 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1970/501
K: 1970/600
T: 21.10.1970
YARGITAY DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ KARARI:
Davanın konusu, fazla çalışma paralarının ödetilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, yolda geçen zamanı iş süresinde sayarak fazla çalışma paralarını hüküm altına almıştır.
Buna karşı davalı taraf, mahkeme kararının yasaya aykırı olduğunu savunmuştur.
1- Yapılan soruşturmaya, toplanan delillere ve kararın dayanağı gerekçeye göre, aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki yönleri hedef tutan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Gerçekten toplanan delillere ve belgelere göre 3008 sayılı kanunun yürürlükte kaldığı devre için yolda geçen zamanın iş süresinden sayılarak fazla çalışma paralarının hüküm altına alınması yasayı uygundur.
Ancak, dava dilekçesinde yolda geçen zaman için 4.000 lira istemiştir. Halbuki bilirkişi raporunda 931 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki devre için de fazla çalışma paraları hesap edilmiş ve mahkemece de bu rapor esas alınarak hüküm tesis olunmuştur. O halde 931 sayılı kanunun yürürlüğe konulduğu tarihten sonraki devre için yolda geçen zamanını iş süresinden sayılarak tazminat tutarının hesap edilmiş olması yasaya aykırı ve davalı tarafın temyiz iterazı yalnız bu bakımdan yerindedir.
Temyiz olunan kararın 2 nci bentte açıklanan sebepten bozulmasına ve diğer yönleri hedef tutan itirazlar reddine 11028711852 sayı ile 22.12.1969 gününde karar verilip, mahalline geri çerilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, bazı sebep ve düşüncelerle eski hükümde direnmeye karar verilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI .
Çalışma süresi, işçinin iş akdi uyarınca mükellef bulunduğu iş ifa için işverenin emrine girdiği andan çıktığı ana kadar devam eden süredir.
Genel Kurul bu olmakla beraber 28.7.1967 gününde kabul edilip 4.8.1967 gününde yürürlüğe giren 931 sayılı İş Kanununun 62 nci maddesinde konu açıklığa kovuşturulmak istenmiş, bilfiil çalışmamakla beraber işverenin emrine amade bulunması nedeniyle iş süresinden sayılması lazım gelen haller tadat ve tesbit edilmiştir. Bu maddeye göre,
a) Madenlerde taş ocaklarında yahut her ne çeşit olursa olsun yer altında veya su altında çalışılacak işlerde işçilerin kuyulara, dehlizlere veya asıl çalışma yerlerine inmeleri veya girmeleri ve bu yerlerden çıkmaları için gereken süreler,
b) İşçilerin, işveren tarafından işyerlerinden başka bir yerde çalıştırılmak üzere gönderilmeleri halinde yolda geçen süreler.
c) İşçinin işinde ve işyerinin her an buyruğunda hazır bir halde bulunmakla beraber çalıştırılmaksızın ve çıkacak işi bekliyerek boş geçirdiği süreler.
ç) İşçinin, işveren tarafından başka bir yere gönderilmesi veya yeniden bürosunda veya işverenle ilgili her hangibir yerde meşgul edilmesi suretiyle asıl işini yapmaksızın geçirdiği süreler,
d) Emzikli kadın işçilerin çocuklarına süt vermek için belirtilecek süreler,
e) Demiryolları vesair köprülerin yapılması, korunması yahut tamir ve tadil gibi işlerde vaki oluduğu veçhile, işçilerin ikamet ettikleri mevkilerden uzak bir mesafede bulunan işyerlerinde hep birlikte nakledilmeleri icap eden her türlü işlerde bunların toplu ve mukannen surette götürülüp getirilmeleri esnasında geçen süreler,
İşçinin günlük kanuni iş sürelerinden sayılır.
Mahkeme ile özel daire ararısındaki anlaşmazlık bu maddenin (e) bendi hükmünün değişik şekilde anlaşılıp uygulanmasından doğmuş bulunmaktadır.
Davacı işçi, Azot Sanayi Anonim Şirketinin Kütahya'ya 7 kilometre mesafedeki,daimi nitelik arzeden belediye sınırları içinde ve etrafı kısmen meskun fabrika sahasında çalışmaktadır. İşçilerin bir kısmı lojmanlar dışında oturup işverenin vasıtası ile getirilip götürlmektedir. Küthaya'ya ait lojmanda oturan davacı, iş yerine müessesenin vasıtalarından faydalanarak gelip gittiği için vasıtada geçen müddetin iş müddetinden sayılmasını, binnetice fazla mesai ücreti verilmesini istemiş, işveren ise, lojmanların Kütahya'nın içinde tesis edilmesini işçilerin şehir hattından faydalanmalarını temin maksadına matuf olduğunu, iş yerinin 62 nci maddenin (e) bendinde sayılın iş yerlerinden ve burada görülen işlerin de (Demiryolu vesair yollar ve köprülerin yapılması, korunması onarılması ve tadil gibi gibi) işlerden bulunmadığını şehirde oturan işçilerin fabrika vasıtalarından faydalanıdırılmaları işin mahiyetinden doğmayıp sırf sosyal yardım maksadına dayandığını, bu hususun toplu sözleşme ile de tespit olunduğunu iddia ederek fazla mesai iddiasını reddetmiştir.
