 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1941/12
K: 1941/20
T: 28.05.1941
DAVA : İcareteynli veya mukataalı musakkafat ve müstegallatı mevkufenin yol için istimlaki halinde taviz bedelinin lazım gelip gelmiyeceği hakkında Temyiz dördüncü Hukuk Dairesinin kararları arasında hasıl olan ihtilafın tevhidi içtihat suretiyle halli mezkur daire reisliğinin 27.2.1940 tarih ve 23 sayılı müzekkeresiyle istenilmesine mebni 28 mayıs 1941 tarihinde toplanan Heyeti umumiyeye kırk dört zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten ve mezkur müzekkere ve merbutatı okunduktan ve hadise bir kerre de 1. Reis İhsan Ezgü tarafından izah edildikten ve mübayeneti vakıanın tevhidi içtihat suretiyle halli lüzumuna ittifakla karar verildikten sonra söz alan;
Fevzi; İcareteynli veya mukataalı vakıf gayri menkullerin istimlaki halinde vakfa ait taviz bedelinin lazım gelip gelmiyeceği hakkında dairemiz ihtilaf etmiştir.
İlk önce ekseriyetle lüzumuna karar verildiği halde bilahara ekseriyet bunun hilafına hasıl olmuştur. İstimlak ya hastahane ve hal yapmak için yahut yol açmak için yapılabilir. 1. şıkta tavizin lüzumunda ittifak vardır. İhtilaf ancak yol için istimlaktedir.
Malumdur ki vakıf gayrimenkul üç kısımdır: 1- İcarei vahideli, 2- icareteynli, 3- mukataalıdır. İcarei vahideli vakıf gayrimenkul mevzuumuzdan hariçtir. Vakıflar Kanunu, bu kanunun meriyetinden itibaren vakıf malların icareteyne ve muktayaa bağlanmasını men etmiştir. Mevcut vakıflar hakkında da bazı hükümler koymuştur. Buna nazaran mevcut mukataalı toprakların yahut icareteynli gayrimenkullerin milkiyeti, icare veya mukataalarının yirmi misli bir taviz mukabilinde mutasarrıfına geçilir. Taviz toptan yahut taksitle ödenebilir. Toptan ödendiği yahut beşte biri peşin verildiği takdirde artık milkiyet mutasarrıfı adına geçirilir. Aksi takdirde vakfın alakası on yıl devam eder. Bu müddetin hitamında mülkiyeti kendiliğinden mutasarrıfı adına geçer.
Vakfın alakası tamamiyle kat edilmemiş olan vakıf gayrimenkullerde tasarruf bazı kuyud ve şuruta tabidir. Vakıflar Kanununun otuzuncu maddesi mucibince temliki tasarruflarda taviz bedelinin peşin verilmesi lazımdır. Aksi takdirde tapuca tescil yapılmaz. Temliki tasarruflarda bu hüküm sarihtir. İstimlakte ne yolda muamele yapılacağı hakkında sarih bir hüküm yoktur. Fakat istimlakin de otuzuncu maddede zikrolunan temliki tasarruflar mahiyetinde olduğunda şüphe edilemez. Binaenaleyh ayni hükme tabi olması lazım gelir. bundan başka istimlaki, hastahane için yahut yol için istimlak diye bir tefrik yapmağa da lüzum yoktur. Her ikisi de ayni ahkama tabi olmak icap eder. Yol için istimlakte tavizin lazım gelmiyeceği kanaatında bulunan sayın arkadaşlar, "İstimlak ile gayrimenkulün maddi mevcudiyeti, tasarruf ve intifa kabiliyeti kalmamıştır. Bu gibi hallerde mukataa ve icarei müeccele lazım gelmezki taviz lazım gelsin." diyorlar ki fikrimce bunda isabet yoktur. Çünkü 3710 numaralı İstimlak Kanununun on sekiz ve on dokuzuncu maddelerinden anlaşıldığına göre mücerret istimlak ile sicil kaydının terkini icap etmez. Evvelemirde milkiyeti hususiyetinin mevzuunu teşkil eden gayrimenkulün amme müessesesi adına tescili lazımdır. Mutasarrıfının rızasiyle yahut hakimin hükmiyle o müessese adına yeniden kayıt ve tescil olunur. Otuzuncu maddenin sarahatı mucibince taviz bedelinini tescilden evvel verilmesi şarttır. Taviz tamamen verilmedikçe tapu dairesi tescilden memnunudur. Büyük Millet Meclisinin biraz evvel okunan kararına göre taviz mutasarrıfı tarafından verilmek lazımdır. Eğer takdiri kıymet edilirken taviz bedeli hariç bırakılmış ise o vakit istimlak eden daire tarafından verilmek icap eder. Her halde tavizin lüzumu kararı mezkurden de vazıhan anlaşılmaktadır. Tescilden sonra istimlak eden daire gayrimenkulde dilediği gibi tasarruf eder. İster milk olarak muhafaza, isterse kısmen veya tamamen yola kalb ve imha edebilir. Gayrimenkul mutasarrıfının milkiyetinde değil, belediyenin uhdei milkiyetinde ziyaa uğramıştır. Bunun bu suretle ziyaı, vakfa ait taviz hakkının sukutunu istilzam etmiyeceği tabiidir. Zira taviz hakkının tescilden önce peşin olarak ifası mecburidir. Sonradan yapılacak tasarrufat bu hakkın sukutunu müstelzim olmaz.
