 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1971/2-820
K: 1974/505
T: 08.05.1974
- TAŞINMAZ MAL EDİNİLMESİ - TÜRK OLMAYAN TÜZEL KİŞİLİKLER- YABANCI GERÇEK KİŞİLER- VASİYETNAMENİN TENFİZİVESAYET YOLUYLA MAL EDİNME
ÖZET: 1- Eşhası Hükmiyenin Emvali Gayrimenkuleye Tasarrufu hakkındaki Kanununa göre Türk olmayanların meydana getirdikleri tüzel kişiliklerin taşınmaz mal edinmeleri yasaklanmıştır.
2- Tapu Kanununun 35. maddesi ile yabancı tüzel kişiler taşınmaz mal edinmek ten yoksun bırakılmışlardır.
3- Lozan Antlaşmasına göre Türkiye'deki ya. bancı tüzel kişiler için karşılıklı muamele şartı öngörülmüş ve bu nedenle Tapu Kanununun 5. maddesinde, bazı koşullarla yabancılara ait dini, ilmi ve hayri müesseselerin usulüne göre edindikleri taşınmazların tescil olunabileceği hükmü kabul edilerek kazanılmış haklar korunmuştur.
4- Vakıf niteliği kazanan cemaetlere ait hayri, ilmi ve bedil amaç güden kuruluşların düzenlenmiş vakıf nameleri bulunmadığı için Vakıflar Kanununun 44. maddesi gereğince verdikleri beyannamelerin "Vakıfname" olarak kabulü zorunludur. Beyannamelerinde bağış kabul edecekleri belirtilmeyen hayır kurumları, doğrudan doğruya veya vasiyet yoluyla taşınmaz mal edinemezler. Çünkü, vasiyeti kabul, yararına vasiyet yapılana ait bir haktır. Vakıf eden, vakıf namesinde izin vermedikçe onun iradesi dışına çıkılıp mal kabul edilemez.
((16 Şubat 1328 )1912) günlü Eşhası Hükmiyenin Emvali Gayri Menkuliye Tasarrufu Hkm. Geçici Fıkra))
(2644 s. Tapu K m. 5, 35)
(5404 s. VAK K. m. 1,44)
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İSTANBUL 3. Sulh Hukuk Hakimliğinden verilen 13/5/1971 gün ve 17/53 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 6/7/1971 gün ı.e 4449/4399 sayılı İlamiyle bozulmasına karar verilip yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargıla. ma sonunda; bazı sebep ve düşüncelerle önceki kararda direnmeye karar verilmiştir.
Temyiz eden: Maliye Hazinesi vekili avukat F. Ö.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnmeyi kapsayan son hükmün süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
16 Şubat 1328 (1912) tarihli "Eşhasi Hükmiyenin Emvali Gayri Menkuleye Tasarrufu" hakkındaki kanuna göre, önce Hükümet ve Belediye Daireleri, sonra özel kanunları gereğince dernekler ve daha sonra Hükümetçe sözleşme veya şartname ya da tüzükleri uyarınca, Türk Ticaret ve Sanat ve İnşaat Şirketleri taşınmaz mal edinebilirler. Aynı Kanunun geçici fıkrasında ise, Türk Hayır Kurumları tarafından şimdiye kadar "Narnı müstear" ile köy ve ilçelerde tasarruf oluna gelen taşınmazların bu Kanunun yayımından başlıyarak 6 ay içinde başvurmaları halinde, kurumlar adına kaydın düzeltileceği, böylece tapuya başvurmayan veya davayı gerektiren bir hal var olmasına rağmen davaya konu yapılmayan yerlerin bundan sonra kurumlara ait olduğu yolundaki iddiaların dinlenemiyeceği ön görülmüştür.
Görülüyor ki, Türk olmayanların meydana getirdikleri tüzel kişiliklerin taşınmaz mal edinmeleri yasaklanmıştır. Çünkü; Tüzel kişiler gerçek kişilere oranla daha güçlü oldukları için, bunların taşınmaz mal edinmelerinin kısıtlanmamış olması halinde, Devletin çeşitli tehlikelerle karşılaşacağı ve türlü sakıncalar doğabileceği açıktır. İşte bu görüşten hareket edilerek 2644 sayılı Tapu Kanununun 35 maddesi ile Kanuni hükümler yerinde kalmak ve karşılıklı olmak şartiyle yabancı gerçek kişilerin Türkiye'de satın alma veya miras yolu ile taşınmaz mal edinmeleri mümkün kılınmış olduğu halde, tüzel kişiler bundan yoksun bırakılmışlardır. Esasen Osmanlı İmparatorluğu devrinde de 7 Sefer 1284 tarihli kanunla yabancı gerçek kişilere Türkiye'de taşınmaz mal edinme hakkı verilmişken, 1328 tarihli kanunla yabancı tüzel kişiler bundan ayrık tutulmuşlardır.
Lozan Antlaşmasına bağlı "ikamet ve selahiyeti" adliyeye sözleşmesinin birinci maddesiyle Türkiye"deki yabancı tüzel kişilere tam bir muameleyi mütekabile uygulanması şartı öngörülmüş ve bu sebeple de 2644 sayılı Tapu Kanunun 5. maddesiyle (mevcudiyetleri Türkiye Cumhuriyeti Hükümetince tanınmış olan yabancılara ait dini ilmi ve haydi müesseselerin fermanlara ve Hükümet kararlarına müsteniden sahiplendikleri gayrimenkullerin, bu belgelerin dışına çıkmamak ve hükümetin izni alınmak şartiyle müesseselerin hükmi şahısları namına tescil) olunacağı hükmü konulmak suretiyle kazanılmış haklar korunmuştur.
5404 sayılı Kanunla değiştirilen Vakıflar Kanununun 1. maddesinin son fıkrasında, cemaatlerin ve esnafa ait vakıfların kendileri tarafından seçilen kişi veya kurullarca yönetileceği öngörülmüş, böylece bunlar, tüzel kişiliklerine dokunulmamak üzere bir statüye bağlanmıştır. Vakıflar Kanununun 44. maddesinde, (16 Şubat 1328 tarihli Kanunun yayınlanmasından sonra tapuya verilmiş defterleri ve buna benzer belgelerle anlaşılacak olan yerlerin o yolda vakıflar kütüğüne (geçeceği hükmü yer almıştır. Bu suretle, vakıf niteliği kazanan cemaatlara ait hayri, ilmi, bedii amaçlar güden kuruluşların düzenlenmiş vakıfnameleri bulunmadığı için az önce belirtilen 44. madde gereğince bunların süresinde verdikleri beyannamelerinin (vakıf name) olarak kabulü zorunluğu ortaya çıkmıştır. Nasıl ki, vakıfname de mal edinme için açıklık olmayan hallerde vakıf tüzel kişiliği mal edinemezse; beyannamelerinde bağış kabul edecekleri yolunda açıklık olmayan hayır kurumları da gerek doğrudan doğruya, gerekse vasiyet yolu ile taşınmaz iktisap edemezler. Çünkü, vasiyeti kabul yararına vasiyet yapılana ait bir haktır. Vakıf (vakfeden) vakıfnamesinde izin vermedikçe onun iradesi dışına çıkılıp mal kabul olunamaz. Öyle ise Balıklı Rum Hastanesinin vasiyet yolu ile taşınmaz mal edinemeyeceği gözetilip Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyularak Hazinenin itirazlarının kabulü gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz itirazlarının kabulü ile derinme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında açıklanan nedenlerle H.UM. K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA 8/5/1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.