T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2010/162
K. 2010/179
T. 28.9.2010
• BİRLEŞTİRME KARARI (C. Başsavcısı Olan Sanığın Sahte İfade Tutanağı Düzenlediği İddiası/Resmi Belgede Sahtecilik - Sanığın Ergenekon Dosyası Kapsamında Ağır Ceza Mahkemesinde Değil Tebaası İle Birlikte Yargıtayda Yargılanacağı/Ağır Ceza Mahkemesinin Kararının Kaldırılacağı)
• GÖREV SUÇU (C. Başsavcısı Tarafından Görevi Gereği Düzenlemeye Yetkili Olduğu Resmi Belgenin Sahte Olarak Düzenlendiğine Yönelik İddia - İsnad Edilen Eylemin Kişisel Suç Kapsamında Değil Görev Suçu Kapsamında Değerlendirileceği)
• ERGENEKON SANIĞI CUMHURİYET BAŞSAVCISININ RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNDAN YARGILANMASI (Sanığın Ergenekon Dosyası Kapsamında Ağır Ceza Mahkemesinde Değil Tebaası İle Birlikte Yargıtayda Yargılanacağı)
• CUMHURİYET BAŞSAVCISININ RESMİ BELGEDE SAHTECİLİKTEN YARGILANMASI (Sanığın Ergenekon Dosyası Kapsamında Ağır Ceza Mahkemesinde Değil Tebbası İle Birlikte Yargıtayda Yargılanacağı - Ağır Ceza Mahkemesinin Birleştirme Kararının Kaldırılacağı)
• SAHTE İFADE TUTANAĞI DÜZENLEMEK (Resmi Belgede Sahtecilik - C. Başsavcısı Olan Sanığın Tebaası İle Birlikte Yargıtayda Yargılanması Gereği)
5237/m.204
2802/m.90
5271/m.250
ÖZET : Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken konu, Yargıtay Ceza Dairesi ve Ağır Ceza Mahkemesi arasında oluşan olumlu birleştirme uyuşmazlığının giderilmesine ilişkindir. Cumhuriyet Başsavcısı olan sanık İ. C.nin bazı gizli tanıkları jandarma personeli ile birlikte çeşitli vaatler ve baskıyla kandırarak tamamen gerçek dışı sahte ifade tutanakları düzenlediği iddia edilerek, bu eylemi nedeniyle resmi belgede sahtecilik hükümleri uyarınca cezalandırılması isteminde bulunulduğu görülmektedir.
Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi belgenin sahte olarak düzenlenmesi yaptırıma bağlanmış olup, sanığa isnat edilen eylem, C. Başsavcısı olan sanığın, içeriği itibariyle sahte ifade tutanağı düzenlediği iddiasıdır. Düzenlendiği iddia edilen bu tutanak C. Başsavcısı olan sanık tarafından bu sıfatla düzenlenmiş bulunduğundan, isnat edilen eylem kişisel suç kapsamında değil görev suçu kapsamında değerlendirilmelidir.
Birinci sınıfa ayrılmış bulunan sanık C. Savcısının işlediği görev suçu nedeniyle, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Yasası ve 5271 sayılı CYY'nın istisna hükmü nedeniyle 250. madde kapsamındaki suçlara bakmakla yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde değil, Yargıtay'da yargılanması, sanığın suçuna iştirak eden diğer sanıkların da, sanık C. Savcısına tebaan Yargıtay'da yargılanması zorunludur. Yüksek görevli olan Yargıtay Ceza Dairesinin birleştirme kararı isabetli olup, Ağır Ceza Mahkemesinin birleştirme kararlarının Kaldırılmasına karar verilmelidir.
DAVA : Erzurum C. Başsavcılığının 25.02.2010 gün ve .... sayılı iddianamesi ile;
Şüpheliler;
S......'in; Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan, 5237 sayılı TCY'nın 314/2, İ.....'in; Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma, resmi belgede sahtecilik ve tehdit suçlarından 5237 sayılı TCY'nın 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 4/a, 9. maddeleri yollamasıyla TCY'nın 204/2-3, 106/2-c, 3713 sayılı Yasa'nın 5, TCY'nın 53, 58/9 ve 63
E....., Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma, birden fazla kişinin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine, hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçlarından 5237 sayılı TCY'nın 314/2, 135/2, 43, 137/1-a, 3713 sayılı Yasa'nın 5, TCY'nın 53, 58/9 ve 63,
Ş.....'nin; Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma ve tehdit suçlarından, 5237 sayılı TCY'nın 314/2, Terörle Mücadele Yasası'nın 4/a, 9. maddeleri yollamasıyla, 106/2-c, 3713 sayılı Yasa'nın 5, TCY'nın 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Özel Yetkili Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine açılan kamu davasında; Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesince 10.05.2010 gün ve .... sayı ile, hukuki ve fiili irtibat nedeniyle bu davanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/.. esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Ceza Dairesince de 18.06.2010 tarihli celsede, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/.... esas sayılı dosyasının, sanık İ...... hakkında, görevi kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik ve suça azmettirme, imar kirliliğine neden olma ve haksız arama suçlarından, 5237 sayılı TCY'nın 257/1 maddesi (iki kez) 204/2, 38/1 ve 204/2,184/1 ve 120. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Yargıtay 11. Ceza Dairesine açılan ve bu mahkemenin 2010/--- esasına kayıt edilen kamu davasıyla birleştirilmesine karar verilmiştir.
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesince dosyanın birleştirilmek üzere gönderildiği İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince de, her iki dosya arasında irtibat bulunduğu kabul edilerek, davanın fiili ve hukuki irtibat nedeniyle 5271 sayılı CYY'nın 8 ve 16. maddeleri uyarınca, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/.....ılı dosyası ile birleştirilmesine ve yargılamanın bu dosya üzerinde yürütülmesine karar verilmiştir.