Şemseddin; Muhterem reisimiz Fevzi Bey Evkaf Kanununun taviz bedeline taalluk eden maddelerini ve bu hususta Büyük Millet Meclisinin tefsire mahal olmadığına dair kararını okudular. Sebebi ihtilaf ile kendi kanaatlarınca lazım gelen izahatı verdiler. ben bu okunan ve söylenenleri mümkün mertebe tekrar etmiyeceğim ve dairemizin ekseriyeti teşkil eden noktai nazarını izaha çalışacağım.
İcareteynli veya mukataalı gayrimenkullerin Vakıflar Kanunu vakıf ile alakasını kesmeği istihdaf etmiş ve bunun için de yirmi senelik icarei müeccele veya mukataa bedellerini alarak icareteynli ve mukataalı musakkafatı vakfiyeyi milke tahvil eylemeği kabul eylemiştir. Bu Kanuna göre yirmi senelik taviz bedelini peşin verenler veyahut ilk taksiti peşin vermek suretiyle beş sene içinde mukassaten ödemeği taahhüt edenlerin tahtı tasarruflarında bulunan icareteynli veya mukataalı gayrimenkulleri kaydı vakfiyetten tecrit ve milk olarak namlarına tescil edilir. Bu iki şıktan hiç birini yapmamış olanlar kanunun meriyetinden itibaren on sene nihayetinde bu taviz bedelini vermedikleri takdirde namlarındaki icareteynli veya mukataalı gayrimenkuller yine sırf milk olarak tescil ve fakat taviz bedeli mukabilinde bu gayrimenkuller üzerine vakıf idaresi amına ipotek tesis olunur. Yani bu on sene nihayetinde bu taviz bedeli milke inkılap eden gayrimenkulün mükellefiyetini teşkil eder. Ve bu on sene nihayetine kadar da bu gayrimenkuller vakıf olarak kalır. Bu izahatı müteakip hemenşunu söylemek ve tebarüz ettirmek iktiza eyler, şöyleki: Evkaf idaresi icarlı veya mukataalı kaldığı müddetçe gayrimenkulden istikbaldeki senelerde alacağı ve istifa edeceği icarei müeccele veya mukataanın yirmi senelik baliğini taviz bedeli namı altında almak suretiyle o gayrimenkulden alakasını kat ederek o gayrimenkulü ati için sırf milk olarak serbest bırakmaktadır. Şu halde taviz bedeli bu kabil vakıf gayrimenkulleri milk olarak kullanmak hakkını bahşetmekte ve vakfın alakasını kesmektedir. Bu taviz bedeli arzeylediğim şekilde tesviye olunacağı gibi Vakıflar Kanunundaki (taviz bedelleri verilmedikçe temliki tasarrufların tapuya tescili icra edilemiyeceğine) tarzındaki sarahata nazaran da bu on sene içinde gayrimenkul sahibi temliki tasarrufta bulunmak isterse bu tasarrufun tescili için de taviz bedelinin peşin verilmesi şarttır. İşte Vakıflar Kanununun taviz bedeli hakkındaki ahkamı bundan ibarettir.
