yankesiciliğin hırsızlıktan ayrı mahiyet ve vasıfta bir suç olmadığı görülür. Bir nakil vasıtası içinde yapılmış olan yankesicilik, işlendiği mahal itibariyle ve cezası ağırlaştırılmış bir hırsızlık olması bakımından 492. madde hükmünü müstelzim bir suç olur. Bunun aksine olarak böyle bir hareketi 491. maddenin hüküm ve şümulü içinde görmek bu suçun nakil vasıtası içindi işlenmiş olması halini hesaba katmamak ve yankesiciliğin bir hırsızlık hali olduğunu gözetmemek olurdu. Şüphesiz ki bu telakki kanunun açık beyanına uymaz. Çünkü kanun yukarda beyan olunan sebep ve düşünceler iledir ki hırsızlığın başlı başına nakil vasıtaları içinde veya diğer muayyen yerlerde işlenmesi halinde suçluya adi hırsızlıktan çok daha ağır ceza tertip etmiştir. Yine kanun yankesiciliği hırsızlık halleri arasında saymış ve hırsızlığın ayrı bir icra tarzı olduğunu bildirmiştir.
Şehir içinde işleyen tramvayların 492. maddenin maksudu ola nakil vasıtalarından sayılıp sayılamıyacağına gelince, 492. madde "karada ve denizde her nevi nakil vasıtaları" denilmekte olup "her nevi" kelimesini mutlak ve şamil ifade ve delaleti ile tramvayların da nakil vasıtaları mevzuuna girmiş olacağına hiç şüphe edilemez. Maddede görülen "Seyahat" kelimesinin uzun yolculuğa delaletinden bahsile şehir içinde işleyen tramvayların madde mevzuunun dışında kalacağı mütalaası maddenin gözettiği kast ve gaye itibariyle kabule şayan bulunmaz. Nakil vasıtaları içinde yapılan hırsızlığın cezasının ağırlaştırılmasını mucip sebep ve düşünceler bu yolculuğun uzun ve kısa olması ve şehir içine veya dışında yapılması hal ve vaziyetlerinde aynıyla ve tamamıyla mevcuttur. Hususiyle daha yolculuğa başlamadan hırsızlığın istasyon ve iskelelerde işlenmiş olması halinde bile cezanın ağırlaştırılmış olması bu vasıtanın içinde yolculuğun uzun veya kısa olmasını düşünmekte ve madde hükmünün tatbiki için böyle bir tefrik yapmaktaki isabetsizliği açıkça ortaya kor.
Yukarıda beyan ve tafsil olunan mucip sebeplere göre "her nevi nakil vasıtaları" tabirinin şümulüne giren tramvaylarda yankesicilik suretiyle yapılan hırsızlıklarda dahi suçlunun Ceza Kanunu'nun 492. maddesi hüküm vesarahatı dairesinde cezalandırılması icap edeceğine reylerin üçte ikisini geçen çoğunluk ile karar verildi.