Olumlu birleştirme uyuşmazlığının giderilmesi için Yargıtay C. Başsavcılığının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.06.2010 gün ve 2010....., Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.05.2010 gün ve 2010/1.. sayılı birleştirme kararlarının kaldırılması istemli 12.07.2010 gün ve 166301 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
KARAR : Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken konu, Yargıtay 11. Ceza Dairesi ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi arasında oluşan olumlu birleştirme uyuşmazlığının giderilmesine ilişkindir. Ancak uyuşmazlık konularının değerlendirilmesine geçmeden önce, birleştirme kararının yüksek görevli mahkeme olan Yargıtay 11. Ceza Dairesince verildiği, dolayısıyla Erzurum 2. Ağır Ceza ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemelerince verilen birleştirme kararlarının yok hükmünde sayılması gerektiği, dolayısıyla çözümlenecek bir uyuşmazlığın bulunmadığı, yine aynı şekilde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince 25.06.2010 tarihinde verilen birleştirme kararından sonra Yargıtay 11. Ceza Dairesince verilen bir birleştirme kararının bulunmaması nedeniyle henüz uyuşmazlığın doğmadığı ileri sürülmüş ise de, yasalarımızda mahkemelerce verilen kararların kendiliğinden yok sayılması sonucunu doğuracak bir hükmün bulunmadığı, bu nedenle Erzurum 2. Ağır ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemelerince verilen kararların yetkili bir yargı merciince ortadan kaldırılmadıkça yok hükmünde sayılamayacağı, yine Yargıtay 11. Ceza Dairesince, ikinci kez birleştirme kararı verilmesine gerek bulunmadığı ve ilk derece mahkemeleri ile Yargıtay ilgili
ceza dairesinde doğan olumlu birleştirme uyuşmazlığını çözme yetkisinin, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.04.2003 gün ve 108-120 sayılı kararında da vurgulandığı üzere Ceza Genel Kuruluna ait olduğu kararlaştırılarak konuların müzakeresine başlanmıştır.
Uyuşmazlığın esası ile ilgili konunun değerlendirilmesine geçmeden önce sırasıyla; 1-İlgili yasal düzenlemelerin incelenmesi,
2-Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ileri sürülen, fotokopi belge ile birleştirme kararı verilip verilmediği,
3-Yargıtay 11. Ceza Dairesinin yüksek görevli mahkeme olup olmadığı, Hususlarının sırasıyla karara bağlanması gerekmiştir.
1-İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER:
5271 SAYILI CEZA YARGILAMASI YASASI'NIN İLGİLİ HÜKÜMLERİ: Bağlantı kavramı
Madde 8 - (1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
(2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır. Davaların birleştirilerek açılması
Madde 9 - (1) Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir. Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması
Madde 10 - (1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı
ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
(2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tabi olduğu yargılama usulü uygulanır. (3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur. Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme
Madde 11 - (1) Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir. Bağlantılı suçlarda yetki
Madde 16 - (1) Yukarıdaki maddelere göre her biri değişik mahkemelerin yetkisi içinde bulunan bağlantılı
ceza davaları, yetkili mahkemelerden herhangi birisinde birleştirilerek görülebilir. (2) Bağlantılı
ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına başlanmış olursa, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak uyuşma üzerine, bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir.
(3) Uyuşulmazsa, Cumhuriyet savcısı veya sanığın istemi üzerine ortak yüksek görevli mahkeme birleştirmeye gerek olup olmadığına ve gerek varsa hangi mahkemede birleştirileceğine karar verir. (4) Birleştirilmiş olan davaların ayrılması da bu suretle olur. Yetkide olumlu veya olumsuz uyuşmazlık
Madde 17 - (1) Birkaç hakim veya mahkeme arasında olumlu veya olumsuz yetki uyuşmazlığı çıkarsa, ortak yüksek görevli mahkeme, yetkili hakim veya mahkemeyi belirler. Görev ve yargı çevresinin belirlenmesi
Madde 250 - (1) Türk Ceza Kanununda yer alan;
a) (Değişik: 26.06.2009 - 5918/7 md.) Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti suçu veya suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama suçu,
b) Haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde cebir ve tehdit uygulanarak işlenen suçlar,
c) İkinci Kitap Dördüncü Kısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332 nci maddeler hariç),
Dolayısıyla açılan davalar; Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır
ceza mahkemelerinde görülür.
(2) Gelen iş durumu göz önünde bulundurularak birinci fıkrada belirtilen suçlara bakmakla görevli olmak üzere, aynı yerde birden fazla ağır
ceza mahkemesi kurulmasına, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir.
Bu halde, mahkemeler numaralandırılır. Bu mahkemelerin başkan ve üyeleri adli yargı adalet komisyonunca, bu mahkemelerden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez.
(3) Birinci fıkrada belirtilen suçları işleyenler sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu Kanunla görevlendirilmiş ağır
ceza mahkemelerinde yargılanır. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile (…) askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır.
(4) (Ek fıkra: 22.07.2010 - 6008/8 md.) Çocuklar, bu madde hükümleri uyarınca kurulan mahkemelerde yargılanamazlar ve bu mahkemelere özgü soruşturma ve kovuşturma hükümleri çocuklar bakımından uygulanmaz.