Görülüyor ki Vakıflar Kanunu taviz bedeli hakkında ahkam vaz ederken istimlak ve cebri icra suretiyle gayrimenkul sahibinin insilabı tasarrufunu hiç de derpiş etmemiştir. Umumi hükümler dairesinde sahibinin temliki tasarrufunu nazara almıştır. Taviz bedeli peşin verilmemiş veya taksite rabtedilmemiş gayrimenkulleri sahipleri başkasına satmak, hibe etmek gibi birer suretle temliki bir tasarrufta bulunurken taviz bedelinin verilmesi mecburi olduğuna göre ivazlı veya ivazsız bir akit ile temliki tasarrufta bulunan kimse akıdiyle aralarında yapacakları bir mukavele ile taviz bedelini tamamen veya kısmen diğer tarafa tahmil edebilir. Bu cihet hini akitte derpiş edilmemiş ise hini tescilde taviz bedeli alınmak suretiyle gayrimenkul sırf milke inkılap etmiş olacağına ve bu suretle kayıtsız ve milk olarak müşteri bu gayrimekule malik bulunacağına binaen bayi ile müşteri arasında bu taviz bedelinin ciheti aidiyeti hakkında ihtilaf zuhurunda bu bedelin müştekiye ait olacağına hüküm vermek iktiza edeceğinde şüphe edilemez. Fakat istimlaklerde rızası olmaksızı sahibinin tasarrufu nihayet bulduğuna binaen temliki tasarruflar hakkında sevkolunan bu hükmün istimlak dolayısıyle tesclillere de kıyasen şamil olup olmıyacağı meselesi heyeti celilelrine arzolunan ihtilafın mevzuu haricindedir. keza taviz bedeli peşin verilmiş olan gayrimenkullerin istimlakinde de taviz bedeli mezuubahis olmaması itibariyle bu da mucibi ihtilaf olmamıştır. Ve yine mesela hastahane ve mezbaha yapılmak için milkiye ve tasarrufa mevzu olmak üzere istimlak olunacak ve sicilden kaydı terkin edilmiyerek istimlak eden daire namına imlk olarak tescil edilecek gayrimenkullerin taviz bedeline tabi olacağında halledilecek bir ihtilaf heyeti celileye arzedilmemiştir.
yüksek heyetin hal buyuracağı ihtilaf, meydan yapmak ve sokak açmak ve saire gibi milkiyet ve tasarruf mevzuu kalmamak ve sicilden kaydı terkin edilmek suretiyle bir gayrimenkulün istimlaki halinde yukarda izah olunduğu üzere vakfiyeden tecrit edilip ati ve istikbalde imlk olarak tasarruf ve istimal edilmesi mukabilinde istia edilen taviz bedeli alınıp alınmıyacağı keyfiyetinden ibarettir.
Dairemiz istimlak hallerinde evvelce taviz bedeli lazım gelip gelmiyeceği bunun mal sahibi tarafından mı yoksa istimlak eden daire canibinden mi verileceği hakkındaki ihtilafın bu hususta alakası bulunan vakıflar idaresi huzuriyle halli lazım geleceği içtihadında idi ve tefsir kararı çıkıncaya kadar da bu suretle içtihadında devam etmişti. Reis Fevzi Beyeefendinin aynen okudukları tefsir kararı üzerine daire bu içtihadını terketti ve taviz bedeli alınması lazım gelen hususlarda asliye makhmelerinde bu bedelin hangi tarafa lazım geleceği hususunda çıkan ihtilafları da bu dtefsir kararı dairesinde tetkike başladı.
Ancak Büyük Millet Meclisince ittihaz edilmiş bulunan bu karara taviz bedeli alınması lazım gelen hallerde bu bedelin hangi ahval ve şeraitte hangi tarafa tahmil edileceğini göstermekte ve yola kelbedilmesi gibi hükme mevcudiyeti kalmayan ve sicilden de terkin edilen gayrimenkullerden de taviz bedeli alınıp alınmıyacağına asla temas etmemesi itibariyle meclisin bu kararı bizim ihtilafımızın halline müessir bulunmamaktadır.
Anın için dairemizin son içtihadında ve ekseriyetin rey ve kararındaki isabeti icraei müeccele ve mukataanın zat ve mahiyetinde aramak icap eder.
