 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1936/24
K: 1936/34
T: 13.11.1936
DAVA : Müzakeremizin mevzuu : Ormandan ağaç kesmek suçunun Af Kanununa dahil olmasından dolayı hukuk mahkemesinde ikame olunan tazminat davaları hakkında Orman Nizamnamesinin (31) inci maddesinin tatbik kabiliyeti olup olmadığı ve bu nizamnamenin (31) inci maddesi hükmünün müstehlek ağaçların bedeline de şamil bulunup bulunmadığı hususunda Ceza Umum Hey'eti ile 3. Hukuk ve İcra ve İflas Daireleri arasında hasıl olan içtihat ihtilafının halli Büşmeddiumumilik makamından talep ve bu işe ait ilam suretleri daireye verilmekle 13.11.1936 gününde toplanan Hey'eti Umumiyede keyfiyet Buirinci Reis tarafından izah edildikten sonra söz alan 3. Hukuk Reisi Sait; Bizce halledilecek mes'ele üç noktaya matuftur:
1 - Müruruzaman altı aymıdır, yoksa fazlamıdır?
2 - Müruruzaman suçlu tarafından dermeyan edilmelimidir, yoksa mahkeme re'sen nazara alabilirmi?
3 - Orman suçundan doğan yalnız tazminat davalarını sulh mahkemeleri görebilirmi?
Başmüddeiumumilik yüksek makamınca bu gibi davaların ancak sulh ceza mahkemelerinde görülebileceği iddia edilmektedir.
Dairemiz ötedenberi sulh hukuk mahkemelerinde ikame edilen bu gibi tazminat davalarının Orman Nizamnamesinin (31) inci maddesindeki altı aylık müruruzamana tabi olduğunu kabul etmekte iken Geyve mahkemesinden verilen bir karar, altı aylık müruruzamana tabi olması noktasından bozulmuştur. Bu karara karşı mahkemenin yaptığı ısrar muvafık görülerek Hukuk Hey'eti Umumiyesince 22.4.1936 günlü celsede tasdik edildi. Binaenaleyh yukarda arzettiğim hususların da tevhidi içtihat suretiyle halli muvafık olacağı mütalaasındayız.
1. Reis; Bize gelen hadise müruruzaman mes'elesidir. Yalnız bu cihetin tetkiki lazımdır. Dava ikame edildikten sonra müruruzaman ahkamı umumiyeye tabidir. Hükümden sonra icrası talep edilen bedele ait hüküm için hukuk müruruzamanı cari olmak gerektir.
İbrahim ; Mademki kanunda sarahat yoktur, tazminat miktarı çok ise asliye ve az ise sulh mahkemesinde bakılır. Müruruzaman mes'elesine gelince; cürümden doğan bir tazminattır. Ceza Kanununun 10. maddesine istinaden tazminat ahkamı umumiyeye tabidir diye mütalaa edemeyiz. Evvela Orman Nizamnamesinin 31. maddesinin hükümlerine mana vermek lazımdır.
Kazım : Hukuk Mahkemesi bu davalara bakarken umumi hükümlere mi, yoksa Orman Nizamnamesinin 31. maddesindeki müruruzamanamı bakacaktır ? Hadisede hallolunacak nokta budur. Bu hadiselerin hukuk mahkemelerine intikal etmesi üzerine suçtan mütevellit tazminat davalarını ayırarak kavaidi umumiyeye gideceğiz demek doğru değildir.
Binaenaleyh hususi kanundaki hükümlerin nazara alınması lazımdır.
Başmüddeiumumi Nihat ; Orman Nizamnamesinde dava ikamesi için müruruzaman, bir de infaz için müruruzaman vardır. Dava ikamesinden sonra hükme kadar cereyan edecek safha için bir şey denilmemiştir. Eski Mahkemei Temyizce ahkamı umumiyeye tebean cünha müruruzamanı cereyan edeceği kabul edilmiştir.
Evvelce 1. İstida Dairesi bu içtihadı kabul etmedi. 2. İstida Dairesi eski temyiz içtihadına göre hukuku amme müruruzamanı cereyan edeceğini kabul etti. Diğer bazı ihtilafların inzimamiyle beraber hadise o kadar mühimdi ki tevhidi içtihat tariki hakkında bir kanun ihzarını mucip olmuş ve bu gibi Hey'eti Umumiyeye o ihtilafların halli ihtiyacına binaen bir salahiyet verilmişti.
Şimdi de mevzuubahs olan bu mes'ele nasıl hal olunacak ? Davadan evvel ve hükümden sonra affın suduru halinde tazminata müteallik dava Orman Nizamnamesindeki müruruzamana tabi olmak lazımdır. Çünkü kanunu hususide bir hüküm için sarahat varken kanunu umumiye gidilemez. Eğer dava ikamesinden sonra ve hükümden evvel ceza davası sakıt olduğu takdirde tazminat için müruruzaman mes'elesinde ahkamı umumiyeye gitmek lazımdır.
