 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1968/4556
K: 1968/9043
T: 21.06.1968
DAVA VE KARAR : Toplu iş sözleşmesinin iptali istenilen (11) maddesinde, "Elektrik arızası ham madde, yarı mamul yokluğu, revizyon ve tecrübe hallerinde işçinin yevmiyesi bir evvelki ayın vasatısinin % 10 nundan fazla bir düşüklük gösterirse işveren bu farkı kapamayı taahhüt eder." denmektedir. Görülüyor ki anılan madde hükmüne göre akort çalışan işçi, zorlayıcı sebep olarak nitelendirilmesi kabil olmayan bazı durumlarda, işgücünü işverenin buyruğunda hazır bulundurmasına rağmen, yapabileceği sayı ve tutardan daha az iş verilmesi takdirinde, belli bir oranın altına düşen iş kaybının karşılanmasını isteyemeyecektir. işçi ücretlerini olumsuz yönden etkileyecek şekilde işverenin işi kabul etme borcunu kısıtlamasına cevaz verilemez. Nitekim, hüküm yerinde de bu esas kabul edilmiş bulunmaktadır. Bundan başka, teknik zorunluluk ve umulmayan durum çevresine girmeyen nedenlerle işi kabul borcunun kısıtlanması, bazı hallerde ücretin asgari ücretten daha az bir miktar olarak ödenmesi sonucunu doğurması mümkündür ki bu durumun açık surette iş Kanunun buyurcu hükümlerine aykırı düşeceği açıktır. İşçinin bu durumda haklı fesih yetkisini elde etmesi, hükmün iptal, ya da düzeltilmesini istemek hakkını bertaraf etmez. Eski İş Kanununun 15/2 ve yeni iş Kanunun 16/2 e maddelerinin de olayda uygulama yeri yoktur. Çünkü o maddeler, haklı fesih yetkisinin kazanılması durumuyla ilgilidir. Ve fesih yerine tarafların bir başka müeyyideyi kabul edebileceklerinin öngörülmektedir.
Öbür yandan, kanunun buyurucu hükümlerine aykırı düşen toplu iş sözleşmesi hükümlerine geçerlik tanımaz. Ne var ki tarafların işçiye daha fazla hak tanıyan hükümleri kabul etmelerine de sözü edilen hallerde işçi ücretlerini teminat altına almak bulunduğu, esasen davalının cevap layihasından anlaşılmaktadır. Şu duruma göre hükmün bu kesimine dokunulmaz. Yapılacak işlem, toplu iş sözleşmesine yargı yolu ile müdahale etmek ve hükmü, kanunun buyurucu hükümlerine uydurma anlamında düzeltmekten ibarettir. Davacı, hükmün tüm olarak iptalini talep etti diye bu yola başvurulmayacağı söylenemez. Zira, davacının asıl izlediği amaç budur. Nihayet çoğun içinde azın da bulunduğu esasından hareketle aynı sonuca varmanın mümkün bulunduğu da söz götürmez.
O halde, hükmü yukardaki esaslar çevresinde kazai yoldan düzeltilmesi şeklinde karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarda açıklanan sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 21.6.1968 gününde oybirliğiyle karar verildi.