 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1966/11896
K: 1967/1631
T: 27.02.1967
DAVA VE KARAR: 1- ...................
2- Mahkeme, kusur yönünden inceleme yapmamış; Ağır Ceza Mahkemesinden celp edilmiş raporlardan 28.12.1965 günlü rapora dayanmıştır. Mümeyyizler, bu raporu kabul etmediklerini bildirmişlerdir.
Gerçekten 23.6.1966 günlü duruşma oturumuna ilişkin tutanağın incelenmesinden de anlaşılacağı üzere mümeyyiz davacı, 1.2.1965 tarihli raporu; mümeyyiz davacı kurum ise,29.6.1965 günlü raporu benimsemişlerdir. Son kez anılan raporlardan ilki, hazırlık soruşturması sırasında alınmış olup bu rapora göre kusur % 100 davalı tarafa aittir; ikinci rapora göre ise davalılar kusursuzdurlar.
Kesin hükmün söz konusu bulunmadığı durumlarda bir başka mahkemenin aldığı bilirkişi raporu, taraflar o rapor üzerinde birleşmedikçe hükme dayanak olmaz.
Diğer taraftan hükme dayanak kılınan ve ağır ceza mahkemesince ne yolda değerlendirildiği bilinmeyen 28.12.1965 günlü rapor yeter gerekçeyi ihtiva etmemekte, hangi nedenle önceki raporlarla varılan sonuçtan ayrıldığı hususunu belirtmemektedir. Özellikle bu rapor, İş Güvenliği Tüzüğü gözönünde tutularak düzenlenmiş de değildir.
Bu çeşit davalarda sözü geçen tüzük hükümlerine yer vermeksizin düzenlenen ve taraflarca üzerinde birleşilemeyen bir rapor, hükme dayanak kılınamaz. Mahkemece bu yönlerin gözönünde tutulmaması usule ve yasaya aykırıdır.
3- Olay tarihinde yürürlükte bulunan ve bu itibarla uyuşmazlığın çözümlenmesi bakımından gözönünde tutulması zorunlu olan 4772 sayılı (İş Kazaları ile Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları kanunu)'nun 37 nci maddesinin 2 nci fıkrası hükmüne göre "kaza veya meslek hastalığı, istihdam edilen diğer bir şahsın ihmal veya kusur hali meydana gelmiş ise, sigortalının bütün haklarını İşçi Sigortaları Kurumu vermekle beraber Borçlar Kanununun 55 inci maddesi gereğince İşçi Sigortaları Kurumu veya sigortalı yahut hak sahibi olan kimseler, her türlü zararlarını işveren veya işveren vekilinden" istemek hakkına sahiptirler.
Bu fıkra gereğince Sigorta Kurumunun işveren hakında rücu davası açabilmesi için iş kazasının işverenin kullandığı adamın ihmal veya kusuru ile meydana gelmiş bulunması yeterli ve gereklidir. Yoksa anılan fıkrada ayrıca işverenin kusuru öngörülmemiştir. Mahkemece, işveren adamının kusurlu olduğu kabul ve bu sebeple işverenin kullandığı adamın sorumluluğu cihetine gidilmesine rağmen davalı işveren hakkındaki davanın reddolunması, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olaylara aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın 2 ve 3 üncü bentlerde gösterilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 27.2.1967 gününde karar verildi.