 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1972/38977
K: 1972/20111
T: 15.06.1972
DAVA : Davacı davalıya ait işyerinde çalışmakta iken sendikal faaliyetler nedeniyle işten çıkarıldığını ileri sürerek; ihbar ve kıdem tazminatıyla bir yıllık maaş tutarındaki tazminatın davalıya ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Sabit olan dava uyarınca gerçekleşen 13094.60 liranın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 8.12.1971 salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti.Duruşma günü temyiz eden ve duruşma isteyen davalı adına avukat geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı işçinin çalıştığı işyerinde Yasaya uygun grevin yapıldığı ve greve katılmayan işçilerin de davalı işverenin izni ile çalıştıklarını uyuşmazlık konusu teşkil etmemektedir. Bu durumda, işyerinde greve katılmayan işçilerin ürettikleri malların dışarıya çıkarılmasında 275 sayılı Yasa aykırılık bulunmamaktadır. Bu bakımdan davacının greve katılmayan işçilerin ürettikleri malları dışarıya taşıyan kamyonun önüne yatmaları için grev gözcüleri teşvik ve hatta tahrik etmesini haklı bir hareket olarak kabul etmeye imkan yoktur. Ne var ki, işçi mümessili olan davacı fabrikanın kısmen de olsa faaliyet halinde bulunamayacağına ve dolayısıyle üretilen malların dışarıya çıkarılamayacağına kanidir. Üstelik bu yüzden grevin etkisiz hale geleceğinden kaygılıdır. Bu duygular altında hareket eden davacının asıl amacı işyerinin çalışmasını aksatmak değil, grevin etkisiz hale gelmesini önlemektedir. Öte yandan işveren davacının bu müdahalesini zabıta aracılığiyle de önlemiş bulunmaktadır.
Davalı işveren davacının açıklanan durumunu gözönünde tutarak onu uyarması veya ona disiplin cezası vermesi gerekirdi. İşveren iş sözleşmesini bozmakla davacıya hak ettiği cezadan daha ağırını vermiştir. Bu sebeple davalıyı iş sözleşmesini bozmakta haklı olarak kabul etmek mümkün değildir. Mahkemenin ihbar ve kıdem tazminatını hüküm altına alması doğrudur. Davalının bu yönü hedef tutan temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak davacının iş sözleşmesinin bozulmasından açıklanan sebepler dışında örneğin, onun sendika temsilcisi olup bu sıfatla yaptığı çalışmaların da etkili olduğunu gösteren deliller yoktur. Dinlenen tanıkların sözleri iş sözleşmesinin 274 sayılı Sendikalar Kanununun 19 maddesinde yazılı sebeplerden ötürü bozulduğunu doğrulayıcı nitelikte değildir.
O halde, davacının iş sözleşmesinin sendikacılık çalışmaları nedeniyle bozulduğunu kabul etmek yerinde değildir, karar bu yönden bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebepten BOZULMASINA ihbar ve kıdem tazminatına ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA ve davalı avukatı yararına takdir edilen 850.-TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye geri verilmesine 15.6.1972 gününde oybirliğiyle karar verildi.