931 sayılı iş kanununun yukarda anılan (e) bendinde (Demiryolları veasir yollar e köprülerin yapılması, muhafazası, yahut tamir ve tadil gibi işlerde vaki olduğu veçhile ) deyimi kullanıldığına göre, geliş gidiş için vasıtalarda geçen müddetin iş süresinden sayılabilmesi için işin maddede sayılan veya mahiyetçe bunlara benzeyen işlerden bulunması, taşımanın işin mahiyeti icabı olması şartı. Yani, madde metni iş yerinin ve burada yapılan işin niteliği ne olursa olsun işçilerin vasıta ile götürülüp getirilmeleri halinde vasıta ile götürülüp getirilmeleri halinde vasıtada geçen zamanın mutlaka iş süresinden sayılacağını kabule müsait değildir. Mülga 3008 sayılı iş kanununda da buna paralel bir hüküm mevcuttur. Bu hüküm iş yerinin ve görülen işin mahiyeti gözönünde tutulmayarak ve işverenin işçileri toplu şekilde iş yerine götürüp getirmeleri (Bir atifet) olmayıp iş akdinin bir icabı bulunduğu düşüncesile ve mutlak şekilde bazı uygulamalara yol açmış, sosyal yardım maksadına matuf taşımaların kendi aleyhlerine bir durum yarattığnı gören iş verenlerin bu yardımdan kaçınmaları işçilerin zararına neticeler doğurmuş olduğundan bütün bu husuları gözönünde tutan kanun yapıcı, 931 sayılı kanunu tedvin ederken 62 nci maddenin 2 nci fıkrasında (İşin mahiyetinden doğmayıp da işveren tarafından, sırf yardım gayesi ile işyerine götürülüp getirilme esnasında araçlarda geçen zamanın iş süresinden sayılamayacağını) açıklamak lüzumunu duymuştur.
Demiryolları vesair yollar ve köprülerin yapılması, onarılması, korunması, ilh. gibiler ve bunların görüldüğü işyerleri özellikle arzeder. Yol inşaatı ve onarımı, iş görüldükçe ilerleyen ilerledikçe başka sahalara intikal eden işlerdendir. Günlük çalışmanın hangi kısımda ve ne şekilde, cereyan edeceğini işveren tesbit edip toplanma mahallindeki işçileri kendi vasıtalar ile buralara sevk eder. Bu yerlerin korunması da aynı özelliği taşır. Bunlardan gayrı işlerin (e) bendi hükmü kapsamına sokulabilmesi ve vasıtalarda geçen zamanın iş müddetinden sayılabilmesi için bu mahiyette bulunmaları, yani götürüp getirmenin işin mahiyetinden doğma) deyimin, madde de örneği verilen işlerin icra şekline ve iş yerlerinin niteliğine göre anlaşılması ve uygulanması icabeder. Ezcümle bir mensucat fabrikasıın bir şeker, çimento veya traktör fabrikasını yahut bir sabun, peynir veya zeytinyağı imalathanesinin şehir ve kasabalar içinde veya dışında kurulmuş olmaları mahiyet itibariyle farklılık arzetmelerini gerektirmez, işyeri aynı işyeri, görülen iş aynı iştir. Şehir ve kasabalar dışındaki bu iş yerlerine işçilerin vasıta ile götürülüp getirilmeleri (İşin mahiyetinden) değil (Aradaki mesafeden) doğma bir zarurettir. İşverenin bu şekil taşımaları sosyal bir yardım olup vasıtada geçen zaman iş müddetinden sayılmaz. Bu gibi hallerde işçilerin, iş akdini yaparken iş yerinin uzaklığını, sosyal yardımların şekil ve vüs'atını gözönünde tutarak ona göre ücret talep ederler. Bu husus tetkik konusu davada, işçilerin işe giderken işverenin araçlarından faydalandırılmaları (Toplu Sözleşme) ile bir yardım olarak kabul edilmiş bulunmaktadır. Mülga kanun zamanında, Hukuk Genel Kurulundan çıkmış bazı kararların mevcudiyetinden söz edilmekte ise de işyerinin ve görülen işin mahiyet ve icaplarının aynı olmaması ve yeniden tedvin edilen 62 inci maddenin 2 nci fıkrasını açık hükmü karşısında mezkur kararların bu dava için emsal olarak kabul edilmesine imkan yoktur.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanununun 429 ncu maddesi gereğince BOZULMASINA çoğunlukla karar verildi.