İcareteynli gayrimenkullerin mutasarrıfları tabirinden de anlaşılacağı üzere bu kabil gayrimenkuller üzerine icareyetn tesis olunduğu zaman o gayrimenkulün kıymetine muadil bir meblağı peşin olarak icarei muaccele namı altında vakfa peşin olarak verirler ve her sene de meşrut olduğu veçhile gayet cü'i bir meblağı tasarrufları devam ettii müddetçe icarei müeccele namiyle ödemeği taahhüt etmiş bulunurlar. bu suretle tasarruf namı altında uzun bir icare akti devam eder ve mutasarrıfların ashabı intikal bırakmıyarak vefatları halinde gayrimenkul mahlul olarak vakfa geçer, bu takdirde bittakib icarei müeccele de inkıtaa uğraddı. Vakıf bu gyarimenkulü tekrar satarsa yeni mutasarrıfı da verdiği bedelden başka her sene icarei mücccelesini vermeğe mecbur olurdu.
Böyle icareteynli bir gayrimenkul arsasiyle beraber bilfarz bir hareketi raz neticesinde ve heyelan suretiyle veya göl haline inkılap etmesiyle maddeten mevcudiyeti ve tasarruf ve istimale kabiliyeti kalmadığı takdirde gerek ahkamı sabıkaya ve gerek ahkamı hazıraya nazaran mecurdan intifa imkanı kamilen kalkmış olduğu cihtele evkafın bu andan itibaren atiye ait olan icarei müeccele istemesine hukukan da maddeten de imkan kalmaz.
Yine kadimdenberi bu kabil icareteynli veya mukataalı gayrimenkuller yol ve meydan gibi ammeye tahsis edilmek üzere istimlak olundukları takdirde mevcudiyetleri hükmen mürtefi olması gerek hakiki ve gerekse hükmi ve manevi şahıslara tasarrufuunun izafesine imkan bulunmaması itibariyle yola ve meydana kalbedildikleri andan itibaren icarei müecceleleri de sakıt olmakta idi. (Yollar, meydanlar belediyenin, Hükümetin şahsiyeti maneviyesinin değildir. belediye ve Hükümetin tasarrufunda olan diğer gayrimenkuller sicille kayıt olursa da bunlar sicille kayıt edilmezler.)
Vakıflar Kanunu acaba bu hükmü değiştirdimi, bunu tetkik edelim. Vakıflar kanunu mucibince icarei müecceler taviz bedeline kalbedilmiş oluyor. buna mukabil de o vakıf milk oluyor. Milk olduktan sonra mesele yok. Fakat henüz ihtilafı mucip olan hadiselerimiz ki o gayrimenkul henüz icareteynli vakıftfr, milke inkılap etmemiştir. Çünkü Vakıflar Kanununun icareteynli veya mukataalı gayrimenkullerin milk olmaları ve taviz bedelinin de o milkin mükellefiyetini teşkil edip vakıflar idaresine ipotek yapılabilmesi için tayin ettiği on senelik müddet henüz bitmemiştir, taviz bedeli de verilmemiştir ve bu on sene güzeranına kadar da Vakıflar İdaresi icarei müeccelesi tahassül edecektir ve ediyor ve binaenaleyh henüz taviz bedeli o milkin mükellefiyetini de teşkil edemiyor. İşte bu vaziyette iken yukarda söylediğim misallerde olduğu gibi atide ve istikbalde milk olacak ve o suretle tasarruf ve istimal edilecek olan bu gayrimenkul maddeten yok olsa Vakıflar kanununa tevfikan Vakıf İdaresi mutasarrıfından taviz bedelini isteyebilir mi? Buna hukukan müsbet bir cevap verilemez.
Bu böyle olduğu gibi yol için veya meydanı tevsi için henüz taviz bedeli verilmeşi bir gayrimenkulün belediye tarafından istimlaki halinde o gayrimenkul ne belediyenin ve ne de hiç kimsenin milki olabilmek kabiliyet ve hüviyetini kaybetmiş ve tapu kütüğünde de kaydı terkin edilmiş olacağından henüz icareteynli ve mukataalı vakıf iken hükmen ma'dum haline geçmiş demektir.
Şu halde yukarda arzeylediğim üzere henüz taviz bedeli verilmemiş ve binaenaleyh vakfiyetten çıkmamış bir gayrimenkul madum olduğu zaman taviz bedeli hukukan nasıl alınamıyorsa illette iştiraki hasebiyle hükmen ma'dum olduğu zamanda dahi bu bedelin talep ve istifası için vech ve sebebi hukuki bulunamaz.
