 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1971/12554
K: 1972/6487
T: 04.07.1972
DAVA : Davacı avukatı; müvekkilinin davalılarda yaptığı inşaat yapımı ve satımı sözleşmesi uyarınca makbuz karşılığı, çek ve senetle olmak üzere toplam 236.100 lira alacağını davalıların vermediklerini ileri sürerek bu paranın alınmasını istemiştir.
Yapılan Yargılama sonunda; Türk Ticaret Yasasının 5. maddesinin son fıkrası uyarınca işalanı konusunda verilen kararlarda Usulün 193. maddesinin aynen uygulanması gerekir. Temyiz edilebilecek kararların kesinleşmesinden başlıyarak 10 gün içinde görevli mahkemeye başvurulması gerektiğine ve baş vurmanın 10 günden çok zaman geçtikten sonra yapılmasına göre davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğine ilişkindir. Temyiz eden : Davacı avukatı.
Temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde, Ticaret davaları dahil Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılacağı; ancak bu yerde Ticaret Mahkemesi varsa Ticari davaların Ticaret Mahkemesince çözümleneceği belirtilmemiştir. Sözü geçen iki Mahkeme arasındaki ilişki Usulün ön gördüğü anlamda bir görev ayrılığı değil iş bölümü niteliğinde olup ancak ileri sürülen iki itiraz üzerine incelenebilir. Yapılan itiraz yerinde ve uygun görülmüyorsa dava görev yönünden ret edilmeyip dosyanın iş alanı yönünden ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilir. İş alanına ilişkin gönderme kararına karşı esas hakkında verilecek hüküm ile birlikte temyiz yoluna baş vurulabilir. 5. maddenin son fıkrasında görev nedeniyle oldukları sürelere dair Usul hükümlerinin iş alanına ilişkin ilk itirazın kabülü halinde de uygulanacağı yazılıdır. Usulün 190. maddesi uyarınca ileri sürülen ilk itirazların olaylar gibi soruşturulup çözümlenmesi gerekir ise de, olaylar genellikle soruşturma ile ilgili olduğundan olayı çözümleyen kararlar arasında bir ayırım yapılması zorunludur. Eğer olayın çözümlenmesi sonucunda mahkeme o işten el çekiyorsa bu takdirde olaya ilişkin karar sonuçlandırıcı karar niteliğindedir. Buna karşılık olaya ilişkin karar mahkemenin işten el çekmesi sonucu doğurmuyorsa bu karar ara kararı niteliğindedir. Usulün 393. maddesi hükmünce, Asliye Mahkemesi tarafından verilen kararlara ilişkin süreler taraflara tebliğ edildiği tarihten itibaren başlayacağına ve Ticaret yasasının 5. maddesi uyarınca verilen iş alanı itibariyle gönderme kararları mahkemenin işten el çekmesi sonucunu doğurduğu cihetle Usulün 393. maddesine giren sonuçlandırıcı karar niteliğinde olduğundan Usulun 193. maddede yazılı 10 günlük sürenin taraflara sözle bildirildiği günden itibaren işlemeye başlayacağını kabul etmesi yerinde değilse de olayda gönderme kararı davacı avukatına 14.5.1971 gün ve davalılar avukatına da 13.5.1971 günü tebliğ edildiğine ve davacılar avukatı tarafından 29.5.1971 günlü dilekçe ile dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi istendiğine ve bu iki tarih arasında 10 günden fazla süre geçmiş olduğuna göre davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karar sonucu bakımından doğrudur.
SONUÇ : Temyiz itirazlarını reddiyle ancak gösterilen nedenle ve sonucu yönünden doğru olan kararın ONANMASINA, 4.7.1972 gününde oybirliğiyle karar verildi.