Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1939/2
K: 1939/4
T: 07.02.1936
DAVA : Hazinece müzayede ile talibi uhdesine satılıp müzayede kaimesinde bedeli "mübadil bono" ile ödenebileceği yazılı bulunan gayrimenkulden dolayı müşterisi tarafından verilen bonoların kabulünden sonra istihkak fazlası olduğundan bahsile Hazinenin işbu bedeli tekrar nakit olarak talebe salahiyeti olup olmadığı hususunda Temyiz Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 14 mayıs 935 gün ve 1725/1133 sayılı ilamı ile 4. Hukuk Dairesinin 14.2.935 gün ve 92/232 sayılı ilamları arasında asıl olan içtihat ihtilafı üzerine sözü geçen ilam suretleri çoğaltılarak 7.2.936 gününde toplanmak üzere Heyeti Umumiyeye tevzi edilmişti.
Tayin olunan günde toplantıya 47 zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten ve hadise bir kerre de Baş Başkan ihsan Ezgü tarafından izah edildikten sonra söz alan 4. Hukuk Dairesi Başkanı Fevzi;
Hadiseyi izah etmezden önce bu hususa müteallik kanuni hükümleri arzedeyim.
Malumdurki Lozan muahedesine bağlı bir mübadelei ahali mukavelesi vardır, yine buna müstenit bir kanun yapılmıştır. Bu kanun mucibince Türkiyeden Yunanistana gidecek kimselerin Türkiyede bıraktıkları gayrimenkulleri, Yunanistandan Türkiyeye gelecek kimselerin orada bırakmış oldukları gayrimenkullere karşılık gösterilmiştir.
931 tarihine kadar bu suretle muamele yapıldığı. Yani mübadeleye tabi ahaliye yine mübadeleye tabi kimselerden metruk gayrimenkuller tefviz edilegelmiştir. 931 tarihinde 1771 numaralı kanun çıktı. Bu kanun mübadele ve tefviz işlerinin kat'i tasfiyesi maksadiyle yapılmıştır. Bu kanun o zamana kadar yapılmış olan tefviz muameleleri muteber olmak şartıyla ondan sonra tefviz muamelesini men etmiştir. Metruk gayrimenkuller de Hazineye devrolunmuş, fakat yine mübadil istihkaklarına karşılık tutulmuştur. Yani bunlar satılacak, yalnız bedellerinden istihkak ödenecektir. Hükümet şahsan mesul değildir. Bu zamana kadar istihkakını alamamış olan mübadiller ne olacak?
Bu sorguya, kanunun 10. maddesi cevap veriyor.
Madde : 10 - Bu kanunun meriyetinden itibaren altı ay zarfında her vilayetten tefviz komisyonlarınca musaddak bordro ile gönderilecek istihkak mazbataları tasfiye heyeti marifetiyle tetkik edilerek bu mazbataların sahipleri namına muharrer olmak üzere tasfiye vesikaları tanzim ve Maliye Vekili tarafından imza olunur, diyor.
İşte bu madde mucibince hükümet, istihkakını alamamış mübadillere istihkaklarını borçlanır, yani onların hakkını gayrimenkul tefviz ile değil, para ile ödemeyi hükümet taahhüt ediyor. Kanunun 11. maddesi de şekli tediyen bahistir. Yani tasfiye vesikası üç tertip kuponu ihtiva eder. Her kupon ihtiva ettiği istihkak mazbatasının havi olduğu meblağı natık olur. Bunları gösteriyor.
12. madde mucibince tasfiye vesikası kuponlarının başkalarına devir ve cirosu caiz, varislere intikali umumi hükümlere tabidir.
