 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1966/494
K: 1968/769
T: 23.11.1968
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 1. Asliye Hukuk hakimliğinden verilen 27.1.1964 gün ve 210/23 sayılı hükmünün incelenmesi davalı Fikri bahçıvan vekili tarafından istenilmiş olmakla Yargıtay dokuzuncu hukuk dairesince 1- Yapılan soruşturmaya toplanan delillere ve kararın dayandığı gerekçelere göre diğer temyiz itirazları yersizdir.
2 - Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda % 40 oranındaki kusurun sigortalı ölen işçide olduğu belirtilmiştir. Mahkemece ruhsatı olmayan sigortalı işçiye araba sürdürmüş olması da davalı işveren Fikri Bahçıvan bakımından kusur sayılmamıştır. Olayda hem işverenin, hem de ölen işçinin kusurlu olduğu kabul edildiğine ve % 60 oranındaki kusurdan da diğer davalılar sorumlu tutulmuş bulunduğuna göre bu % 40 oranındaki kusurun ne kadarının işçide, ne kadarının da hükmü temyiz eden işverende olduğu tesbit edilerek davalı Fikri'nin, tazminatla kusuru oranında sorumlu tutulması gerekir.
Mahkemece bu yönün göz önünde tutulmamış olması kanuna aykırıdır.
Temyiz edilen kararın yalnız 2 nci bentte gösterilen sebepten davalı Fikri yararına bozulmasına 2268/2086 sayılı ile 6.4.1964 gününde ) karar verilip yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; bazı sebep ve düşüncelerle eski hükümde direnmeye karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnmeyi kapsayan son hükmün süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Davada İşçi sigortaları Kurumu tarafından olay tarihinde yürürlükte bulunun 4772 sayılı İş Kazası ve Meslek Hastalıkları Sigortası Kanunun 37 nci maddesine dayanılarak rucuan alacak talep edilmektedir. Olay sigortalı işçinin hizmeti ifa sırasında meydana gelmiş ve onun ölümüyle sonuçlanmış davacı işçi sigortaları Kurumu ölünün karısına tazminat ödemiştir. Hükmün dayandığı bilirkişi raporunnda kusurun % 60 ının davalı kamyon şoförüne ve % 40'ının da ruhsatsız ve tehlikeli surette araba süren sigortalıya ait olduğu tesbit edilmiştir. mahkemece dava konusu tazminatın % 40 ının sigortalının işvereni Fikri kendisine yüklenen tazminatın araba süren sigortalının müterafik kusuru sebebiyle tenkisini istemektedir.
Yukarıda sözü geçen 4772 sayılı kanunun 37 nci maddesinde, işverenin İşçi Sigortaları Kurumuna karşı sorumlu tutulabilmesi için onun kusurlu bulunması şart kılınmıştır. Mahkemece sürücülük ruhsatı olmayan işçiye araba sürdüren işveren kusurlu görülmüşse de, ölen işçinin müterafik kusuru gözönüne alınmamıştır. Her ne kadar Borçlar Kanununun 55 inci maddesinde ve 27.3.1957 tarih ve 1/3 sayılı içtihadı birleştirme kararında istihdam edenlerin kusursuz sorumluluğu öngörülmüş ise de, bu kural mağdurun müterafik kusurundan dolayı onun isteyebileceği tazminattan aynı Kanununun 44 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca tenzilat yapılmasına engel olmaz. 31.3.1954 gün ve 17/10 sayılı İçtihadı birleştirme kararında belirtildiği üzere sigortalının kanuni halefidir. Bundan dolayı sigortalının haklarından fazlasını öne süremez. Bizzat hak sahiplerinin açacakları davada olduğu gibi onlara halef olan İşçi sigortalının haklarından fazlasını öne süremez. Bizzat hak sahiplerinin açacakları davada olduğu gibi onlara halef olan işçi Sigortaları Kurumunun davasında da hakim müterafik kusuru nazara almakla yükümlüdür.
Bu itibarla bozma ilamı uyarınca % 40 oranındaki kusurdan ne kadarının ölen işçide, ne miktarının da işveren mümeyyiz Fikri'de olduğu tesbit edilmek ve işveren kusuru oranında sorumlu tutulmak gerekirken bundan zuhul olunması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulüne, direnme kararının HUMK.nun 429. uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, 23.11.1968 gününde oyçokluğuyla karar verildi.