2802 SAYILI HAKİMLER VE SAVCILAR YASASI'NIN İLGİLİ HÜKÜMLERİ: Soruşturma:
Madde 82 - Hakim ve savcıların görevden doğan veya görev sırasında işlenen suçları, sıfat ve görevleri gereğine uymayan tutum ve davranışları nedeniyle, haklarında inceleme ve soruşturma yapılması Adalet Bakanlığının iznine bağlıdır. Adalet Bakanı inceleme ve soruşturmayı, adalet müfettişleri veya hakkında soruşturma yapılacak olandan daha kıdemli hakim veya savcı eliyle yaptırılabilir.
Soruşturma ile görevlendirilen hakim ve savcılar, adalet müfettişlerinin 101 inci maddedeki yetkilerini haizdirler. Suça katılma:
Madde 86 - Hakim ve savcıların suçlarına iştirak edenler aynı soruşturma ve kovuşturma mercilerine tabidirler.
Kovuşturma kararı ve ilk soruşturma:
Madde 89 - Hakim ve savcılar hakkında görevden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle kovuşturma yapılması gerekli görüldüğü takdirde evrak, Adalet Bakanlığınca ilgilinin yargı çevresinde bulunduğu ağır
ceza mahkemesine en yakın ağır
ceza mahkemesi Cumhuriyet savcılığına; Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarında görevli hakim ve savcılar hakkındaki evrak ise Ankara Cumhuriyet Savcılığına gönderilir.
Cumhuriyet savcısı beş gün içinde iddianamesini düzenleyerek evrakı, son soruşturmanın açılmasına veya son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına karar verilmek üzere ağır
ceza mahkemesine verir.
İddianamenin bir örneği Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince, hakkında kovuşturma yapılana tebliğ olunur. Bu tebliğ üzerine ilgili, Kanunda yazılı süre içinde delil toplanmasını ister veya kabul edilebilir istekte bulunursa bu husus göz önünde tutulur ve gerekirse soruşturma başkan tarafından derinleştirilir.
Son soruşturma merciileri :
Madde 90 - Haklarında son soruşturma açılmasına karar verilenlerden; birinci sınıfa ayrılmış olanlarla ağır
ceza mahkemeleri heyetine dahil bulunan hakim ve Cumhuriyet savcılarının, son soruşturmaları Yargıtayın görevli
ceza dairesinde görülür.
Birinci fıkra dışındaki hakim ve savcıların son soruşturmaları, yargı çevresi içinde bulundukları ağır
ceza mahkemesinde yapılır.
Son soruşturma merciinin saptanması:
Madde 91 - Bu
Kanun gereğince haklarında kovuşturma yapılacak olanların, son soruşturma mercilerinin saptanmasında, son soruşturma zamanındaki son soruşturmadan önce görevden ayrılanların ise ayrılma zamanındaki sıfatları esas alınır.
Geçici yetkililer hakkında soruşturma ve kovuşturma mercilerinin saptanmasında yetkili bulundukları yerdeki sıfatları esas tutulur. Kişisel suçlarda soruşturma ve kovuşturma:
Madde 93 - Hakim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma, ilgilinin yargı çevresinde bulunduğu ağır
ceza mahkemesine en yakın ağır
ceza mahkemesi Cumhuriyet başsavcısına ve son soruşturma o yer ağır
ceza mahkemesine aittir.
Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarındaki hakim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ve ağır
ceza mahkemesine aittir. Ağır
ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü halleri
Madde 94 - Ağır
ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hallerinde hazırlık soruşturması genel hükümlere göre yapılır. Hazırlık soruşturması yetkili Cumhuriyet savcıları tarafından bizzat yürütülür.
Bu halde durumun hemen Adalet Bakanlığına bildirilmesi zorunludur. 3713 SAYILI TERÖRLE MÜCADELE YASASI'NIN İLGİLİ HÜKÜMLERİ: Terör amacı ile işlenen suçlar
Madde 4 - Aşağıdaki suçlar 1 inci maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda suç işlemek üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlendiği takdirde, terör suçu sayılır:
a) Türk Ceza Kanununun 79, 80, 81, 82, 84, 86, 87, 96, 106, 107, 108, 109, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 142, 148, 149, 151, 152, 170, 172, 173, 174, 185, 188, 199, 200, 202, 204, 210, 213, 214, 215, 223, 224, 243, 244, 265, 294, 300, 316, 317, 318 ve 319 uncu maddeleri ile 310 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar. ….
Görev ve yargı çevresinin belirlenmesi
Madde 9 - (Değişik: 29.06.2006-5532/8 md.) Bu
Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili davalara, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ağır
ceza mahkemelerinde bakılır.
DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİNE İLİŞKİN HÜKÜMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ;
5271 sayılı CYY'nın 8. maddesinde, bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçta birden fazla sanık bulunması, şeklinde dar bağlantı tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında ise, suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiillerinin de bağlantılı suç sayılacağı belirtilerek, bu halde de fiiller arasında bağlantının varlığı kabul edilmiştir. Yasanın 11. maddesinde ise geniş bağlantı tanımlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, yapılan yargılamada, mahkemece bakılmakta olan birden fazla dava arasında bağlantının saptanması halinde, bu bağlantı 8. maddede gösterilen türden olmasa dahi, yargılamanın birlikte yapılarak hükme bağlanması için davaların birleştirilmesine karar verilebilecektir. Maddede, ne tür bağlantıların bu kapsamda değerlendirileceği yönünde bir sınırlandırmaya yer verilmemiş, yalnızca mahkemenin bakmakta olduğu birden çok davada bağlantı görmesi yeterli kabul edilmiştir. Bu hükmün amacı, yargılanan uyuşmazlıkların birlikte yargılanmasında ve karara bağlanmasında yarar bulunmasıdır. Bu şekilde tüm kanıtların birlikte değerlendirilerek, daha adil bir kararın verilmesi ve verilecek hükümlerde olası değerlendirme yanılgılarının engellenmesi hedeflenmiştir.
