 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1932/37
K: 1933/5
T: 29.03.1933
DAVA : Kaçak eşyadan dolayı hükmolunan para cezasında TCK.nun 30. maddesinin nazara alınmaması Temyiz Mahkemesi 3. Ceza Dairesi'nin 16.6.1932 tarihinde bozma sebebi ittihaz edildiği gibi hadise tarihine göre yine kaçak eşyadan dolayı 1510 no'lu kanunun 13. maddesinin 1. fıkrası mucibince eşyanın mahalli rayiç fiyatının iki misli olarak hükmolunan 50 lira 4 kuruşa müteallik diğer bir hükümde de fiilin kabul olunan mahiyetine göre daha hafif olan 1918 no'lu kanunun 25. maddesinin 1. fıkrasının tatbik edilmemesi 11.6.1932 tarihli kararla keza bozma sebebi kabul edilmiş kaçak eşyadan dolayı mahalli rayiç fiyatı olan 39 lira 40 kuruşun 1510 no'lu kanunun 13. maddesinin 1. fıkrası mucibince bir mislinin zammıyla 78 lira 80 kuruş para cezasının tahsiline dair sadır olan hükmünde temyiz, hükmolunan para cezasının tayininde kaçak eşyanın mahalli rayici esas olması hasebiyle Ceza K.nun 30. maddesinin hadisede tatbik kabiliyeti olmadığına, temyiz istidasında ve tebliğnamede bu cihete dair mütalaa varit olmadığından mahkemece kaçak eşyanın mahalli rayicinin bir misli tespit varakasına istinaden 39 lira 40 kuruş olarak kabul edilmesine ve bu miktar 20 lirayı tecavüz eylemesine göre 1918 no'lu kanunun 25. maddesinin 1.fıkrasının daha hafif hükmü ihtiva eylediğinin düşünülmediğine dair tebliğnamedeki mütalaa varit olmadığından 29.11.1932 tarihinde reddine karar verilmek suretiyle müşarünileyh 3. Ceza Dairesi'nin anifülbeyan 3 ilamı arasında hasıl olan mübayenetin tevhidi içtihat tarikiyle halli 8 no'lu İstanbul Adli İhtisas C.M.U.liği'nin 11.1.1933 tarih ve 35/3 no'lu tahriratiyle mesbuk talebe binaen C.Baş M.U.liği yüksek memuriyetinin 15.1.1933 tarih ve 231 no'lu müzekkeresiyle 1. Riyaset Dairesi'ne tevdi edilmesi üzerine mezkür ilamatı mütebayine suretleri telhis ve Heyeti Umumiye'ye tevzi edilerek 29.3.933 tarihine müsadif Çarşamba günü içtima eden Heyeti Umumiye'ye 44 zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten sonra 1. Reis İhsan Beyefendi tarafından hadise tekrar izah ve tevhidi mucip ihtilaf görülmediğini beyan etti. Söz alan 3. Ceza Dairesi azasından İbrahim Etem Beyefendi : 1510 no'lu kanunun meriyeti zamanında istimal ve istihlak maksadiyle kaçak eşya bulundurmak suçundan dolayı 1918 no'lu son Kaçakçılık Kanunu'nun meriyeti zamanında istimal ve istihlak maksadiyle kaçak eşya bulundurmak suçundan dolayı 1918 no'lu son Kaçakçılık Kanunu'nun meriyeti zamanında hüküm verilir iken hangi kanuna tevfikan para cezası verilmesi lazım geldiği hakkında muhtelif noktai nazarların tevhidi müzakeremezin mevuunu teşkil ediyor. Dairemizden biri 5875/1613 ve diğeri 836 karar numarasıyla çıkmıştır. Ahiren dairemizde takarrür eden içtihat 1613 no'lu kararımızdaki noktai nazardır. İki karar arasında ihtilaf olmadığı beyan buyrulduğundan evvelemirde bu iki karar arasında ihtilaf olduğunu ve 1613 no'lu kararda gösterilen noktai nazarda isabet bulunduğunu izah edeceğim :
1613 no'lu deniliyor ki, 1510 no'lu kanunun mer'iyeti zamanında istimal ve istihlak maksadiyle mahalli rayice tabi kaçak eşya bulunduranlara bu eşyanın mahalli rayici 20 lira para cezasını geçtiği surette 1918 no'lu kanunun 25. maddesinin 1. fıkrası tatbik olunamaz. Bu fıkra suçlu lehinde olamaz. 1510 no'lu kanunun 13. maddesinin 1. fıkrasının tatbiki lazımdır ve 836 no'lu kararda ise, bu esbabı mucibe serd ve beyan edilmeyerek kaçak eşyanın mahalli rayici 20 lirayı geçtiği halde 1510 no'lu kanunun 13. maddesinin 1. fıkrasından daha hafif olduğu için 1918 no'lu kanunun 25. maddesinin 1. fıkrasının tatbiki lüzumu gösterilmiştir. Her iki hadisede para cezası 20 lirayı geçtiği halde birinde 1918 no'lu kanunun 25. maddesinin 1. fıkrasının tatbik edilemeyeceği diğerinde ise tatbik edileceği gösterildiğinden bu iki karar arasında ihtilaf mevcuttur ve bu ihtilafın tevhidi içtihat tarikiyle halli lazımdır.
Dairemizin müstakar içtihadı 1613 no'lu kararda gösterilen noktai nazar dairesindedir. Bu ciheti izah edeyim : 1510 nolu kanun mucibince kaçakçılık diye bir iş mahkemeye sevkedilmiş ve ahiren 1918 no'lu kaçakçılık kanunu çıkmış. Muhakeme neticesinde suçlunun fiili kaçakçılık mahiyetinde görülmeyerek istihlak ve istimal maksadiyle kaçak eşyayı nezdinde bulundurmaktan ibaret kaldığı anlaşılmış olursa bu suçluya para cezasını nasıl vermek lazımdır ? 1510 no'lu Kanun'un 13. maddesinin 1. fıkrasında istihlak kastiyle mahalli rayice tabi kaçak eşya bulunduranlar hakkında rayiç fiyatının iki misli ağır para cezası alınacağı tasrih edilmesine ve 1918 kanunun 25. maddesinin 1. fıkrasında ise mahalli rayice tabi kaçak eşya bulunduranlardan mahalli rayicin bir misli hafif para cezası alınacağı gösterilmesine göre rayiç fiyatın iki misli ağır para cezası alınmasına amir olan 1510 no'lu kanunun 13. maddesinin 1. fıkrası hükmü rayiç fiyatı bir misli hafif para cezası alınması hükmünü ihtiva eden 1918 no'lu kanunun 25. maddesinin 1. fıkrasından ağır görülmektedir. 1918 no'lu son kaçakçılık kanununda görülen bu hafiflik, 20 lira para cezasını geçmeyen ahvalde kabul olunabilir. Çünkü 1918 no'lu kanunun 25. maddesinin 1. fıkrası gerek mahalli rayice tabi eşya hakkında ve gerek inhisara tabi eşya hakkında bir taraftan 20 lirayı asgari had olarak kabul ederken diğer taraftan da para cezası 20 lirayı geçtiği surette kaçakçılık hükmünün tatbik olunacağını kabul etmektedir. Binaenaleyh, rayiç fiyatı 20 lirayı geçen eski suçlardan, 1918 no'lu kanunun 25. maddesinin 1.a fıkrasının muhaffif ceza hükmü ihtiva ettiği sebebine istinaden ve makabline teşmilen tatbikine cevaz olamaz. Zira para cezası 20 lirayı geçtimi 1510 no'lu kanunun meriyeti zamanında olduğu gibi kaçakçılık mahiyetinin takdirini 1918 no'lu kanunun kaçakçılık addettiği bir suçluya da mahalli, rayice tabi eşyayı istihlak maksadiyle bulunduranlara (bir misil üzerinden) hafif para cezası tayin etmiş olduğuna nazar edilmeyerek mutlak surette bu fıkra hükmünün tatbik edilmesini dairemiz ahiren tesbit ettiği içtihat ile kabul etmemektedir. Ve zira bir kanun fıkrasının üst tarafı lehte ve alt tarafı aleyhte olunca o fıkra aleyhtedir. İşte 1613 no'lu karar bu esbabı mucibe tahtında verilmiştir.
