 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1963/13
K: 1963/23
T: 06.03.1963
DAVA : Davacı avukatı; davalı Aralık 1960 ayına ait beş lira kapıcı parasını ihtara rağmen ödememek suretiyle mütemmerit duruma düştüğünden beş lira kapıcı parasını 740 kuruş ihtarname giderleriyle birlikte davalıdan alınmasına ve kiralananın boşaltılmasına karar verilmesi isteğidir.
Tarafların iddia ve savunmalarına, kira kontrotosu, ihtarname, makbuzlar, PTT yazısı ve dosyadaki yazılara göre davalının davacının evinde kiracı olarak oturmakta olup sözleşme gereğince ödemesi gereken Aralık 1960 ayına ait 5 lira kapıcı parasını ödemediği ve 740 kuruşluk gider yapılmasına sebebiyet verdiği ve bu suretle kira aktine aykırı hareket ettiği anlaşılmış olmakla davalının kiralanan yerden çıkartılmasıyla boş olarak davacıya verilmesine ve aktin feshine ve 12 lira 40 kuruşun davalıdan alınmasına dairdir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Kararı: Davacı bidayette davalının, Borçlar Kanunun 260. maddesine uygun şekilde yapılan ihtara rağmen verilen 30 günlük mehil içide beş lira kapıcı parasını ödemediğini ileri sürerek aktin feshiyle kiralanan yerin tahliyesini istemiştir. Bilahare davasını değiştirerek 260. maddeye istinat etmediğini, davalının kapıcı parasını ödememek suretiyle akti ihlal ettiğini,bu sebeple aktin feshine karar verilmesini istediğini bildirmiştir.
Borçlar Kanunu sadece muacceliyet kesbeden, kiraların verilen 30 günlük mehil içinde ödenmemesi halinde kiralayanı akti feshedebileceğini kabul etmiştir. Kapıcı parasının verilen herhangi bir mehil içinde ödenmemesini aktin feshini gerektiren bir hal olduğuna dair kanunda bir hüküm yoktur. Böyle bir halde kiralayan kiracıdan sadece muacceliyet kesbetmiş kapıcı parasını isteyebilir. Dilediği takdirde geçmiş günlerin faizini de talep edebilir. Mahkemenin bütü bunlarda hataya düşerek davayı kabul etmesi kanuna aykırı görüldüğünden hükmün gösterilen sebepten bozulmasına) karar verilip yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda bazı sebep ve düşüncelerle eski hükümde direnmeye karar verilmiştir.
KARAR : 1 - Davacı kiralayan, davalı kiracının akte göre ödeyeceği kapıcı parasını ödememiş olması yüzünden, Borçlar Kanununun 260. maddesine uygun ihtarname çekmiş olduğu halde davalının parayı yine ödemediğini ileri sürerek kiracının çıkartılmasını istemiş, yargılama sırasında davasını değiştirip kiracının akte aykırı davranışı yüzünden çıkarılmasını istediğini bildirmiştir.
2 - Borçlar kanununun 260. maddesindeki kira parası sözü, gerçek kira parasını, yani malın kullanılmasını karşılığı olan parayı anlatmaktadır ki,kira aktinin özel şartı uyarınca kiracının kiralayana ödemesi gereken kapıcı parası hiçbir zaman kira parası sayılamaz; o halde bu dava Borçlar Kanununu 260. maddesine göre haklı değildir. İstem davanın sonraki şekline göre Borçlar Kanununun 256. maddesindeki aktin feshi kapsamına giren bir istem de olamaz. Çünkü Borçlar kanununun bu maddesi, kiralananın kiracı tarafından akte uygun şekilde kullanılmamasının diğer deyimle kiracınınkiralanandan yararlanırken akte aykırı davranmasının müeyyidesi olarak konulmuştur. Kiracının para ödemesi, kiralananı kullanması anlamına gelemez. O halde dava, Borçlar Kanununu 256. maddesine göre de haklı görülemez. Nihayet, Borçlar Kanununun 106. maddesinin uygulanmasıyla aktin feshi ve kiracının çıkartılması yoluna da gidilemez; zira, 106. madde karşılıklı borçları kapsayan yani birisi öbürünün karşılığı olan borçlardan meydana gelen akitlerde taraflardan birisinin bu karşılıklı borçlardan birisini yerine getirmemesi halinde, belli şartlar altında, diğer tarafın akti feshedebilmesini öngörmektedir. Buna göre, akitten doğan ve fakat biri öbürünün karşılığı bulunan borçlardan başka olan bir borç, yerine getirilmezse bu durum, 106. madde gereğince aktin feshi hakkını vermez. Borçlar Kanununun 248. maddesinde (adi kira bir akittir ki, kiralayan, onunla kiracıya ücret mukablinide bir şeyin kullanılmasını terketmeyi iltizam eder) diye tarif edilen kira aktinde birbirinin karşılığı olan borçlar, kira parasını ödenmesi borçluyla kiralanan malın kullanılmasını kiracıya bırakılması borcudur. Kapıcı parası ödenmesi borcu, az yukarıda belirtildiği gibi, kira ödeme borcu olmadığı gib ikiralananı kullanmayı bırakan borcu da değildir. Bu açıklamaladan anlaşılıyor ki, kapıcı parasını ödeme borcu yerine getirilmezse, bundan dolayı kira aktinin feshiple kiracının çıkartılması istenilemez. Bu görüş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6/7 E., 8K. sayılı ve 15.2.1961 günlü kararıyla benimsendiği üzere, kiracını akit gereğince kiralayana ödemeyi yüklendiği aydıntalma ve temizleme resimlerinin 6570 sayılı Kanunun 7. maddesinin E bendinde anılan kira parası kapsamına girmediğinden dolayı, kiracının çıkartılmasını istenemeyeceği yollu görüşe de uygundur. Gerçekten, kapıcı parasının kiralanana ödenmesi borcu üzerinde az önce yürütülen bütün düşünceler, çöp ve fener resimlerini kiralayana ödenmesi boru için dahi, olduğu gibi, doğrudur.
3 - Borçlar Kanunu, ancak aktin esas borçları bakımından aktin feshini kabul etmiş, 6570 sayılı kanunda da bunlar dışında kalan kiracı çıkartma sebeplerini ve bunların şartlarını kesin hükümlerle belli etmiştir. Bu hükümler bir bütün olarak incelenirse, ikinci derecedeki borçlardan dolayı kira aktinin bozulması esasının kabul edilmediği ve kanun koyucunun birbirineaykırı çıkarları uzlaştırmak için bu yolu tuttuğu açıkça anlaşılır. O halde Medeni Kanunu 1. maddesi uyarınca hakim tarafından durdurulması gerekli bir boşluk söz konusu edilemez.
4 - Yukarıda açıklanan sebeplerle dairenin bozma kararı doğru, direnme kararı ile kanuna aykırıdır. Mahkeme, bozmaya uyarak kiracı çıkartma isteğini reddetmelidir.
SONUÇ : Direnme kararının, kiracı çıkartma isteği reddedilmek üzere, Hukuk Yargılamaları Usulü Kanununun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA 6.3.1963 gününde oyçokluğu ile karar verildi.