Görüldüğü gibi,
ceza yargılamasında genel kural, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılamanın yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği yüzünden bu kuraldan ayrılınabilmektedir. Ana kuraldan ayrılmayı gerektiren ayrıksı hallerden biri olan yargılamaların birleştirilmesi, birleştirmede fayda düşüncesine dayandığından, fayda varsa birleştirilmeli, fayda yoksa birleştirilmemelidir. Yasamız da, bu yolu tutmuş, fayda bulunup bulunmadığının her olayda araştırılmasını kural olarak hakime bırakmış, istisnaen de, yargılamaların birleştirilip birleştirilmeyeceğini kendisi tayin etmiştir.
Ceza Yargılaması sistemimiz incelendiğinde, birleştirme için üç temel ilkenin benimsendiği, bunlardan birleştirmenin ihtiyariliği ilkesinin ana, birleştirme zorunluluğu ve birleştirme yasağının ise ana ilkenin istisnalarını oluşturduğu görülmektedir.
Birleştirme ihtiyari olmakla birlikte, birleştirmenin zorunlu olduğu haller de öngörülmüştür. Örneğin, İİY'nın 346. maddesinde, birleştirme yasağı öngörülerek, icra mahkemelerinin yetkisine giren
ceza davalarının diğer
ceza davaları ile birleştirilemeyeceği belirtilmiş,
2802 sayılı Yasanın 86. maddesinde, hakim ve savcıların işledikleri görev suçlarına iştirak edenler aynı kovuşturma mercilerinde yargılanacakları hükmü ile de birleştirme zorunluluğu düzenlenmiştir. 5271 sayılı CYY'nın 9. maddesinde, soruşturma evresinde uyuşmazlıkların birleştirilmesine ilişkin hükümlere, 10. maddesinde ise kovuşturma evresindeki birleştirme yöntemine yer verilmiştir. 10. madde uyarınca, davalar farklı mahkemelerin görev alanında ise birleştirmeye yüksek görevli mahkemece karar verilecek ve yüksek görevli mahkemede yapılacaktır.
Yasanın 16. maddesinde ise, bağlantılı suçlarda yetki hususu düzenlenmiş olup, bu hüküm uyarınca, her biri değişik mahkemelerin yetkisi içinde bulunan bağlantılı
ceza davaları, yetkili mahkemelerden herhangi birisinde birleştirilerek görülebilecek, değişik mahkemelerde yargılamanın başlaması halinde, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak uyuşma üzerine, bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilecek, uyuşulmazsa, Cumhuriyet savcısı veya sanığın istemi üzerine ortak yüksek görevli mahkeme birleştirmeye gerek olup olmadığına ve gerek varsa hangi mahkemede birleştirileceğine karar verecek, birleştirilmiş olan davaların ayrılması da aynı şekilde olacak, hakim veya mahkeme arasında olumlu veya olumsuz yetki uyuşmazlığı çıkması halinde ise aynı Yasanın 17. maddesi uyarınca, ortak yüksek görevli mahkeme, yetkili hakim veya mahkemeyi belirleyecektir.
Birleştirme ile ilgili bu genel açıklamalardan sonra ön sorun olarak görüşülmesi kararlaştırılan, fotokopi evraklarla yetinilerek birleştirme kararının verilip verilemeyeceğine ilişkin hususa gelince, Yargıtay 11. Ceza Dairesine sanık İlhan Cihaner hakkında açılan kamu davasında;
02.04.2010 tarihli oturumda, Erzurum C. Başsavcılığının 2009/..... ve Erzincan C. Başsavcılığının 2009/.... sayılı soruşturma evraklarının akibetinin sorulmasına, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin .... esas sayılı dava dosyasının tüm ekleriyle birlikte incelenmek üzere gönderilmesi için Yargıtay C. Başsavcılığına yazı yazılmasına karar verilerek, yargılamanın 14.05.2010 tarihine bırakıldığı, bu celsede İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin görülmekte olan dava dosyalarının birleştirilmesi konusunda bir karar verilmesi beklenmeksizin duruşma gününden önce gecikmeye mahal bırakmayacak şekilde ivedilikle ve bir kurye görevlendirilerek anılan mahkemelerden getirtilmesi için Yargıtay C. Başsavcılığına yazı yazılmasına karar verilerek yargılamanın 28.05.2010 tarihine ertelendiği, bu oturumda Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/.... esas sayılı dosyasının itirazlarının incelenmesi için gönderildiği Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesinden döndüğünde başka bir işlem yapılmaksızın özel kurye refakatinde gönderilmesi için Yargıtay C. Başsavcılığı aracılığıyla Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine yazı yazılmasına, birleştirme konusundaki talebin dosya geldiğinde değerlendirilmesine, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/.... esas sayılı dosyasının ise beklenilmesine karar verilerek duruşmanın 11.06.2010 tarihine ertelendiği, 11.06.2010 tarihli celsede Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesince gönderilen CD'lerin kağıt ortamına aktarılmasına ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince kurye vasıtasıyla gönderilmiş bulunan 2010/.... esas sayılı dosyasının incelenmesine devam olunmasına, birleştirme konusundaki taleplerin ise bu ara kararları yerine getirildiğinde değerlendirilmesine karar verilerek duruşmanın 18.06.2010 tarihine ertelendiği; 18.06.2010 tarihli celsede;