Burada mukadder bir sual ve itiraz varit olabilir, şöyleki : Filhakika Medeni Kanun mucibince yollar, meydanlar gibi istimalde herkesin hakkı olup inhisar tasarrufu müstelzim bulunan milkiyete kabiliyeti olmıyan ve bu cihetle sicilde kaydı da icap etmiyen şeyler vardır. Ancak yol için istimlakte bu gayrimenkul bidayeten belediyenin milkiyetine geçer ve belediye bu suretle temellük eyledikten sonra yola kalbeder. İşte belediyenin milkine geçtiği içindir ki taviz bedelinin aranılması lazımdır. Bu kaziyye doğru olamaz.
Belediyenin bu istimlakteki rolü belediyenin şahsiyetine muzaf değildir ve o belde sekenesi namına da değildir. Halen berhayat olan ve atide hayata kavuşacak bulunan insanlar içindir.
İstimlak kararnamesi o gayrimenkullerin yol için alınaağı kaydiyle mukayyettir. Bu kararımız ruh bir cisim değildir ki kendi kendine eşkal ve merasimini yapıp o gayrimenkulün yola kalbini temin etsin. Bu merasimi yapacak bir mevcudiyet ve şahsiyet lazımdır. Burada umum namına hareket etmesini kanunun belediyelere veya Nafia Vekaletine şu veya bu idareye bırakmış olması istimlak olunan şey'in onların şahsiyeti maneviyesine mal edilmiş olması demekmidir?
Belediyelerin veya herhangi bir vekalet ve idarenin bir gayrimenkulü mesela hasatahane yapmak için istimlaki ile yol ve meydan yapmak için istimlaki arasındaki farkı görmek lazımdır. 1. istimlakte istimval de vardır. 2. istimlakte istimval yoktur.
Yani herhangi bir idare menafii umumiye namına olarak herhangi bir gayrimenkul mesela bir hasatahane ve bir mezbaha yapılmak ve yine milk olarak kalmak ve milkiyet ve tasarruf hakkı da o daireye ait olmak üzere istimlak edilirse bunda temellük ve temevvül ve iktisap vardır. İstimlak olunan gayrimenkul de tapuca eski sahibinin tasarrufundan çıkarılır, yeni sahibinin namına tescil edilir. Yani o gayrimenkul artık istimlak eden dairenin tam milkiyetine ve tasarrufuna geçmiş bulunmaktadır.
Fakat yol için bir gayrimenkul istimlak olunduğu zaman istimlak muamelesinin hitamını müteakip o gayrimenkulün milkiyeti ve tasarrufa kabiliyeti kalmaz. Milkiyet ve hakkı tasarruf lemhai basarda sakıt olur, zair olur. O derecede ki sicilden bile kaydı çıkarılır. bu halde iktisap mevzuubahis olmaz, ıskatı hak mevzuubahis olur. (M.K. 643) Buna hükmen madum olmak deniyor (Medeni Kanun 912) (Taviz bedeli istimlak olunan gayrimenkulün mükellefiyeti ise Kanunu Medeninin 758 nci maddesi mucibince gayrimenkulün bübütün ve maddeten zayi olmasıyle sakıt olacağı tabiidir.)
İşte bu hukuki sebeplere binaendir ki yol için gayrimenkulü istimlake teşebbüs eden daire veya belediyenin hareketi ve muamelesi belediye namına iktisap için değildir. Belediye şahsiyeti maneviyesi namına iktisap ettiği anda istimlak kararının mevzuunu tecavüz eder. buna ise kanun müsaade etmez.
Mevzuubahsimiz olan ahvalde yani henüz on senelik müddetin bitmediği ve taviz bedelinin verilmediği br sırada yol için istimlaki evvela beeide için temliki bir tasarruf mahiyetinde olduğunu kabul ve farzetsek dahi Vakıflar kanunu mucibince taviz bedeli alınmak için tescil yapılması meşruttur. Burada ise tescil yapılmıyor. Bilakis tapu kaydından terkin ediliyor. Halbuki Vakıflar Kanunu taviz bedeli verilmedikçe tescil apılmıyacağından bahseylemesine göre de taviz bedeli alınmasının imkanı yoktur.
