 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1937/7
K: 1940/75
T: 10.07.1940
DAVA : Vekil vasıtasıyla cereyan eden muhakemelerde ilam vekile tebliğ edilmediği surette müddetin cereyan edemiyeceği esası kabul edilerek vekil ile rüyet edilen davalarda asile tebliğ edilen ilamın temyiz müddetinin geçmiş olması temyiz tetkikatı icrasına mani görülmediği halde, ahiren bunun hilafına ekseriyetle bir içtihat tebellür etmiş olduğundan keyfiyetin tevhidi içtihat yolu ile halli lüzumu Temyiz Ticaret Dairesi Reisliğinin 11.2.937 tarih ve 35/3215 numaralı müzekkeresiyle istenilmesine mebni toplanan 1. içtimada sülüsan ekseriyet hasıl olamamasına binaen 10 temmuz 940 tarihinde tekrar toplanan Heyeti Umumiyeye 48 zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten ve mezkür müzekkere nisabı tahakkuk ettikten ve mezkur müzekkere ile merbutu ilam okunduktan ve hadise bir kerre de 1. Reis İhsan Ezgü tarafından izah edildikten sonra sözalan:
Yusuf Kemal; Alman usulünden alınan 224. maddesini ve Nüşatelden alınan 161. maddesini okudular ve 82. maddeye göre asile yapılan tebligat muteber değildir. İlk hükmümüz doğrudur.
Kazım; Tebellüğ ederse mesele yoktur. Buraya getirilen iş tebliğ meselesidir ve asilin itirazı da yoktur.
Şemseddin; Mingayri haddin Temyiz azası olduğum halde müddetleri hatırımda tutamıyorum. Kanunda (behemehal) kaydıyla taknin edilen maddeye göre tebliğin vekile yapılması lazımdır.
Sait; bir de tefhim vardır. Tebliğ ile tefhimi ayırmamak lazımdır.
Hulusi; Vekil ile takip edilen davada taraf vekildir.
Bence asil kabul ederse hakkını zayi etmiştir.
Mehmet; İhtilaf rızasıyla alınan ilamdır. Yoksa almam diye bir şey söylenmemiştir.
Kazım; 393. maddeye nazaran taraflardan maksat asil ve vekildir. İkincisi harç meselesidir. Harcı verecek olan vekil değil, asildir. Tebliğin vekile değil, asile yapılması lazımdır.
Şemseddin; Tebligat posta ile yapıldığına göre rıza tasavvur edilemez.
Kazım; 124. madde mucibince tebliğin mutlaka vekile tebliğ edileceği kabul edildiğine göre artık burada tebliğ mevzuubahis olamaz.
Tebellüğ mevzuubahistir, demeleriyle reye konularak;
Neticede;
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 124. maddesinde vekil vasıtasıyla cereyan eden davalarda tebliğin behemehal vekile yapılacağı mutlak olarak beyan olunmuştur.
SONUÇ : Gerçi mezkur kanunun 392. maddesinde ilamların taraflara verileceği gösterilmekte ise de 124. maddenin vaz'ını icap ettirmiş olan sebep ve mülahazalar ilam tebliği hususunda da aynile varit ve mezkur madde hükmü ilam tebliğlerine de şamildir. Filhakika bir davanın son dereceye kadar takibi için vekil tayin etmiş olan bir kimseye ilam tebliği kanunun metin ve ruhuna uygun görülemez. Şu halde tebliğ ve tebellüğe ve davayı her derecede takibe mezun olan vekile ilam tebliği mümkün bulundukça müvekkiline tebligat yapılamsı kanuna muhalif ve bu sebeple tebliğ dahi hükümsüz olduğundan kanun yoluna müracaat için muayyen olan müddet böyle yolsuz bir tebliğ üzerine cereyan etmeyeceğine 1. içtimada sülüsan ekseriyet hasıl olamamasına binaen 2. içtimada mutlak ekseriyetle 10.7.1940 gününde karar verildi.