 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi
E: 1966/6657
K: 1966/6693
T: 20.12.1966
DAVA : Hilafı hakikat reçete düzenlemek ve reçetede yazılı ilaçlardan bir kısmı verilmediği halde verilmişcesine tahakkuk yaparak bedellerini Sosyal Sigortalar Kurumundan almak suretiyle sahtekarlıktan sanık Diş Tabibi Erdoğan Pamukçu ve karısı Eczacı Hatice Belkıs Pamukçu haklarında yapılan duruşma sonunda: sanıkların hiç bir suretle reçete ve ilaç verilmeyen şahısların imzalarını atmak suretiyle hususi evrak tanzim ederek TCK.nun 345. maddesi hükmünü ihlal eyledikleri anlaşılmış ve bu suçda, işleniş tarihine ve mahiyetine göre 780 sayılı Af Kanunu şumulüne dahil bulunmuş olduğundan mezkur af kanununun 1/A ve TCK.nun 97. maddeleri gereğince amme davasının bütün neticeleriyle birlikte ortadan kaldırılmasına ve müdahil sigorta idaresinin şahsi hak bakımından ait olduğu hukuk mahkemesine müracaatta muhtariyetine dair Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 8.11.1966 tarihli hükmün temyizen tetkiki müdahil Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmiş ve para depo edilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı Yüksek Makamından bozma isteyen 13.12.1966 tarihli tebliğname ile 15.12.1966 gününde daireye gönderilmekle okunarak gereği düşünülüp görüşüldü:
KARAR : 4792 sayılı Kanunla kurulmuş bulunan Sosyal Sigortalar Kurumu ile mukavele yaparak bu kurumun Diş Hekimliği görevini ifa etmekte bulunan sanıklardan Erdoğan Pamukçu'nun karısı olan diğer sanık Hatice Belkıs Pamukçu ile birlikte hareket ederek, hiç bir suretle reçete ve ilaç verilmemiş bulunan, yani viziteye dahi çıkmamış olan bir bölüm sigortalı kişiler adına sahte reçeteler düzenlediği ve bir kısım sigortalıya da diğer sanık tarafından verilmeyen lüzumundan gayri ilaçları yazdığı, keza aynı kurumda mukavele yapmış bulunan diğer sanık Eczacı Hatice Belkıs Pamukçu'nun da sanık Erdoğan Pamukçu ile birlikte hareketle sahte reçetedeki ilaçları hiç vermediği gibi bazı reçetelerdeki ilaçları da kısmen verdiği halde, hepsini tamamen vermiş gibi göstererek bunları tahakkuk evrakına bağlayıp ibraz etmek yoluyla bedelleri kurumdan tamamen haksız olarak aldıkları ve böylece yaralandıkları dosya münderecatından anlaşılmasına ve esasen mahkemece dahi sanıkların hiç bir suretle reçete ve ilaç verilmemiş olan sigortalı kimselerin imzalarını atıp sahte evrak tanzim ettiklerinin karar yerinde kabul edilmiş olmasına göre, Sosyal Sigortalar Kurumunun kuruluşuna ait 4792 sayılı Kanunun 7. maddesile Mali ve İdari bakımdan muhtar ve tüzel kişilikte bir Devlet Kurumu yani (Kamu kuruluşu), keza mallarının, aynı Kanunun 21. maddesinin 3. fıkrası ile Ceza Kanunu bakımından (Devlet Malı) ve 7. maddesile de Memur ve hizmetlilerin TCK.nunun hükümlerinin uygulanmasında Devlet Memuru sayılmaları, bu kurumun Diş Hekimliği ile Eczacılığını mukavele yapıp ifa etmenin TCK.nun 64. ve 279. maddeleri hükümleri muvacehesinde hukuki durumu değişterememesi ve ayrıca sanıkların birlikte hareket etmiş olduklarının da meydana çıkması itibariyle, aslında hukuki bir netice tevlidine yarayan ve bir olayın ispatına muhassas olan bu reçetelerin resmi evrak niteliğinde sayılmaları ve buna dayanılarak uygulama yapılması gerekmesine rağmen, hususi evrak niteliğinde kabul olunarak yazılı şekilde karar verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve müdahil idare vekilinin temyiz itirazları bu itibarla varit bulunmuş olduğundan temyiz olunan hükmün yukarıdaki sebepten dolayı tebliğname veçhile BOZULMASINA ve depo parasının geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.