 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E: 1972/716
K: 1972/867
T: 29.02.1972
DAVA : Olay gecesi saat 23.00 sıralarında sanık Osman ay ile ailesi efradı- Kızı mağdure Güler- ile kayınbiraderi diğer sanık Şaban Kaya'nın evinden gece oturmasından evlerine dönerlerken yolda bekleyen sanıklardan Bilal Ay ile oğlu maktul Mustafa Ay; mağdure Güler Ay'ı kollarından tutup sürükleyerek kaçırmaya kalkıştıkları ve diğer sanıklardan Ahmet Kara ve Kadir Kaya'nın da mağdurenin babasına hücum ettikleri, bu durumla karşılaşan mağdure Güler Ay'ın da "yetiş, beni kurtar" diye feryat etmesi üzerine evinden dışarı çıkan ve mağdurenin dayısı Şaban Kaya'nın, olay yerine geldiği ve kazının kaçırılmasına engel olmak isteyen mağdurenin bababası sanık Osman Ay ve dayası Şaban Kaya'ya hücum ederek dosya arasında mevcut mahalli hükümet tabipliğinin 11.6.1970 tarihli raporlarında yazılı olduğu şekilde dövüp yaraladıkları ve mağdure Güler'in Kaçırlmasını ve bu suretle namusunu kurtarmak maksadıyla sanık Osman Ay'ın izinsiz taşıdığı bıçakla -öldürülenin- koltuk altı arter ile diğer ufak damarları keserek bol iç kanama tevlit etmesi ve diğer sanık Şaban Kaya'nın da av tüfeğinden boma, 6136 sayılı Kanunda yer alan silahlardan sayılmadığı tesbit ve anlaşılan silahla ateş ederek onu guluteal nahiyedeki adaleyi ve arterleri parçalayarak iç kanamadan öldürmüş bulunduğu ve her iki sanığın işledikleri yaralama fiillerinin müstakilen öldürmeyi mucip olduğu gibi birlikte mütalaası halinde ölümü çabuklaştırdıkları 24.6.1970 günlü ölü muayene tutanağı münderecatı ve sanıkların aşamalardaki ifadeleriyle, mağdure Güler Ay'ın şahadeti ve inclenen tüm dosya kapsamından açık bir şekilde anlaşılmış bulunmaktadır.
Bu durum karşısında kızı ve yeğeni olan mağdure Güler Ay'ın, maktul Mustafa ile babası Bilal ay tarafından kaçırılmak istenmesi ve binnetice ırzına kırşı yapılan haksız saldırıyı hemen savuşturmak zorunluğu içerisinde, başka kurtuluş çaresinin de kalmadığından, Mustafa Ay'ın adları geçen bu iki sanık tarafından öldürüldüğü ve kabulün de bu yolda olmasına göre eylemlerin, TCK.nun 49/2. maddesi kapsamı içerisinde düşünülmesi gerekirken (... zorla ırza geçmeğe teşebbüs olmayıp, kaçırmaya teşebbüs olduğundan) ve TCK.nun 49/1. maddesindeki bir şahsın vücut tamamiyetinin müdafaasının bahse konu olduğu ve yine nefsi ve ırzı tabirlerinin meşru savunmanın şumulünü daraltma için değil, belirtmek ve binnetice geniş manada kabul edilmesi icap ettiği ve kökleşen Yargıtay İçtihadları da bu yolda bulunduğu gözönünde tutulmayarak isabet bulunmayan bazı düşüncelerle TCK.nun 51/2. maddesinin uygulanması, yasaya aykırıdır.