 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1941/13
K: 1944/24
T: 21.06.1944
SONUÇ : Müşterek gayrimenkule ahar şahıs tarafından vukublan müdahalenin meni hakkında hissedarlardan birinin açtığı dava neticesinde 3. şahsın, haksız olduğu anlaşılan müdahalesinin menine dair verilecek hükmün müşterek gayrimenkulün tamamı hakkında mı yoksa dava eden hissedarın hissesine mi maksur olacağına dair Hukuk Umumi Heyetinin iki kararı arasındaki mübayenet ve ihtilafın halil için toplanan Tevhidi İçtihat Heyetince mezkür ilamlar arasında tevhidi içtihat yoliyle halli muktazi ihtilafın mevcut bulunduğuna karar verildikten sonra yapılan müzakere neticesinde, Medeni kanunun 625. maddesinin (Hissedarlardan herbiri, müşterek menfaatlar için diğer hissedarları temsil edebilir) fıkrasındaki "temsil" kelimesinin delalet ettiği mana ve mefhumun tayini lüzumu hasıl olmuştur. Medeni Kanunun 623. maddesine göre menkul veya gayrimenkul müşterek bir malın hissedarlarından herbiri kendi hissesine malik ve yalnız o hissenin hak ve mükellefiyetlerini haiz olup diğer hisseler ve hissedarlara karşı kanunun tayin ve tasrih ettiği münasebetlerden gayri hallerde müstakil olarak hareket etmek zaruretindedirler. Bundan ötürüdür ki biri hissedar hiçbir zaman 625. maddedeki temsil salahiyetine dayanarak diğer hissedarlarının
hissesinde temliki tasarrufta bulunamıyacağı gibi ufak tefek tamirat ile ziraat işleri gibi alelade idari tasarruflar hariç olmak üzere diğer türlü tasarrufları da yapamaz. Yine bu sebepledir ki, "temsil" kelimesinden tam ve kamil bir şekilde hukuki mana kastedilmiş değildir. Buradaki temsilden maksat müşterek malın zilyetliğine veya mülkiyetine ve maddiyetine 3. şahısların bir hakka müstenit olmaksızın tecavüzleri halinde her hissedarın müşterek mülkin tamamını muhafazaya ait tedbirleri almak ve bunu men için dava etmek hakkını kullanılabilmek salahiyetini haiz olmasından ibarettir ki bu salahiyet o hissedar için ancak tecezzi kabil olmıyan hususlardan tahakku edebilir. Fakat mesela müşterek bir mülkün tahribinden dolayı hissadarın açacağı tazmina davası ancak kendi hissesi miktarına münhasır kalır. Hissedar müşterek malın tamamının kıymetini dava edemez. Çünkü tahripten hasıl olan zarar bedelinin tecezzisi mümkündür. Tecezzi kabil olmıyan yerlerde ise hissedar tecavüz edeni kuvvet istimaliyle def etmek, gasp edenden tamamını geri almak gibi haklara malik olmakla beraber yine zilyetliğin ihlalinden mütevellit tecavüzün ref'i veya mütecavize karşı mülkiyete müstenit olarak istihkak davası veya istihkak davasına müteferri tapu sicillinin tashihi davasını (mesela müşterek bir gayrimenkul üzerinde diğer bir şahıs tarafından haksız olarak tescil ettirilmiş bir irtifak hakkının terkini için açar. Bu davalar neticesinde müddeaaleyhin haksızlığı tebeyyün ederse yedin iadesine ve tecavüzün ref'ine ve sicilin tashihine dair verilecek hükmün yalnız davacı hissedarın hissesine hasr ve tahsisi ve böyle bir hükmün icrası mümkün olamıyacağından müşterek şey'in tamamına şamil olması zaruri olduğuna bir şeyi muhalife karşı 21.6.1944 tarihinde çoğunlukla karar verildi.