Sanık İ....... hakkında görülmekte olan dava ile Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2010..... esas sayılı davası arasında 5271 sayılı CYY'nın 8/1 maddesi anlamında şahsi irtibatın bulunduğu, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2010/.... esas sayılı dosyasında kamu davasının dayanağını oluşturan Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 26.02.2010 gün ve 2010/..... sayılı iddianamesinde Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapan sanık İ.....'in, Ergenekon Terör Örgütünün Erzincan yapılanması içerisinde, diğer sanıklar S.... ile birlikte faaliyette bulunduğunun iddia olunduğu, sanıklar arasında fiili irtibatın da bulunduğu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Yasası'nın 86. maddesine göre, Hakim ve Savcıların işledikleri suçlara iştirak edenlerin aynı soruşturma ve kovuşturma mercilerine tabii oldukları, gerekçesi ile Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2010/108 esas sayılı dosyasının, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2010/... esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Görüldüğü gibi, 18.06.2010 tarihli oturumda;
Daha önce kurye aracılığıyla gönderilen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/.... esas sayılı dava dosyasının incelendiği ve dosyadaki iddianame ile sanıkların ifadelerinden birer örnek çıkarılarak onaylandıktan sonra dosya arasına konulduğu,
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 12.05.2010 tarihli yazısı ekinde gönderilen 2010/.... esas sayılı dosyasına ait CD'lerin ise kalemce kağıt ortamına aktarılarak incelendiği, 12.05.2010 günlü yazı ekinde gönderilen CD'lerde duruşma safahatı henüz tutanaklara geçirilmediğinden, bu tutanakların CD'lerde bulunmadığı ve dolayısıyla kağıt ortamına aktarılamadığı, ancak sanık müdafileri tarafından duruşma tutanakları ile birleştirme kararı örneklerinin sunulduğu, sunulan bu belgelerin de Yargıtay 11. Ceza Dairesince incelendiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile buna uyumlu Özel Daire kararlarında da vurgulandığı üzere; "Ceza Yargılamasında başvurulan kanıtlama araçlarından biri de belgelerdir. Yargılama makamları, suç isnadı nedeniyle oluşan uyuşmazlığı çözümlerken, kendiliklerinden getirttikleri ya da iddia ve savunma doğrultusunda sunulan belgelerin güvenilirliğini de denetlemek durumundadır. Güvenilirliğin denetlenebilmesi için, belgenin aslının, bu mümkün olmadığı takdirde ise aslına uygunluğunun yetkili makam ve kişilerce onanmış örnek ya da kopyalarının dosyaya konulması gerekir. Bu uygulama gerek Ceza Genel Kurulunca gerek Özel Dairelerce bugüne kadar sürdürülmüş olup, bu uygulamadan dönülmesini gerektiren bir durum veya yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
İnceleme konusu somut olayda, Yargıtay 11. Ceza Dairesince, kurye vasıtasıyla gönderilen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/.... esas sayılı dava dosyası aslının incelenerek bu dosyadaki ilgili evraklardan örnek çıkartılarak onaylandıktan sonra dosyaya konulduğu, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/.... esas sayılı dosyasının ise aynı mahkemenin gönderdiği CD'lerin kalemce kağıt ortamına aktarılmasını müteakiben incelendiği, ancak gönderilen CD'lerde duruşmalara ilişkin tutanaklar ile birleştirme kararının henüz CD ortamına aktarılamaması nedeniyle, tutanak ve birleştirme kararı ile ilgili incelemenin sanık müdafii tarafından sunulan örnekler üzerinden yapıldığı sabit ise de;
Özel Daire ve yüksek görevli mahkeme sıfatıyla Ceza Genel Kurulunca yapılan inceleme, bu aşamada temyiz incelemesine konu olabilecek herhangi bir hüküm bulunmadığından, temyiz davası niteliğinde değildir. Hal böyle iken; olumlu birleştirme uyuşmazlığının çözümlenmesi ve karara bağlanmasıyla sınırlı olarak yapılan bu incelemede, temyiz aşamasında hükümlerin incelenmesindeki esas ve ilkelerin uygulanacağını kabul etmek, yapılan incelemenin niteliğiyle bağdaşmaz. Zira, böyle bir uyuşmazlık, yerel mahkeme ve Yargıtay özel dairesi arasında olmayıp da, Sulh Ceza ve Asliye Ceza Mahkemeleri arasında çıkmış olsaydı, nasıl ki; uyuşmazlığı çözmekle görevli bulunan Ağır Ceza Mahkemesince dosyalardaki evrakların fotokopi olup olmadığı veya aslına uygunluğunun onaylanıp onaylanmadığı denetlenemeyecek ise, bu incelemenin yüksek görevli mahkeme olması nedeniyle Yargıtay ilgili dairesince veya Ceza Genel Kurulunca yapılması halinde de sonuç değişmeyecektir.
Yargıtay 11. Ceza Dairesince, her iki dosyanın istenmesinin amacı ve kapsamı dosyalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunup bulunmadığının saptanmasına yönelik ve bununla sınırlıdır. Zira irtibatın varlığı halinde birleştirme kararı verilerek dosyanın aslı getirtilecek, bilahare dosyada daha önceki usul işlemlerinin yasaya uygun olarak yapılıp yapılmadığı incelenecek, yasaya aykırı işlemler, olanaklı ise yasaya uygun hale getirilecek, onaysız belgeler var ise onaylanmak suretiyle, bunlara belge kanıtı değeri kazandırılacak, sunulan belgelerin güvenirliği sağlanacaktır. İrtibatın varlığı ile sınırlı bir incelemede, gönderilen bir kısım belgelerin fotokopi olması bu aşamada sonuca etkili olamayacağı gibi Özel Dairece verilen birleştirme kararını da hukuka aykırı hale getirmeyecektir. Özel Dairece verilen birleştirme kararının hukuken geçerli olduğu oyçokluğuyla saptandıktan sonra, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin yüksek görevli mahkeme olup olmadığı hususunun değerlendirilmesine geçilmiştir.
