 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1971/5017
K: 1971/7634
T: 24.12.1971
DAVA : Taraflar arasındaki davanın İstanbul As. 3. Ticaret Mahkemesince görülerek davanın reddine dair verilen 10.3.1971 tarih ve 493/53 sayılı hükmüne duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı avukatı B. Ş....A.... gelip davalı ve avukatı tebligata rağmen gelmediklerinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştır. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Olayda davacının ardiye ücretini dava ettiği eşya, yabancı memleketten yurda kısmen Devlet Demiryolları tarafından nakil edilerek Gümrük Kanunu uyarınca gümrük muamelelerinin tamamlanmasına kadar davacının işlettiği ardiyeye konmuştur. Davacının dayandığı ardiye munasebeti eşyanın taşınmasını müteakip kurulmuş ve ilişkiye bir taşıma sözleşmesi tekaddüm etmiştir.
Dosyada mübrez hamule senedine ve davalının kabulüne göre bu yükün Türkiye'deki alıcısı (gönderileni) davalı şirkettir. Bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Taşıma sözleşmesinin sona ermesi için hamule senedi ve taşınan eşyanın alıcısına (gönderilene) teslim edilmesi gereklidir. Olayda davalı hamule senedini çekmiş fakat eşya gümrük formaliteleri mevcut olduğundan kendisine teslim olunmamıştır. Böyle durumlarda eşyanın taşınan tarafından gümrük makamlarına teslimi, gönderilene teslim yerine geçer. Böylece taşıma sözleşmesinin son bulduğunun kabulü icabeder. Bu hadisede Gümrük Kanunu emir ve izin verdiği için taşınan eşya gümrük idaresinin denetimi altındaki davalı işletmeye ait ardiyeye alınmış ve bununla taşıma sözleşmesi sona ermiştir. Ancak gümrük idaresine veya denetimi altındaki ardiyesine eşyanın tesliminin, taşıma işindeki alıcıya teslim addolunmasından ve taşıma sözleşmesinin bu tarzda son bulduğundan söz edebilmek için eşyanın alıcı adına ve hesabına ardiyeye alındığının kabulü zorunludur. Bu husus alıcıya teslim muamelesi yerine ikame edilen işlemin zaruri bir neticesidir. Şu halde Gümrük Kanunu hükümlerinden ortaya çıkan ve Gümrük Kanununun 106. maddesi hükmü icabı genel hükümlere tabii olan bu ardiyecilik münasebetinin diğer tarafı, taşıma aktinde alıcı olan davalı şirkettir. Bu sonuç eşyanın anbara girmesi dolayısı ile ve hamule senedi karşılığında düzenlenerek davalıya verilen teslim ordinosu ile de teyit olunmuştur. Bu ordinoda eşyanın sahibi olarak davalının adı yazılıdır; yani lehtar davalıdır. Bu senette davacı ardiyeye konacak eşyayı davalının talep edebileceğini beyan etmiş ve davalı bunu itirazsız olarak kabul etmiştir. Bu suretle de eşyanın ardiyede davalı hesabına ve adına kaldığı kabul edilmiş olmaktadır Esasen taşıma akdinin alıcısı olarak ve hamule senedi karşılığında düzenlenmiş olan bu ordinonun davalı adına yazılması normal bir muameledir. Davalı ardiye münasebitinde diğer taraf olarak ardiye ücretini ödemekle borçludur. Taşıma işi alıcısı olan davalının gerçek mal sahibi olmadığını davacının bilmesi ve Şubat 1966 tarihinden beri Gümrük idaresinin yazısı üzerine ordinoların hakiki mal sahibi adına tanzimi, bu sonuca etkili görülmemiştir. Keza davalının teslim ordinosunu başkasına devir ve temlik etmesi, davacının rızası olmadan davalıyı ardiye münasebetinden doğan borcundan kurtaramaz. Bu nedenlerle husumet davalıya teveccüh eder. Davanın esasına bakılarak sonucuna göre karar verilmek gerekirken, husumet noktasından reddine dair karar kanuna aykırı olduğundan bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle davacının temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 24.12.1971 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.