Cevat; Tefsir bu işi halletmiş değildir ve meselemizi bu tefsir halletmez. Vakfın hakkı ya istibdal tarikiyle veya istimlak ebdelinin verilmesiyle yapılır. Bugün mahkemelerin içtihadı ne olursa olsun yangın binayı kaldırırsa icareteyn mevzuubahis olamaz. Vakıflar Kanunu Kanunu Medeninin 763 ve 564 üncü maddelerine benzer. Binaenaleyh bey ve şira ile istimlaki farklı görmek lazımdır.
Memet; Terkini tescil işinin uzun sürmesi hasebiyle terkin mevzubahis olmuştur. Yoksa bedelini verip istimlak eden belediye adına bu mal tescil edilir ve bilahare de belediye yol ve meydan için orayı kullanır. Belediyenin kendi talebiyle olur.
Fuat Hulusi; Hadiselerimizde vakıflarla diğer eşhas hakkında bir dava olmadığına göre bu taviz işi mevzuubahis olmamak lazımdır. Şayet evkaf bu davada dahil ise onun temyizen mercii tetkiki 1. Hukuk Dairesi olmak lazımdır.
Milkiyeti hususiyeye girmiş olan bir şey'in istimlaki değer bahasını izale etmek lazımdır. Rakabesi vakfın olunca, vakıf malik olunca bu milkiyeti hususiyedir. Bunu alır, bila taviz milkiyeti izale edemeyiz.
Ali Rıza Kiper; Bendenizce tapudan yol için terkini tedavülden kaldırmaz. Bir müddeti muvakkate imiş. Yoldur, yarın yangın olur, hepsini karıştırır. Ebniye Kanunu tatbik eder, tedavül eder. Binaenaleyh Şemseddin Bey'in itirazları doğru olmaz, tviz lazımdır.
Şefkati; İstimlak eden daire evvela evkafın hakkını tetkik edecektir. Evkaf bu gibi işlerde haberdar edilmek lazımdır, demeleriyle neticede:
Vakıflar Kanununun 26. maddesiyle bu kanunun neşrinden sonra vakıf gayrimenkullerin mukataaya ve icareteyne bağlanması men olunmuştur. Mevcut olanların tasfiyesi ve tasfiyeden evvel yapılacak temliki tasarruflar için de 27. ve müteakip maddelerle hususi hükümler konmuştur. Bu maddelerin mütalaasından anlaşılacağı üzere mevcut mukataalı toprakların veya icareteynli gayrimenkullerin mülkiyetleri icare veya mukataalarının 20 misli bir taviz karşılığında mutasarrıfına geçirilir. Taviz toptan yahut taksitle ödenebilir. Toptan ödendiği yahut taksitle ödenmek takarrür edip te beşte biri tediye edildiği takdirde gayrimenkulün mülkiyeti mutasarrıfı adına tescil olunur. Bu suretle gayrimenkul üzerinde vakfın alakası kalmaz. Taviz bedelinin toptan ödenmediği yahut taksite rabtolunup ta beşte biri verilmediği takdirde vakfın alakası on yıl devam eder. Bu müddetin hitamında gayrimenkulün mülkiyeti kendiliğinden mutasarrıfı adına geçmiş ve vakfın hakkı da bedele inkılap etmiş olur.
Vakıflar Kanununun 30. maddesi mucibince yukardaki hükümler dairesinde vakfın alakası kat edilmemiş olan mukataalı veya icareteynli bir vakıf gayrimenkulün tavizi tamamen vakfına verilmedikçe o gayrimenkul üzerinde yapılacak temliki tasarrufları tapu dairesi tescilden memnudur. Vakıf gayrimenkullerin yol için istimlaki halinde taviz bedelinin vakfına verilmek lazım gelip gelmiyeceği hakkında Vakıflar Kanununda bir kayıt ve sarahat yoktur. Fakat istimlak, neticesi ve hukuki mahiyeti itibariyle diğer temliki tasarruflardan farklı bir mahiyet arzetmez. Binaenaleyh 30. madde hükmünün istimlak muamelelerinde de tatbiki icap eder. Her ne kadar ekalliyette kalan zevat hastahane ve hal için istimlak halinde taviz bedelinin lazım geleceği ve fakat meydan, sokak ve saire gibi hususlar için yapılan istimlaklerde gayrimenkulün maddi mevcudiyeti, tasarruf ve istimlak kabiliyeti kalmadığından dolayı vakfın müstakbele ait olan icari müeccele veya mukataa hakkı kalmıyacağından, bu nevi istimlaklerde taviz bedelinin lazım gelmiyeceği rey ve mütalaasında bulunmakta iseler de Medeni Kanunun 643. maddesinde gayrimenkulün mülkiyeti sicil kaydının terkini veya gayrimenkulün tamamiyle ziyaı halinde zail olacağı ve menfaatı amme için yapılan istimlak halinde mülkiyetin ne vakit zail olacağı kanunu mahsusla muayyen olduğu zkir ve tasrih olunmaktadır. İstimlak halinde mülkiyetin ne vakit zail olacağını tayin için 3710 sayılı İstimlak Kanunun mütalaası icap eder. İstimlak Kanununda gayrimenkulün yol için istimlaki halinde sicil kaydının terkin edileceğine dair bir kayıt ve rahat mevcut değildir. Bilakis bu kanunun 17, 18, 19. maddeleri istimlak olunan gayrimenkulün evvelemirde belediye namına kayıt ve tescil edileceğini amirdir.