5235 sayılı Yasada, bölge adliye mahkemeleri ile ilk derece mahkemelerine ilişkin hükümlere yer verilip, ilk derece mahkemeleri bakacakları suçların ağırlıklarına göre Sulh-Asliye-Ağır Ceza mahkemeleri şeklinde ayrıma tabi tutulmuşlardır.
Anayasa'nın, yargıya ilişkin üçüncü bölüm, ikinci kısımda yüksek mahkemelere ilişkin hükümlere yer verilip, 154. maddesinde, yüksek mahkeme olan Yargıtay'ın, adliye mahkemelerince verilen ve yasanın başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercii olduğu ve yasada gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakacağı belirtilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Yasasının 13. maddesinde; Yargıtay Başkan ve Üyeleri ile Yargıtay C. Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekili ve özel yasalarında belirtilen kimseler aleyhinde doğan tazminat davaları ile bunların kişisel suçlarına ait
ceza davalarına ve yasalarda gösterilen diğer davalara ilk ve son derece mahkemesi olarak bakma görevinin Yargıtay'a ait olduğu, 14. maddesinde ise yargılama görevi özel yasalarca Yargıtay'a verilen kişilere ait davaların, fiilin niteliğine göre benzeri fiillere ilişkin hüküm veya kararları incelemeye yetkili dairece görüleceği ve dairelerce verilen kararların temyizen Ceza Genel Kurulunca inceleneceği, hükümlerine yer verilmiştir.
Anayasanın 154, 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 13 ve 14. madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, Yargıtay'ın ilgili dairesinin, ilk derece ve bölge adliye mahkemelerine göre yüksek görevli mahkeme olduğunun kabulünde zorunluluk bulunduğu, aksi kabulün yargı sistemimizdeki derecelendirmeye de aykırı olacağı ve Yargıtay'ın ilgili dairesinin, temyiz mercii olarak görev yapması halinde yüksek görevli, ilk derece yargılaması yapmasında ise ilk derece mahkemeleri ile kıyaslanması suretiyle, sulh cezalık suçlarda yargılama yaptığında sulh
ceza mahkemesine, asliyelik suçlarda asliye mahkemesine, ağır cezalık suçlarda ise ağır
ceza mahkemesine denk sayılmasını gerektirecektir ki, böyle bir kabulün yasal dayanağı bulunmamaktadır.
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin yüksek görevli mahkeme olduğu bu şekilde saptandıktan sonra, birleştirme ile ilgili uyuşmazlığın değerlendirilmesine geçilmiştir. BİRLEŞTİRME KARARLARINA KONU OLAN DAVALAR;
1-Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/.... Esas sayılı dosyasının konusu ve aşamaları: 27.10.2009 günü bir ihbar üzerine Erzincan Çatalarmut Baraj Gölünde 13 adet el bombası, çeşitli çap ve nitelikte 350 adet merminin elde edilmesi ve Erzincan Merkeze bağlı Ekmekli Göletinde çok sayıda dolu mermi bulunması olayları üzerine CYY'nın 250. maddesi ile yetkili Erzurum C. Başsavcılığınca başlatılan soruşturmada;
Erzincan MİT Bölge Müdürlüğünde görevli üç personelin kullandıkları eleman vasıtasıyla ....tarafından hazırlanan "irtica ile mücadele eylem planı"nı uygulamaya koydukları, bu kapsamda kullandıkları eleman vasıtasıyla "Gülen Grubuna" ait olduğu iddia edilen yerlere ruhsatsız silah, uyuşturucu madde, içeriği suç unsuru taşıyan belge koyarak yakalatmak, haklarında silahlı terör örgütü kapsamında soruşturma yapmak istedikleri iddia edilerek, "şüphelilerin atılı eylemlerin dayanağının halen İstanbul C. Başsavcılığınca hakkında Ergenekon silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan soruşturma yürütülen şüpheli D.... imzalı irtica ile mücadele eylem planı olduğu, bu kapsamda soruşturmanın İstanbul C. Başsavcılığınca yürütüldüğü, şüphelilere atılı eylemler ile İstanbul'da yürütülen soruşturmanın birlikte yürütülüp, değerlendirilmesi gerektiği" görüşüyle, yetkisizlik kararı ile soruşturma evrakının İstanbul C. Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca da, 22.02.2010 gün ve 2010/.... sayı ile;
Her iki soruşturma arasında bağlantı bulunduğu kabul edilmekle birlikte, bu hususun kovuşturma aşamasında değerlendirilmesi gerektiği görüşüyle soruşturma evrakı Erzurum C. Başsavcılığına iade edilmiştir.
