 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1965/3404
K: 1965/4045
T: 14.05.1965
DAVA : Davacı DSİ İş Sendikası vekili, DSİ,Enerji ve Su İşleri Sendikası ile davalı işveren D.S.İ, Genel Müdürlüğü arasındaki toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında işçi sendikası üyesi olup da, sonradan ilgileri kesilerek müvekkili sendikaya katılan işçileri, davalının toplu sözleşmeden faydalandırmadığını ileri sürerek, faydalandırılmalarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, 1. oturumda genel müdürlüğün düşüncesinin, toplu sözleşmenin yapılmasından sonra, sendikadan ayrılan işçilerin toplu sözleşmeden faydalanamayacakları yolunda olduğunu bildirmiştir.
Mahkeme, 275 saylı Kanunun 6. maddesinin amir hükmü gereğince toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, işçi teşekkülüne mensup olup da sonradan herhangi bir suretle ilgileri kesilen işçilerin toplu sözleşme ile bağlı kalacaklarından, bu kanunun 7. maddesinden yazılı dayanışma aidatının toplu iş sözleşmesi sırasında akit sendika üyesi olmayan işçilere ilişkin bulunduğundan sözederek, toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında akit sendikanın üyesi olup da sonradan herhangi bir suretle sendikadan ayrılarak davacı sendikaya katılmış bulunan işçilerin de faydalanmalarına karar vermiştir.
KARAR : 15.7.1963 tarihli 275 sayılı kanunun 6. maddesinin 1. fıkrasında (İşçi teşekkülünün sözleşmenin yapılması sırasında, mensubu olan işçinin o teşekkül ile ilgisinin daha sonra her hangi bir suretle kesilmesi halinde dahi, söz konusu işçi, sözleşmenin değiştirilmesi veya yenilenmesi suretiyle getirilen hükümler dışında, o sözleşme ile bağlı kalır) denilmektedir. Bu bağlılık kanundan doğduğu için bu çeşit olaylarda 274 sayılı Kanunun 21. maddesi gereğince taraf işçi teşekkülünün yazılı muvafakatının aranması söz konusu olamaz. Öte yandan anılan 6. maddenin 1. fıkrası hükmünce toplu sözleşme ile bağlı olan işçinin dayanışma aidatı ödemesi de söz konusu edilemez.
Dayanışma aidatına ilişkin hükümler 275 sayılı kanunun 7. maddesinin 3. numaralı bendi ile düzenlenmiş ve işçi teşekkülünün faaliyetine katılmamış bir işçinin yapılan toplu sözleşmeden yararlanması şartları anılan hükümde gösterilmiştir. Millet Meclisi Geçici Komisyonunun bu fıkraya ilişkin gerekçesinde aynen (Sendikaya girmeden sendika faaliyetinden istifade etmek iş ve toplum ahlakı ile kabuli telif olmayan bir hareket olacağı gibi buna cevaz vermek, işçi sendikalizmini gelişmeye mahkum etmek demek olurdu) denilmiş ve bu gerekçeye uygun şekilde düzenlenen 3 numaralı bent tasarının 7. maddesine eklenmiş ve bu şekli ile T.B.M.M. den geçerek kanunlaşmıştır. 7. maddesinin 3 numaralı bendinin sözlerinden ve yasanın gerekçesinden dayanışma aidatına ilişkin hükümlerle işçi teşekkülünün faaliyetine katılmayan, toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında taraf işçi teşekkülünün üyesi bulunmayan ve sözleşmenin yapılmasından emek ve yardımı olmayan işçilerin hedef tutulduğu anlamı çıkmaktadır. Toplu iş sözleşmesinde yapılacak değişiklikler veya yenilemeler dolayısı ile hükümde bir ayırım yapmak dayanışma aidatının kanuna konulma amacı bakımından mümkün değildir. Nitekim sözü edilen fıkraya böyle bir ayrım gösteren bir hüküm konulmamıştır. Az önce bildirilen 6. maddenin 1. fıkrası ile de, toplu sözleşmenin yapılmasında emeği, yardımı bulunan işçilerin belirli sınırlar içindeki durumları düzenlenmiştir. Bu açıklamalardan da anlaşılıyor ki bunun koyucu, toplu iş sözleşmesinin yapılmasında emeği, yardımı bulunan o faaliyete katılan işçilerle, işçi teşekkülünün faaliyetine katılmamış işçiler arasında bir ayırım yapmayı sendikalizmin amacına uygun bulmuş, 6. maddenin 1. fıkrasındaki hali sendikacılğın gelişmesine engel saymamıştır. O halde, anılan 6. maddenin 1. fıkrasının uygulandığı yerlerde 7. maddenin 3 numaralı bendi ile konulan dayanışma aidatından söz etmek gerekir.
Mahkemenin davayı kabul etmesi bu bakımlardan yerinde görüldüğünden kararın onanması gerekir.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının reddine ve temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 14.5.1965 gününde oybirliğiyle karar verildi.
9