 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1967/7397
K: 1967/7763
T: 12.09.1967
DAVA : Davacı esas olarak, saat başına almakta bulunduğu ücrette yapılan indirim sonucu eksik ödenen iş paralarının tahsilini istemiştir. Buna karşı davalı, indirimin davacı işçinin rızasiyle yapıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı işveren tarafından temyiz edilmiştir.
KARAR : 1- Taraflar, iş sözleşmesinin varlığında ve ücrette inidrim yapılmış olduğunda birleşmişlerdir. Uyuşumazlık, bu indirimin davalı işçinin rızasiyle yapılmış olup olmadığı ve onun rızasiyle yapılmış bulunması durumunda, anılan rızanın geçirli bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2- Gerçi, işveren tek yanlı bir irade bildirimiyle işçi zararına iş şartlarını ve bu arada ücreti değiştiremez. Ne var ki tarafların ortaklaşa iradesiyle ücretin bağlı bulunduğu rejimi ve miktarını değiştirmelerine, önleyici bir kanun hükmü bulunmadıkça, bir engel yoktur. Kanunlarımızda, sözleşilerek belli bir amaçla ücretin indirilmesini engelliyen bir kanun hükmü de mecut değildir.
Davalı, davacının rızasiyle geçici kadrodan daimi kadroya alındığını ve şu suretle ücretin indirilmesine davacının muvafakat eylediğini savunmasında bildirmiştir. Mahkemece, bu savunmanın üzerinde durulurak gerçekten davacının muvafakatı mevcut ve bu muvafakatın hata, hile ve ikrah gibi bir sebeple sakat olmaması durumunda davacıyı bağlayıcı yönün gözönünde tutulmaması, usüle ve yasaya aykırıdır.
3- Davalı, ayrıca zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. İş Kanunununda bu kabil davaların bağlı bulundukları zamanışımı öngörülmüş değildir. O halde ücrete ilişkin uyuşmazlıkların genel kanunun olan Borçlar Kanununun 126/3. maddesi hükmü gereğince beş yıllık zamanaşımına bağlı bulunduklarını kabul, hukuki zorunluk teşkil eder. Bu itibarla gene kabul bakımından ancak dava tarihinden geriye doğru beş yıllık farka hükmolunabileceği ve fazlaya ilişkin istek kesiminin zamanaşımı yönünden reddi gerektiği cihetinin gözönünde tutulmaması da kezalik usul ve yasaya aykırıdır.
4- Davalı daima kadroda çalışan işçilere geçici olarak nitelendirilen işçilere oranla bazı hakların tanınmış bulunduğunu da savunmuştur. Bu fer'i menfaatların da geniş anlamdaki ücrete dahil bulundukları açaktır. Bu itibarla mmahkemenin kabulü bakımından da gerçekten işçi yararına ücrette değişklik ve özellikle ücretin miktarında indirim yapılmış olup olmadığının tesbiti için, sadece saat başına alınan ücretin gözönüne alınması doğru olmaz. Zira, bu takdirde ücrete dahil fer'i haklar ihmal edilmiş olur. Değişiklik sonunda işçinin gerçekten zarara uyğrayıp uğramadığının anlaşılması, işçinin değişiklten önce ve sonra geniş anlamda ücret çevresinde aldığı iş paralarının tesbit edilmesi, her aya veya yıla isabet eden miktarların bulunması ve bulunan miktarların karşılaştırılması ile mümkündür. Sonuç olarak değişiklikten sonraya ait miktar eğer önceki döneme ilişkin miktardan fazla ise, işçi bakımından bir zarar söz konusu değildir. Yok, şayet daha az ise, bu takdirde aradaki fark, işçinin isteyebileceği meblağı ifade eder. Mahkemeci, bu istikamette de her hangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
O halde, hüküm mahkemenin kabulü yönünde de isabetli sayılamaz.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 12.9.1967 tarihinde karar verildi.