 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1963/215
K: 1963/1790
T: 26.11.1963
DAVA : Sahtekarlık yapmaktan sanık Serkis Danacıoğlu'nun yapılan yargılama sonunda: Suçu, iş ortağı olan Muharrem Pektaş tarafından iş icabı boş olarak imzalanıp verilen bonoları ortaklığın sona ermesinden sonra davacı aleyhine tanzim etmek suretiyle hizmet sebebiyle emniyeti suiistimal mahiyetinde görüldüğünden hareketine uyan TCK.nun 510, 647 sayılı kanunun 4. maddelerine tevfikan ve neticeten 3650 lira ağır para cezası ile hükümlülüğüne ilişkin Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 2.6.1971 günlü hüküm katılanın temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince incelenerek, 28.9.1971 gün ve 4896/5160 sayılı ilamıyla bozulup yerine geri çevrilmesi düşünüldü:
KARAR : Hizmet sebebiyle emniyeti suiistimalden sanık Serkis Danacıoğlu'nun TCK.'nun 510 ve 647 sayılı kanunun 4. maddeleri gereğince 3650 lira ağır para cezasıyla hükümlülüğüne ilişkin mahkeme kararını özel daire, eylemin 510 ve 509. maddesinde anılan mal aleyhine işlenen bir suç olmayıp ammenin itimadı aleyhine işlenen bir suç olmayıp ammenin itimadı aleyhine ika edilmiş bir cürüm olduğundan, TCK.'nun 342. maddesine uyan sahtecilik suçunu teşkil edeceği cihetle, yazılı şekilde hüküm tesisini yasaya aykırı bularak bozmuştur.
1 - A) TCK.'nun 509. maddesi inancı kötüye kullanma suçunun özel bir şekli olup, elinde bedelsiz olarak kalmış bir senedi istimal etmekle teşekkül ettiği gibi ortaklıkları son bulmadan önce taraflardan müdahilin ortaklık ihtiyaçlarında kullanılmak üzere sanığa tevdi ve teslim ettiği, imzasını taşıyan kağıda sonradan boş yerlerini doldurup onu borçlu durumda gösterir bir bono haline getirerek, diğer bir deyimle, iade veya muayyen bir surette istimal etmek üzere kendisine tevdi olunan imzalı ve yazısız kağıda sahibinin zararına olarak hukukça hükmü haiz bir muamele yazmak veya yazdırmakla da tekevvün eder. İmza üstüne sahibi zararına TCK.'nun 349. maddesinde sayılan bir ticari senette yazılsa, bu madde de belirtilen hukukça hükmü haiz bir muamele kapsamına girdiğinden TCK.'nun 509/1. maddesinin uygulanması gerekir.
509. maddenin 2. fıkrası bu kabul kağıtların kendisine tevdi ve teslim olunmayıp da bertakip ele geçirilerek 1. fıkrada anılan suçun işlenmesi halinde 6, Bap 3 ve 4. fasıllarındaki (sahtecilik ilgili) ahkamın uygulanabileceğini belirttiğinden, ilk fıkradaki sayılan bu kabil hallerde oluşan suçun (inancı kötüye kullanmak) olduğu kesin surette açıklık kazanır.
Bu itibarla eylemin ticari nedeni ile ika edilmiş olmasına göre uygulama ve tavsif yönünden direnme hükmü yasaya uygun ve davaya katılanın buna ilişen temyiz itirazları yerinde değilse de;
B) Sanığa isnat olunan ve sübut bulan suç nedeni ile uygulanan ceza TCK.nun 510. maddesi uyarınca 1 sene hapis cezası olup, 647 sayılı yasanın 3. maddesinde anılan (kısa süreli hürriyeti bağlayıcı) cezalardan) bulunmadığından aynı yasanın 4. maddesi açıklığı karşısında, paraya çevrilmesine imkan yoktur.
Davaya katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerindedir. Ve sanık hakkında TCK.nun 510. maddesi gereğince verilen 1 sene hapis cezasının bir gün için 10 liradan 3650 lira ağır para cezasına çevrilmesine ilişkin direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
2 - Çoğunluğa karşı olan görüş ise, ortaklığın devamı sırasında mağdur tarafından sanığa bırakılan imzalı ve boş bonoları ortaklığın hitama ermesinden sonra bunu mağdur aleyhine ve hüküm ifade edecek şekilde doldurması ve takibe geçmesi mağdurun mal üzerindeki sahipliğini bertaraf etmeyip imzalı ve hukukça hüküm ifade eden bir varakanın sahte bir isbat vasıtası olarak düzenlenmesini meydana getirdiğinden emniyeti suiistimal suçunu değil sahtekarlık suçunu teşkil edeceğinden hükmün bu nedenle bozulması gerektiği yolundadır.
SONUÇ : Tebliğnamedeki istek gibi direnme hükmünün 1/B noda açıklanan nedenle BOZULMASINA bozmada oybirliği bozma nedeninde üçe ikiyi geçen çoğunlukla 26.11.1963 tarihinde karar verildi.