Önce şunu arzedeyim ki kanunun başkasına devrini kabul ettiği vesika bono değil, tasfiye vesikası kuponlarıdır. Müddeaaleyh vekili bunun bono olduğunda ısrar ettiği, ticari senet gibidir, dedi. Halbuki malum olduğu veçhile ticari senetler bazı eşkale tabidir. Bu vesika o şekillerden hiç birini ihtiva etmiyor. Gelelim hadiseye
Hadise, işte bu kanuna tevfikan mübadillerden birine tasfiye vesikası kuponu verilmiş. O da bu kopunu müddeaaleyhe devretmiş. Bu kuponların hükümetçe satılacak gayrimenkul bedellerine mukabil nakit yerine kabulü 15. madde icabındadır. Zonguldak Maliye Hazinesi böyle bir gayrimenkulü müzayedeye çıkarmış, müddeaaleyh müzayedeye iştirak etmiş, kuponları nakit makamında maliyeye vermiş, maliye de kabul etmiştir. Gayrimenkul müddeialeyhe iade olunmuş, tam ferağ yapılacağı bir sırada bu kuponların istihkak harici olduğu anlaşılarak Maliye Vekaletince iptaline karar verilmiş, bu karar ilan olunmakla beraber Zonguldak Maliyesine de tebliğ edilmiştir. Bunun üzerine Defterdar bittabi, bu kuponlar iptal olunmuştur. Ferağ yapmakta mazurum, demiş ve ferağdan imtina etmiştir. Bunun üzerine davacı Hazine mahkemeye gelerek ihale bedelini istemiştir. Diğer tarafta, maliye kuponları kabule ve ferağın icrasına mecburdur, diyerek tescil yapılmasını bilmukabele dava etmiştir. Esas şimdi dava arzettiğim veçhiledir. Mahkeme kuponların kabulü mecburi olduğuna karar vermiştir. Kuponların kanuni vaziyeti nedir? Bu bittabi ticari bir senet değildir. Belki adi bir istihkak vesikasıdır. Zaten 1. Hukuk Dairesi ile bu hususta ihtilafımız yok, bunun ticari senet olduğunu müddeaaleyh vekili iddia etmiştir. Adi senettir, kanunen başkasına devir ve cirosu caiz olan adi senettir. Devir ve cirosu caiz olması ticari senet addini istilzam etmez hadise alacağın temlikidir. Böyle olunca hadisede tatbik olunacak kanun Borçlar Kanunudur. Borçlar Kanununun 167. maddesinde, (Borçlu temlike vakıf olduğu zaman temlik edene karşı haiz olduğu defileri temellük edene karşı dahi dermeyan edebilir) denilir. Bu defi hakkı şekle ve esase ait olarak her türlü defilere şamildir. Borcun aslı yoktur. Senet iğfal suretiyle alınmıştır. Senet iptal olunmuştur. Temlikten evvel borç ödenmiştir. Borçlu hep bu defileri dermeyan edebilir.
Binaenaleyh borçlu temlike vakıf olduğu zaman bu senet iğfalen verilmiştir diye bir defi dermeyan etse mümellekünleh "bayım, ben senedin iğfalen alınıp alınmadığını ne bileyim,ben hüsnüniyetle temellük ettim. Hüsnüniyet asıldır. Buna karşı böyle bir defi dermeyan edilemez" diyebilirmi? Elbette hayır. O halde bu hadisede de öyle olmak lazım gelir fikrindeyiz. Çünkü burada hüsnüniyetin yeri yoktur ve madde sarihtir. Mümellekünleh mümellik makamına kaimdir. Ona söylenecek her söz buna da söylenilir.
Burada borçlu devlettir. Her halde mesuldür denilemez. Her halde mesul olmak için sarahat lazımdır. Sarahat yoktur. Sonra burada Devletin vazifesi tasfiye yapmaktır. Bununla taahhüt altına girmiyor.