Vakıa Medeni Kanunun 633. maddesi mucibince istimlak tarikiyle bir gayrimenkulü iktisap eden belediye tescilden evvel dahi ona malik olur. Fakat vakfın hakkı verilmedikçe ve tescil merasimi yapılmadıkça o gayrimenulü yola kalbedemez. Bunu yapabilmek için vakfın hakkı verilmek ve gayrimenkul belediye adına tescil olunmak suretiyle mülkiyeti hususiyenin izalesi lazımdır. Milkiyeti hususiye ancak mutasarrıfının rızasıyla yahut bir mahkemenin hükmiyle belediye adına tescili yapıldıktan sonra izale edilebilip mücerret istimlak ile mülkiyeti hususiye zail ve sakıt olmuş olmaz.
Tescilin icrası için Vakıflar Kanununun 30. maddesi mucibince taviz bedelinin tescilden evvel peşin olarak tamamen vakfa verilmesi şarttır. Ve taviz bedeli verilmedikçe tapu dairesi tescilden memnudur. Büyük Millet Meclisinin 12 haziran 940 tarih ve 1188 sayılı kararı mucibince kıymet takdir edilirken gayrimenkulün hususiyeti gözönünde tutularak hariç bırakılmış olmadıkça tavizin mutasarrıfı tarafından, aksi takdirde belediye tarafından tescilden evvel ifası lazım gelir. Belediye tescilden sonra gayrimenkulde dilediği gibi tasarruf ederek ister mülk olarak muhafaza, isterse tamamen veya kısmen yola kalbedebilir. Yola kalbedilen hallede gayrimenkulün tamamen veya kısmen ziyaı tabiidir. Ancak bu ziya keyfiyeti bir haraketi arz veya heyelan neticesinde husule gelen ziyalara kabili kıyas değildir. Çünkü istimlakte mutasarrıf gayrimenkulünü bir bedel mukabilinde belediyeye temlik etmiş olmasına mebni kendisi için gayrimenkulün ziyaı tasavvur edilemez. Belediyeye gelince, belediyece gayrimenkulün yola kalbedilebilmesi yukarda izah edildiği üzere taviz bedeli peşin olarak vakfına verildikten ve mülkiyeti hususiyenin izalesinden sonra kabil olabilir. Zira kanun vazıı taviz hakkının mülkiyet ile birlikte tedavülünü imkansız kılmıştır. Hastahane ve hal için yapılan istimlaklede mülkiyetin belediye adına tescilinden sonra tabii hadiselerden dolayı gayrimenkul telef ve zayi olsa taviz olarak verilen şey'in istirdadına mahal olmadığı gibi yol açmak maksadıyla yapılan istimlaklada mülkiyetin belediye adına tescilinden sonra tabii hadiselerden dolayı gayrimenkul telef ve zayi olsa taviz olarak verilen şey'in istirdadına mahal olmadığı gibi yol açmak maksadıyla yapılan istimlaklerde de taviz bedeli lazım gelmiyeceği idida olunamaz. İşbu sebeplere binaen vakıf gayrimenkulün yol için istimlaki halinde de taviz bedelinin ifası lazım geleceğine mevcudun üçte ikisinin ekseriyetiyle 28.5.1941 tarihinde karar verildi.