Kazım ; Davanın bidayetinde hususi kanun, sonunda umumi hükümlerin tatbiki hukuki esaslara uymayacağı kanaatındayım.
İbrahim Ertem; Bu tazminat 31. maddeye giren 36. maddedeki tazminattır.
Fuat Hulisi; Cürümden doğan bir zarar ve bir de zayi olan ağaç ki buradaki zarar başkadır, Ormanın tamamen hakkıdır. Bu beş senelik müruruzamana tabidir.
İbrahim Ertem; Suça takaddüm eden bir hak, suçtan çıkan bir hak, o bir nazariyedir. Tazminatı ikiye tefrik ederek tasnife kalkışmak doğru değildir. Tazminat davalarında 31. madde caridir. şu veya bu nevi tazminat diye tasnif yapamayız.
Ferit; Hadise bu suretle hukuku adiyeye inkilap etmiştir. Binaenaleyh 10 senelik müruruzaman cereyan eder.
Ali Himmet; Hususi kanundaki müruruzamanın cereyan etmesi lazımdır. Bu tatbik edilince kül halinde mütalaa ve tatbik edilir.
Sait; Badelhüküm bizi o kadar alakadar etmez. Bizce bunun müruruzamanı nedir? Bunu re'sen mahkeme nazara alırmı ? Sulh hukuk mahkemeleri bu işlere bakabilirmi ? Bu hususun halli için gerek Borçlar Kanununda ve gerek Ceza Kanununda müruruzamana müteallik kaide ve hükümler birer birer tetkik nazarından geçirildi. Ve reyler üç nokta etrafında toplandı:
1 - Ormandan ağaç kesmek fiilinden dolayı tazminat davalarında mutlak surette Borçlar Kanununun (60) ıncı maddesindeki müruruzamanın,
2 - Bu kabil fiillerden dolayı Orman Nizamnamesinin 31. maddesindeki müruruzamanın.
3 - Bu kabil fiillerden dolayı açılan dava yalnız zarar ve ziyana müteallik ise mezkur 60. maddedeki ve eğer dava, müstehlek ağaçların bedeline taalluk etmekte ise mezkur nizamnamenin 31. maddesindeki müruruzamanın tatbiki icap eylediği merkezinde olmak üzere tebarüz eden bu üç noktai nazardan bu kabil fiillerden dolayı açılan şahsi hak davalarında Orman Nizamnamesinin 31. maddesindeki müruruzamanın tatbiki lazım geldiği hakkındaki noktai nazar aşağıdaki mucip sebepler dolayısiyle ekseriyet tarafından kabul edilmiştir. Şöyleki :
Her ne kadar Ceza Kanununun (110). maddesinde, (hukuku amme davasının düşmesi emval istirdadı ve uğratılan zararın tazmini için ikame olunan hakkı şahsi davasına halel vermez) denilmekte ise de, yine bu kanunun (10) uncu maddesinde yukardaki hükümler, hususi ceza kanunlarının buna muhalif olmayan mevaddı hakkında da tatbik olunur) denmesine göre hususi Ceza Kanunlarında Ceza Kanununa muhalif hükümler bulunduğu takdirde Ceza Kanunu hükümlerinin tatbikına cevaz yoktur. Orman Nizamnamesinin (31) inci maddesinde Ceza Kanununun (110) uncu maddesinin kabul ettiği esasa muhalif olarak hukuku şahsiye davasının hukuku umumiye davasiyle beraber düşeceği tasrih edilmektedir.
Bu hususi sarahat karşısında ormandan ağaç kesmek suçundan dolayı amme davası düşünce hukuku şahsiye davasının da düşmesi icap etmektedir. Hususi hükümlerin esas tutulması lüzumu Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmünden de nümayan olmaktadır. Umumi ceza hükümlerinden ve adi hukuk ahkamından bu suretle ayrı hükme ve ayrı müruruzamana tabi tutulmuş olan ormandan ağaç kesmek suçu hakkındaki amme davasının sukut sebeplerinden olan 2330 numaralı Af Kanunu münasebetiyle düşmesinden dolayı orman idaresinin hukuk mahkemesine müracaatı halinde de idarenin hukuku şahsiyesi cihetini tetkik ile hüküm altına alacak olan hukuk mahkemeleri için de mezkur 31. madde hükmünün nazara alınması hakkında kanuni bir mecburiyet vardır.
Hukuk mahkemeleri bu kabil orman işlerinde idarenin şahsi haklarını ancak bu maddenin metninde tasrih edildiği üzere suçun işlendiği tarihten itibaren altı ay zarfında davanın ikame edilmesi halinde hüküm altına alabilirler.
