 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1967/9673
K: 1967/9569
T: 16.10.1967
DAVA : Davanın konusu, fazla çalışma paralarının ödetilmesi isteğine
ilişkindir.
Mahkeme fazla çalışma iddiasını kısmen kabul ederek tazminat
isteğini hüküm altına almıştır. Buna karşı taraflar objektif delillere
dayanmayıp dolayısıyla hukuki gerçeğin ifadesi sayılmayan hükmün bozulmasını istemişlerdir.
KARAR : 1- Gerçekten davacı, normal iş süresi dışında
iki saat fazla çalıştığını ileri sürmüştür. Buna karşı davalı işletme, fazla çalışma iddiasının realite ile bir uygunluk halinde bulunmadığını
savunmuştur.
Davacının dinlettiği tanıklar, genel olarak iki saatlik fazla
çalışma iddiasının doğruluğunu teyit etmişlerdir. Davalı tarafından
gösterilen tanıklardan bir kısmı ise fazla çalışma süresinin yarım saatten
ibaret bulunduğunu söylemişlerdir. Mahkeme, hangisi kabul edilirse edilsin
davalı tarafı kısmen de ilzam edecek iki şıktan mürekkep bir delil karşısında ihtimali bir hesapla fazla çalışmanın bir buçuk saatten ibaret bulunduğu
kanısına varmıştır. Hiç şüphesiz zihni tecritlere dayanarak bulunan bu
ortalama çözüm şekli, riyazi bir kesinlik karakteri taşımamaktadır. Bu kere
toplanan delillere göre, davacının, kanunla belli edilen süre dışında fazla
çalıştırıldığı gerçek bir vakıadır. Mahkemece, fazla çalışma iddiasının bir
prensip olarak kabulü doğrudur. Ancak, tarafların tanıkları, süre üzerinde bir fikir birliği halinde bulunmamışlardır. Mahkeme de iki grup tanıktan birini diğerine kesin olarak tercih etmemiş, aksine, objektivitesini denetlemeye imkan bulunmayan bir görüşle ortalama bir çözüm şekli bulmuştur. Bu görüş her kaziyyesi deliliyle beraber olan bir kıyas niteliğinde değildir. O halde, gerçeğe ve hakkaniyetli bir sonuca ulaşmayı sağlama bakımından davacı, verilen görevin ayırıcı özelliği, bundan başka çalışma şekli ve şartlarını belli eden tüzük, işletme yönetmelikleri ve iş düzenine ilişkin bütün buyrultular gözönünde tutularak yerinde bir bilirkişi incelemesi yaptırılıp bu uygulamadan edinilecek kanıya göre, hüküm tesisi gerekir. Mahkemenin, tanık, sözlerini değerlendirecek bir inceleme ve araştırma yoluna gitmeksizin tamamen zihni tecritlere dayanarak karar vermiş olması yasaya ve usule aykırıdır ve tarafların temyiz itirazları bu bakımdan yerindedir.
2- Mahkemece hükmedilen tazminata, birinci dava tarihinden başlayarak faiz yürütülmüştür. Faiz başlangıcının, her iki davanın açıldıkları tarihler
dikkate alınarak tayin kılınmamış olması da keza yasaya uygun bulunmamıştır. SONUÇ : Temyiz edilen kararın 1. ve 2. bentlerde açıklanan sebeplerden
BOZULMASINA, 16.10.1967 tarihinde karar verildi.