Biz şu noktayı bilhassa nazara aldık. Kuponlar maliyeye ibraz olunmuş, maliye de bunları önce kabul etmiş. Bir defi dermeyan, bundan sonra iptal defi dermeyan edebilirmi? Vakıa 167. madde, "temlike vakıf olduğu zaman" diyor. Demekki borçlu temlikine vakıf olduğu zaman sükut ederse yahut temliki kabul ederse ondan sonra bir şey diyemiyecek, öyle bir mülahaza varidi hatır olabilir. İyi amma Maliye Hazinesi kuponları kabul ettiği zaman bunların iptal edildiğini bilmiyordu. Sonradan öğrendi. Bir kimseye bilmediği bir şeyi niçin söylemedin, denebilirmi? şüphesiz hayır. Bu hususta elimizdeki şerhler dahi bizimde hem fikirdir. Borçlu sonradan vakıf olduğu bir husus hakkında kabulden sonra dahi defi dermeyan edebilir, diyorki pek makuldür. Meğerki sarahaten ferağ etmiş ola. O da yoktur.
Bundan başka iptal kararı vardır. İdari bir karardır ve tescile takaddüm eden bir karardır. Bu karar mefevk idari merciden kaldırılmadıkça defterdar iptal olunan kuponları nasıl kabul eder? Tescil vecibesini nasıl yapar? Bundan başka müddeaaleyhin kuponlardan zararı yüzde otuzdur.
Hazine mesul ise müddeaaleyh ancak yüzde otuz nispetinde bir zarar isteyebilir. Yoksa kuponları her halde kabul edeceksin, diyemez. Şu izahata göre bizim kararımızda isabet vardır. Takdiri yüksek heyetinize aittir.
1. Hukuk Reisi Vehbi; Bono denilen kupon denilen bu mesele değildir. Hükümet borcu alacaklara karşı üzerine almıştır ve bir de bono veya kupon vererek cirosu da kabildir demiştir. Bunda senedatı adiyenin Borçlar Kanununda gösterilen ahkamına mı yoksa ciro olunan seneddattaki hamillerin haiz oldukları hakkamı istinat edilir? Mademki cirosu kabil, bedeli alınmış bir poliçe ve emre muharrer senet gibi ciro edilen, şahsın malumu olmayan bir sebep dolayısıyla Ticaret Kanununa ve kavaidi umumiyeye göre de hüsnüniyet asıl olduğuna nazaran bu senedin kabulü lazımdır. Hamilin bu muamele iptal edilse bile hakkına halel gelmez, çünkü hüsnüniyeti vardır.
Aza Cevat; Buradaki ciro Kanunu Ticaretteki ciro değildir. Bono tabiri beynennas böyle kabul edilmesindendir. Ancak senedatı ticariyenin daha fevkindedir. İtimat üzerine ciro edilir ve öylece iştira edilir. Burada ne Ticaret ve ne de Borçlar Kanunu tatbik edilemez. Maliye Hazinesince kabul edilmesi lazımdır.
Fuat Hulusi; Temlike kanunun neşri zamanında vakıf olan Hazine bu kupona iptal edildi, diyemez.
Şemsettin; Devri temlik vaki olduğu zaman vukuf hasıl olur. Ticari senet kabilinden değildir. Borçlar Kanunundan inhiraf etmek için diğer kanunda sarahat olmak lazımdır.
Himmet; Mahiyeti temlik olunca Borçlar Kanununa gitmek gerekir. Devletin ödeyeceğim diye bir taahhüdü yotur. Bunun aslı olmasa da ödeyeceğim derse mesele yoktur, demeleriyle müzakerenin yeterliği kabul edilerek neticede:
Mübadil bonolarına kanunu mahsusla tedavül kabiliyeti verilmiş ve ahare devrü temlikine iptidaen muvafakat edilmiş olduğu cihetle hüsnüniyet sahibi olan son hamillerine karşı Borçlar Kanununun 167. maddesi sarahatına istinaden bonoların karşılıksız olarak verildiği hakkında dermeyan edilecek defin şayanı istima ve kabul olmadığı ekseriyetle 7.2.1936 tarihinde takarrür etmiştir.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler



YARGITAY KARARLARI :
İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini