 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1972/173
K: 1972/665
T: 17.06.1972
DAVA : Davanın konusu iş sözleşmesinin haksız olarak feshi sebebiyle ihbar ve kıdem tazminatı ile maddi zararların ödetilmesi isteğine ilişkindir. Mahkeme, bozma ilamına uyduktan sonra 124.000, lira takdiri tazminatın davalı taraftan alınarak davacıya ödetilmesine karar vermiştir.
Buna karşı davalı idare, mahkeme kararının Yasaya ve usule aykırı olduğunu savunmuştur.
KARAR : Gerçekten 10.3.1970 günlü ve 12304/2653 sayılı bozma ilamında da işaret edildiği üzere istenen tazminat, maddi tazminat niteliğinde değildir. Bu durumda mahkemece takdir edilen 124.000 lira manevi tazminat fahiş görülmüştür.
O halde, Borçlar Kanunu'nun 47. maddesiyle 22.6.1966 günlü ve 797 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile kabul edilen hukuki esaslar gözönünde tutularak tazminat tutarının hakkaniyete uygun şekilde takdir olunması gerekir.
Temyiz olunan kararın gösterilen sebepten bozulmasına karar verilip dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda evvelce verilen hüküm usul ve kanuna uygun görüldüğünden direnmeye karar verilmiştir.
Davacı, iş sözleşmesinin haksız bozulması nedeniyle, diğer istekleri yanında tazminat da istemiş ve 20.11.1968 günlü oturumda tazminat olarak hüküm altına aldığı miktarı daire fahiş bulmuş ve bu takdiri tazminatın manevi tazminat olduğunu kararında belirtmiş, bu bozma kararına uymuştur. Ancak, ilk kararından 151.000 lira olarak tesbit ve takdir ettiği manevi tazminatı bu kez 124.000 lira olarak takdir etmiş, fakat bu takdirin dayanğını açıkca kararlarında göstermemiştir. Gerçekten iş sözleşmesinin bozulduğu tarihe göre yürürlükte bulunan 931 sayılı İş Kanununun 13. maddesinde tarafların ayrıca tazminat isteme hakları bulunduğu yazılıdır, buradaki tazminat sözcüğünün kapsamı içine maddi ve manevi tazminat istekleri de girmektedir. Bu tazminatların Borçlar Kanununa göre ve şartları gerçekleştiği takdirde söz konusu olacağı açıktır. Çünkü İş Kanunununda bu kabil tazminatlar için bir ölçüyü kapsayan hüküm mevcut değildir.
O halde manevi tazminat takdir edilirken Borçlar Kanununun 47. maddesinde yazılı şartlar ve olayın niteliği ve özelliği gözönünde tutulmalıdır. Mahkemenin bu yönü gözönünde tutmaksızın, anılan tazminatı iş hukukunun kendisine özgü bir tazminat şekli olarak nitelemesi ve takdir konusunda Borçlar Kanununun kriter ve şartlarını nazara almaması doğru değildir. SONUÇ : Bu bakımdan direnme kararında isabet yoktur. Ancak, açıklanan yanlışın giderilmesi yeniden duruşma ve araştırmayı gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinin değişik 6. fıkrasına göre kararın düzeltilerek ONANMASINA, 17.6.1972 gününde çoğunlukla karar verildi.