İade üzerine Erzurum C. Başsavcılığınca 25.02.2010 gün ve .... sayılı iddianame ile; Şüpheliler;
S....'in; Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan, 5237 sayılı TCY'nın 314/2, İ....'in; Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma, resmi belgede sahtecilik ve tehdit suçlarından 5237 sayılı TCY'nın 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 4/a, 9. maddeleri yollamasıyla, TCY'nın 204/2-3, 106/2-c, 3713 sayılı Yasa'nın 5, TCY'nın 53, 58/9 ve 63,
A......; Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan, 5237 sayılı TCY'nın 314/2, 3713 sayılı Yasa'nın 5, TCY'nın 53, 58/9 ve 63,
...........t'un, Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma, birden fazla kişinin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine, hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçlarından 5237 sayılı TCY'nın 314/2, 135/2, 43, 137/1-a, 3713 sayılı Yasa'nın 5, TCY'nın 53, 58/9 ve 63,
Ş.....'nin; Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma ve tehdit suçlarından, 5237 sayılı TCY'nın 314/2, Terörle Mücadele Yasası'nın 4/a, 9. maddeleri yollamasıyla, 106/2-c, 3713 sayılı Yasa'nın 5, TCY'nın 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Özel Yetkili Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı; Bu davada sanık İ....r'e yöneltilen eylemlerin;
Erzincan C. Başsavcısı olarak görev yapan şüphelinin Ergenekon terör örgütünün Erzincan yapılanması içerisinde, örgütün faaliyetleri çerçevesinde diğer şüphelilerle birlikte faaliyetlerde bulunduğu,
Bu kapsamda;
Ergenekon silahlı terör örgütü soruşturmaları kapsamında ele geçirilen silahların kolluk güçleri tarafından konulduğu biçimindeki Ergenekon silahlı terör örgütü iddialarını güçlendirmek ve elde edilen yasal delilleri zayıflatmak maksadıyla örgütün Erzincan yapılanmasına dahil olan şüpheliler tarafından 27.10.2009 tarihinde Çatalarmut Barajına mühimmat bırakılması ve silahların polis tarafından konulduğu iddiasının ileri sürülmesi şeklindeki senaryo üretilmesi eyleminde yer aldığı, Erzincan MİT Müdürlüğünde görev yapan s....... cemaati olarak bilinen grupların ev ve işyerlerine ve buralarda bulunan Ergenekon silahlı terör örgütünün hedefindeki bazı kişilerin çantalarına ve üzerlerine silah ve suç eşyası koydurmak ve bu grup, kurum ve kişilerin silahlı terör örgütleri ile organik ilişki içinde olduklarını ileri sürmek biçiminde gerçekleştirilmek istenen organizasyonun plan ve icrasında yer aldığı, şüpheli E....'un beyanına göre il jandarma komutanlığında bu faaliyetlerin icrası amacıyla yapılan toplantılara başkanlık ettiği, şüpheli İ.... MİT görevlisi K....
ve ismi tespit edilemeyen başka bir görevli ile birlikte gizli tanık Erzincan ile buluştuklarında (MİT görevlilerini kast ederek) "sen ağabeylerinin dediklerini neden yapmıyorsun, bu ağabeylerin senden ne istiyorsa tereddütsüz yap, bu senin için çok iyi olur, onların isteklerini yerine getirirsen, çok para kazanırsın, iyi yerlere gelirsin, aksi takdirde senin için hiç iyi olmaz, eğer bizi deşifre edersen, bize zarar vermeye kalkışırsan belki biz zarar görürüz ama seni ve aileni de bitiririz, ağabeylerinin memur olduklarını biliyoruz, onların memuriyet hayatları sona erer, anne-babanı yok ederiz" şeklinde kendisini ve ailesini birden fazla kişi ile birlikte ölümle tehdit ettiği,
İstanbul'da örgüte karşı yürütülen başka dosyanın şüphelisi ve Erzincan'da uygulamaya konulan planın hazırlayıcısı D.... ile 2009 yılı yerel seçimleri döneminde Erzincan Orduevinde toplantı yaptığı, cemaat olarak bilinen gruplara ilişkin olarak şüpheliler ......ın getirdiği dinleme kayıtlarını kabul ederek bunlar üzerinden haricen işlemler yürüttüğü, sanıklar Ş...... ile birlikte "Gülen grubu evleri" olarak bilinen bazı evlere silah koyma işinin organizasyonunda yer aldığı, Erzincan'da görev yapan il müdürlerinin AKP'li oldukları iddiasıyla onlar hakkında aleyhe bilgi toplama faaliyetini organize ettiği, şüpheliler S......n da bulunduğu jandarma istihbarat görevlileriyle birlikte Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda toplantılar yaptıkları,
Şüpheli il jandarma komutanlığı personeli olan bir kısım şüphelilerin gizli tanık X ile illegal amaçlı görüşmeler yaptıkları, bu görüşmelerde Erzincan Emniyetine yönelik yapmayı planladıkları komployu gerçekleştirmek için bu kişiyi yalancı tanık olma konusunda ikna etmeye çalıştıkları, bu komplonun içinde Cumhuriyet Başsavcısı şüpheli İ......'in de aktif olarak bulunduğu, tanığı ikna etmek için devreye girdiği, şayet tanığa şüpheli jandarma personelince "yalancı tanıklığı" kabul ettirilmesi halinde ifadesinin İ....tarafından alınacağı, bu dosyanın Erzurum'a kesinlikle gönderilmeyeceği ve kendisine hiçbir zarar gelmeyeceği, deşifre olmayacağı konusunda İ....'in de teminat verdiğinin tanığa söylenerek ikna etmeye çalıştıkları, şüpheli İlhan Cihaner'in bu suretle emniyete yönelik yapılmak istenen komplonun hukuki altyapısını hazırlama görevini üstlendiği,
