 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1971/221
K: 1972/1501
T: 20.12.1972
DAVA : Alacaklı Lütfi Kalem ile borçlu Mustafa Çiftdoğan'a müteallik olmak üzere Altındağ İcra Tetkik merciinden verilen 14/7/1970 gün ve 21/90 sayılı kararın incelenmesi alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay İcra ve İflas Dairesinin 7/12/1970 günlü ve 12268/2101 sayılı ilamıyle bozulmasına karar verilip yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; bazı sebep ve düşüncelerle önceki hükmede direnmeye karar verilmiştir. Temyiz eden: Alacaklı Lütfi Kalem vekili Avukat Mestan Kocapınar.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnmeyi kapsayan son hükmün süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Alacaklı vekili ilama dayanan 16.000 lira alacağını teferruatı ile birlikte 23.785 lira olarak icra takibine koymuştur. Ancak alacaklı vekili avukat Mestan Kocapınar ile borçlu arasında 10/11/1968 günlü tediye anlaşması yapılmıştır. Bu anlaşma koşullarına göre, alacak 18.500 liraya hasredilip, fazlasından sarfınazar edilecek, buna karşılık borçlu 6000 lira peşin ödedikten sonra geri kalan borç 5/11/1968 tarihinde başlamak suretiyle, her ayın 5 inde 1000 er lira taksitler halinde ödenecek, taksitler vaadesinde öndenmediği takdirde anlaşma hükümsüz ve geri kalan borç muaccel olacaktır.
Borçlu Mustafa Çiftdoğan, Haziran taksidini 23/6/1969 tarihinde, Temmuz taksidini 7/7/1969 tarihinde gecikmeli olarak ödediğinden, alacaklı vekili sözleşmenin hükümsüz kaldığı, borcun tamamının muaccel olduğu nedeniyle 25/8/1969 tarihinde geri kalan 3500 liranın ödenmesine rağmen sözleşme ile sarfınazar edilen 5285 lira hakkında da alacaklı taraf icra takibine geçmiştir.
Borçlu Mustafa Çiftdoğan İcra ve İflas Kanunununun 71. maddesine dayanarak şikayet yoluyla kalan borç için yapılan icra takibinin durdurulmasını istemiştir.
İcra Tetkik Merciince, borçlunun anlaşma ile ödemeyi taahhüt ettiği 18.500 lirayı ödediğine uyuşmazlık bulunmadığına göre, fazlaya ilişkin icra takibinin borçlunun sözleşme şartlarına aykırı hareketinden doğduğunun tesbiti işinin mahdut yetkili icra hakimliğince görülemiyeceği nedeniyle savunmanın reddine, icra takibinin durdurulmasına karar verilmiştir.
Alacaklının temyizi üzerine, özel daire "icra takibinin usulüne uygun surette yürütülüp yürütülmediğinin ve dayanılan ilam veçhile ödeme taahhüdünün aynen yerine getirilip getirilmediğinin tesbiti işleminin merciin görevinden olduğu halde aksinin kabul edilmesi yolsuz olduğu" nedeniyle kararı bozmuştur. Tetkik mercii ise, birinci kararın gerekçesiyle direnmiştir.
Özel daire ile mercii arasındaki uyuşmazlık, 10.11.1968 tarihli ödeme taahhüdünün koşullarına uygun olarak yerine getirilip getirilmediğinin tesbiti işleminin merciin görevi içinde talıp kalmadığı konusundadır.
Gerçekten ilama dayanan alacağa ilişkin taraflar arasındaki tediye sözleşmesinin ihlal edilip edilmediği, borcun eda edilmiş sayılıp sayılmayacağı, icra takibinin usulüne uygun yürütülüp yürütülmediğinin tesbiti ve sonucuna göre karar tesisi icra tetkik merciinin görevinden olduğu halde, aksi düşünceye dayanan direnme kararı usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile yukarıda açıklanan ve özel daire bozma ilamında gösterilen nedenlerle direnme kararının (BOZULMASINA), H.U.M.K.nun 429 uncu maddesine göre 20/12/1972 gününde oyçokluğu ile karar verildi.