İdarenin şahsi hakkının ne olduğıu Orman Nizamnamesinin 36. maddesinde gösterilmektedir.
Bu maddede, (mevaddı sabıkada muharrer cezai nakdiden başka kat' ve ihraç olunan ağaç ve saire mevcut ise Hazine namına zaptolunur. Eğer müstehlek ise kaimen kıymetleri ve hilafı memnuiyet hareketten dolayı başkaca zarar ve ziyan tebeyyün ederse bu dahi bilmuhakeme tazmin ettirilir) denilmekte olduğu gibi 31. maddede dahi (Ormanlara müteallik cezai nakdi ve tazminat davalarına müstelzimi dava olan fiilin vukuu tarihinden itibaren altı ay zarfında mübaşeret edilmek meşruttur. Badelmuhakeme lahik olacak hükümler dahi bir sene müruruna kadar icra olunmak lazımdır. Hükümlerin istihsal veya icrasında terahi ederek müruruzaman vukuuna badi olan memurlar Ceza Kanunu mucibince mücazat olunacağı gibi tazminat ile dahi mahkum olurlar) denmiştir. İdarenin şahsı hakkı, ister ağacın istihlak edilmesinden dolayı ağaçlar kıymetinin tazmin ettirilmesine ve istar kat'iyyat dolayısiyle meydana gelen zarar ve ziyanın ödettirilmesine taalluk etsin bu kabil davalar, kanun nazarında ayni mahiyette (tazminat davası) dır. Yalnız zarar ve ziyan davalarına tazminat denilip te istihlak edilen ağaçların ödettirilmesine dair olan davaya tazminat davası denmemesi gerek hukuk esaslarına ve gerek Orman Nizamnamesinin 31 ve 36. maddeleri sarahatına uygun düşmemektedir.
Mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun üçüncü maddesi hükmünün mer'i olduğu zamanlarda olduğu gibi tabi olacakları müruruzaman noktasından idarenin şahsi hakkını cürümden doğan şahsı hak ve cürme takaddüm eden şahsı hak diye tasnife tabi tutmak suretiyle bir içtihat te'sisine de orman ceraimindeki hususiyet ve nizamnamesinde mevcut olan kat'i sarahat muvacehesinde imkan bulunmamıştır. Ormanlara müteallik davalara altı ay zarfında mübaşeret edilmesini şart tutan nizamnamenin 31. maddesinde mevcut olan (cezai nakdı ve tazminat davaları) yolundaki fıkra esasen bir kaydı ihtirazı değildir ve olamaz. Çünkü ormandan ağaç kesmek fiili bu nizamnameye müzeyyel (680) numaralı kanun ile hapis cezasını da müstelzim bulunmaktadır. Bugün ormandan ağaç kesmek suçu hem hapis hem de cezai nakdi ve tazminatı müstelzim bir fiil haline gelmiş olduğu halde ceza mahkemelerince 31. madde hükmü ve bu maddenin mana ve mefhumu nazara alınarak gerek amme davasının ve gerek şahsı hak davasının düşmesine karar verilmekte ve şahsı hak davası amme davasından ayrılarak Borçlar Kanunundaki müruruzamana tabi olduğu fikri ileriye sürülmektedir. Bu maddenin bu tarzda tatbikı da Orman Nizamnamesinin sarahatına ve bu nizamname ile istihdaf edilen gayeye uygun bulunmaktadır. 31. maddenin tedvinindeki vazııkanunun maksadı, orman davalarından hapis ve cezai nakdiye müteallik kısmını hususi müruruzamana ve tazminata müteallik kısmını umumi hükümlere tabi tutmak olmayıp bu davaların neyi istilzam ederse etsin altı ay içinde ikame olunmasını te'min eylemektir. Bu maddenin sonuna takibat hususunda terahide bulunan memurların tazminat ile de mahkum edileceklerine dair bir fıkranın konulması dahi orman davalarının gerek iptidasında ve gerek neticesinde sür'atin iltizam edildiğini vazıhan göstermektedir.
Netice : Yukarda tafsil olunan mütalaat ve mucip sebeplere göre (2330) numaralı Af Kanunu münasebetiyle amme davasının düşmesinden dolayı orman idareleri tarafından hukuk mahkemelerinde gerek zarar ve ziyanın ve gerek istihlak edilmiş olan ağaçlar bedelinin ödettirilmesi için dava açıldığı takdirde Orman Nizamnamesinin 31. maddesi hükmünün tatbiki, binaenaleyh ruhsatsız ağaç kesme veya çıkarma vakıası ile davanın ilk vazifeli mahkeme olan sulh ceza mahkemesine arz olunması arasında altı ay geçmiş olup olmadığının tetkiki icap ettiğine ilk içtimada sülüsan ekseriyet hasıl olmadığından mutlak ekseriyetle karar verildi.