 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1967/2341
K: 1967/1970
T: 13.03.1967
DAVA : Davanın konusu, iş kazası sebebiyle meydana gelen zararların ödetilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkeme, iş kazasının oluşunda taraflara hiç bir kusur yükletilemeyeceğini söyleyen bilirkişi raporundaki görüşü benimseyerek tazminat isteğinin reddine karar vermiştir.
Buna karşı davacı taraf, mahkeme kararının kanuni gerektirici sebeplere dayanmadığını ileri sürmüştür.
KARAR : 1 - Gerçekten destekten yoksun kalanların miras bırakanı, Karadeniz Ereğlisi Demir Çelik Fabrikası temel kazasını yapan davalı Morison şirketinde şoför olarak çalışmakta iken 30.8.1963 günü 70 metre derinlikteki bir uçuruma yuvarlanarak göçmüştür. 29.11.1965 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında (direksiyon kilitlenmesi neticesi vukua gelen bu hadisede, vasıtayı kullanan şoför ile davalı müteahhide veya başka bir şahsa atıf ve isnat edilecek bir kusur, ihmal ve tedbirsizlik görülmemiştir) sözleri yazılıdır. Yine bilirkişi kurulu anılan raporun üçüncü sahifesinde direksiyon kilitlenmesinin : (direksiyon mili helezon dişilisi veya sektör mili dişlisinin kırılması ve kırılan parçanın her iki dişli arasında kalması neticesi vukua geleceğini ve bunun da ender olmakla beraber, teknik bir arıza şümulüne gireceğini belirtmişlerdir. Şu hale göre kamyondaki teknik arıza ile kaza arasında uyğun sebep ve sonuç bağı bulunduğunu kabul bir zorunluluk ifade eder. Bilirkişi kurulu Şoförler Cemiyeti başkanı ile il genel meclis üyesi ve bir de maden mühendisinden terekküp etmiştir. Bu kurul, olayın oluş sebeplerini tayin konusunda bir fikir sahibi olmakla beraber, iş kazalarında, genel sorumluluk hukuku bakımdan kesin bir mütalaa verme yetkisini haiz değildir. O halde, bu meselede, işgüvenliği kurallarına ve tüzük hükümlerine vakıf bir makine mühendisine inceleme yaptırılıp varılacak sonucu göre bir karar verilmek gerekir. Mahkemenin yetersiz bir bilirkişi raporuna dayanarak davayı reddetmiş olması yasaya ve usule aykırıdır.
2 - Mahkemenin de kubul ettiği gibi iş kazasının oluşunda miras bırakana hiç bir kusur yöneltilemeyeceği bilirkişi raporunda belirtilmiştir. Bundan başka kaza, davalı ortaklığa ait işin yapılması sırasında meydana gelmiştir. Yine sigorta hukukunun genel kurallarına göre işçinin işverenin otoritesi altında bulunduğu bir zamanda atelyesi için de vukua gelen her kaza iş kazasıdır.
Esasen hadise, o tarihte yürürlükte olan 4772 sayılı kanunun 2 nci maddesinin B bendindeki tarifa tamamen uygun bir karekter taşımaktadır. 506 sayılı Kanunun 11 nci maddesinin 6 ncı fıkrası da aynı prensibi muhafaza etmiştir. Anılan Kanunun 37 nci maddesindeki sorumluluk şartlarının gerçekleşmesi, SSK tarafından işverene karşı dava açılması haline maksurdur. İş kazasına uğrayan işçinin veya hak sahiplerinin, iş kazalarından dolayı açacakları davaların hukuki sebebi, sigorta Kanunları hükümlerince sağlanan haklar ve menfaatler dışındaki zararların ödetilmesi ilkesine dayanır. O halde bu olayda işverenin patrimuvanına risk yükleyen klasik sorumluluk kurallarının iktibası söz konusu olmak gerekir.
İş Hukuku alanındaki bilimsel içtihatlar ve özellikle risk nazariyesi sanayiin gelişmesiyle iş kazalarına karşı işçilere garantiler getirme zorunluluğunun belirgin bir ifadesi olarak gürünür. Yine meseleyi aynı zamanda sosyal plan üzerinde inceleyen risk nazariyesi, bütün sosyeteyi faydalandıran bir ilerleyiş hamlesine, elleriyle çalışanları feda etmenin en ilkel adalet fikrine karşıt olacağı görüşünü savunur. Bütün sosyete, sanayi inkilabından faydalandığına göre bu gelişimin mağdurları için kollektif bir garanti sağlamak zorundadır. Keza bu nazeriyeden ilham alınarak iş kazalarında, klasik sorumluluk kurallarının iktibası yoluna gidilmiş ve işverenina patrimuvan risk yükleyen içtihat, sigorta hukukununun temel ilkesi olarak vücut bulmuştur. (Örneğin 27.3.1967 günlü ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da bu görüşün bir tezahürüdür.) Mahkemece bu hukuki esas gözönünde tutulmaksızın tazminat isteğinin reddi de yasaya uygun bulunmamıştır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1 inci ve 2 nci bendlerde gösterilen sebeplerden BOZULMASINA,