 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1966/252
K: 1966/1236
T: 11.02.1966
KARAR: Davanın konusu, ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin hakkından doğan alacaklar toplamının ödetilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkeme, haksız olarak kanuni önellere uyulmaksızın iş sözleşmesinin bozulduğunu kabul ederek ihbar tazminatını hüküm altına almış olmakla beraber hizmet süresinin 11 ay 27 günden ibaret bulunmasına göre, yıllık ücretli izine hak kazanılmadığı gerekçesiyle bu konuya ilişkin isteğin reddine karar vermiştir.
Gerçekten mahkemece fesih tarihinde hizmet süresinin 11 ay 27 günden ibaret bulunduğu hesap ve kabul edilerek, 4 haftalık ihbar tazminatına hükmolunmuştur. İşverenin tek taraflı irade açıklamasile ve İş Kanununu 13. maddesinde yazılı önellere uymaksızın sözleşmeyi bozmuş olduğu konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Her şeyden önce şu hukuki gerçeği belirtmekte fayda vardır: Süresi belli olmayan iş akitleri, taraflardan birinin irade beyanıyla ve İş Kanununun 13. maddesinde yazılı sınırlandırıcı hükümler çerçevesinde bozulabilir. Anılan madde, süresi belli olmayan sürekli iş akitlerinin işveren veya işçi tarafından iş bitmezden önce feshi imkanını, diğer tarafa ihbarda bulunma şartına bağlamıştır. Yine aynı maddeni 2. fıkrası ise feshin, ancak iş sürelerine göre belli önelerin bitiminde muteber olacağı hakkında bir hukuki ilke koymuştur; 13. maddenin yazılışından da açıkça anlaşılabileceği gibi, bu kural, bir kamu düzeni hükmüdür. O halde; 4 haftalık süre bitmeden muteber bir fesihten söz edilemez. Eğer işveren ihbar önellerine uymuş olsaydı, davacı işçi 4 hafta içinde gerçekleşecek bütün haklarını ve bu arada yıllık ücretli izin alacağını da isteyebilecektir. O halde, İş Kanununun emredici bir hükmüne uymaksızın akti derhal bozan tarafın, bu davranışından faydalanmasına elverişli bir hukuki görüşü, tercih adalet idesile bağdaşması mümkün olmayan bir düşünce tezadı içine düşülmeyi gerektirir. Az yukarıda, feshin, ancak belli önellerin bitiminde muteber olacağını belirten hukuki kurala işaret edilmiş idi. Bu kural karşısında davacı işçinin, 4 haftalık süre içinde gerçekleşen bütün işçilik haklarını isteyebileceğini kabul etmek hukuki bir zorunluk ifade eder. 4 haftaık sürenin 11 ay 27 günne eklenmesi takdirinde yıllık ücretli izin hakkı doğmuş olacaktır. O halde; mahkemece, İş Kanununun 13. maddesi hükmüyle kabul edilen hukuki esas gözönünde tutulmaksızın, yıllık ücretli izin hakkına dayanan isteğin reddolunmuş bulunmas anılan yasaya aykırıdır ve davacı işçinin temyiz itirazı bu bakımdan yerindedir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, 11.2.1966 tarihinde karar verildi.