Netice : İstimal ve istihlak maksadiyle mahalli rayice tabi kaçak eşya bulundurduğu surette mahalli rayiç fiyatı 20 lira para cezasını geçmeyen ahvalde 1918 no'lu kanunun 25. maddesinin 1. fıkrasının tatbiki lazımdır. 20 lirayı geçen yerlerde de 1918 no'lu kanuna göre kaçakçılık olacağından 1510 no'lu kanunun 13. maddesinin 1. fıkrasındaki para cezasının hükmedilmesi iktiza eder.
Bu fıkralara göre hükmedilen para cezalarında Ceza Kanun'un 30. maddesi hükmünün tatbik edilemeyeceği münakaşa kabul etmeyecek kadar açık bir keyfiyetdir. Her ne kadar Ceza K.nun ağır para cezasının asgari haddinin (1 lira) ve hafif para cezasının asgari haddinin (yarım lira) ve kanuni haddin dünunda da ceza verilemeyeceğini 30. maddesinde tasrih eylemekte bulunmuş ise de rayiç fiyat esasında vahidi kıyasi bir lira ve yarım lira değildir, (bir kuruştur) Bir liranın ve yarım liranın küsuru hususi suçlarda hesaba katılmıyacak olursa hususi kanunlar hükmünün hükümsüz bırakılması icap eder. Mesela Orman Nizamnamesi hükmünce para cezaları beş kuruştan başlar ve sigara kağıdı para cezaları da beher varak için (bir kuruştur) Şüphesizki buralarda Ceza Kanunu'nun 30. maddesi tatbik edilemez.
Başmüddeiumumi Yusuf Nihat Beyefendi : 1510 ve 1918 no'lu kanunların heyeti mecmuasına göre hadiseler itibariyle bir zaman biri bir zaman diğeri ağırdır. Ancak hafif ve ağır meselesinin mevzuu bahs olabilmesi için rayici kıymetinin veya hususi kanundaki para cezasının 20 liradan az olması lazımdır.
30. maddeye gelince, kanunu hususilere göre alınacak para cezalarında bu maddenin mevkii tatbiki yoktur.
Hüseyin Fevzi Beyefendi : Her iki hadisede de rayiç kıymet 20 lirayı geçmekte olmasına ve ortada birbirine zıt iki karar bulunmasına göre tevhidine lüzum vardır, demeleriyle müzakerenin kifayeti kabul edilerek reye vazolundukta :
1918 no'lu kanunun meriyetinden mukaddem istimal ve istihlak için inhisara tabi ve gümrüğe ait kaçak eşyayı satın alan ve nezdinde bulunduranların fiili, eşyanın rayici veya hususi kanunlarındaki cezası 20 lirayı tecavüz etmemesinden naşi mezkur kanunun 25. maddesinin 1. fıkrası dairei şümulüne dahil bulunduğu halde mezkür fıkrada yazılı para cezası mahiyet ve miktarı itibariyle 1510 no'lu kanunun 13. maddesinin 1. fıkrasındaki para cezasından daha hafif olmakla 1918 no'lu kanunun 25. maddesinin 1. fıkrasının ve aksi takdirde yani 20 liradan fazla para cezasınıistilzam ederse hadisenin zamanı vukuunda mer'i 1510 no'lu kanun ahkamı hadisenin kaçakçılık mahiyetinde telakkisine müsait olmadığı cihetle mezkür kanunun 13. maddesinin 1. fıkrasının tatbiki iktiza etmesine göre 3. Ceza Dairei aliyesinin mütalaa edilen 26.6.1932 ve 17.12.1932 tarihli ilamları arasında hadiselerin tarihi vukuu itibariyle ayrı ayrı kanunlar tatbik edilmesine nazaran tevhidi içtihadı mucip ihtilaf olmadığı ekseriyetle ve hususi kanunlara tevfikan hükmolunan para cezaları miktarının tayininde kabul edilen esaslara göre Ceza K.nun 30. maddesinin kabili tatbik olmadığı ittifakla 29.3.1933 gününde takarrür etmiştir.