Bazı gizli tanıkları jandarma personeli ile birlikte çeşitli vaatler ve baskıyla kandırarak 07.01.2010 tarihinde içeriği itibarıyla tamamen gerçek dışı ....un kendilerinden para karşılığı bomba temin etmelerini ve bu bombaları jandarmanın bahçesine gömmelerini, daha sonra Savcı O.....'a usulen ihbar edip onun bu yerlere operasyon düzenleyerek rütbeli askerleri Ergenekon üyeliğinden tutuklattırmasını sağlamaya dair) sahte ifade tutanakları düzenlediği, sonraki bir gün mesai saati sonrası Erzincan Emniyet Müdürü S....'u jandarmaya çağırıp orada kendisinden üç-beş tane el bombası istediği, Emniyet Müdürünün bu teklifi kabul etmediği, bunun üzerine 09.01.2010 tarihinde Erzincan Jandarma Komutanlığına ve 11.01.2010 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığına yazı yazarak "muhbire/şüphelilere teslim edilmek üzere patlayıcı özelliği engellenmiş ve teknik takibi olanaklı" mühimmat ve silah istediği, Cumhuriyet Başsavcısı şüpheli İ... tarafından muhbir X ve muhbir Y olarak kodlanan E... isimli kişilerin 07.01.2010 tarihli ifadelerinin, Savcı O....ın Erzincan İlinde Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yürüttüğü soruşturmayı tamamen sonuçsuz bırakacak nitelikte olmasına ve bu ifadelerde O....'a çok ciddi bir suç atılmasına rağmen, bu şüphelilerin Erzurum özel yetkili Cumhuriyet Savcısı O....'a 12.01.2010 günü akşamı ifade vermeye gittiklerini öğrendiğinde; Savcı O....l'ı aradığı ve muhbir X ve muhbir Y olarak aldığı E.....'ın ifadelerini saat 20:12 de Cumhuriyet Savcısı .....a faksladığı, bu kişilerin 12.01.2010 tarihinde Erzurum C. Başsavcılığında
avukat huzurunda alınan ve aynı gece 00:30 da biten ve 13.01.2010 günü mahkeme huzurunda alınan beyanlarında; şüpheli İ.... tarafından kendilerine yapılan vaad ve temin edilen menfaat karşılığında 07.01.2010 tarihli ifadeyi imzaladıklarını, o ifadelerinin içeriğinin gerçek olmadığını, Başsavcı İ... tarafından dikte ettirildiğini anlattıkları, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İ......in ertesi gün kendisini sorumluluktan kurtarabilmek için E... hakkında soruşturma başlattığının iddia edilerek;
Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma, resmi belgede sahtecilik ve tehdit suçlarından 5237 sayılı TCY'nın 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 4/a, 9. maddeleri yollamasıyla TCY'nın 204/2-3, 106/2-c, 3713 sayılı Yasa'nın 5, TCY'nın 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca cezalandırılmasının istendiği,
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesince 01.03.2010 gün ve .... sayı ile iddianamenin kabulüne, 10.05.2010 gün ve ..... sayı ile de;
Ergenekon silahlı terör örgütüne yönelik yapılan soruşturma sonucunda silahlı terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, halkı yürütme organına karşı silahlı isyana tahrik etmek, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, terör örgütüne ait silahları depolamak, genel güvenliğini kasten tehlikeye sokacak şekilde patlayıcı madde bulundurmak ve kullanmak, nitelikli kasten öldürmeye azmettirmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri çalmak, temin etmek, yasaklanan bilgileri temin etmek, açıklamak, kişisel verileri kaydetmek ve bağlı pek çok suçu işlemekten 86 sanık hakkında 10.07.2008 tarih ve 2007/... sayılı, yine aynı soruşturmanın devamı niteliğinde olan 56 sanık hakkında 08.03.2009 tarih ve 2009/.... sayılı, 52 sanık hakkında da 17.07.2009 tarih ve 2009/..... sayılı iddianameler ile kamu davaları açılmıştır.
Söz konusu davalar İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 20...Esas sayılı dosyalarında derdest bulunmaktadır.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2010/... Esas sayılı dosyasının sanıkları olan B.....n, D...... ve 5 arkadaşı hakkında yargılama konusu eylem, Ergenekon Terör Örgütü mensupları hakkında açılmış bulunan soruşturma ve kovuşturmaları sonuçsuz bırakma, delilleri karartma, özellikle kendilerine karşı kararlı bir biçimde mücadele ortaya koyan kolluk görevlilerini yıldırmak için sanık D...tarafından hazırlandığı iddia edilen "irtica ile mücadele eylem planı" adlı belgeyi hazırlamak ve icraya koymaktır.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2010/... Esas sayılı dosyası Ergenekon terör örgütü mensuplarının yargılandığı ana dosya ile birleştirme taleplidir.
Dosyamızın esasa ilişkin bilgi ve görgüsü olan tanık ve müşteki beyanlarının, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2010/..... Esas nolu dosyanın yargılama konusunda esaslı delil olarak gösterilmesi ve yine diğer dosyalarının yargılama konusu hakkında esaslı bilgi ve görgülerinin olması,
13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2010/.... Esas sayılı dosyasının, sanığı olan D... tarafından hazırlandığı iddia edilen "irtica ile mücadele eylem planı"nı, birçoğu üst düzey kamu görevlisi olan dosyamız sanıklarının Erzincan'da icraya koydukları, Şeklindeki iddiaların her iki dosyada da benzer olması,
Erzurum ve İstanbul C. Başsavcılıklarının yetkisizlik kararları ve irtica ile mücadele eylem planı ile ilgili tespit tutanağı bütün olarak değerlendirildiğinde;
Her iki dosya arasında dar anlamda hukuki ve fiili irtibat bulunduğu" gerekçeleriyle dosyanın, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/... Esas nolu dosyası ile birleştirilmesine ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmiştir.
Dosyanın birleştirilmek üzere gönderildiği İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/.... Esas sayılı dosyasının incelenmesinde ise;
Kurulduğu iddia edilen Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne ilişkin olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada silahlı terör örgütü yöneticisi ve üyesi olmak, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, halkı yürütme organına karşı silahlı isyana tahrik etmek, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, terör örgütüne ait silahları depolamak, genel güvenliği kasten tehlikeye sokacak şekilde patlayıcı madde bulundurmak ve kullanmak, nitelikli kasten öldürmeye azmettirmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri çalmak, temin etmek, yasaklanan bilgileri temin etmek ve açıklamak, kişisel verileri kaydetmek gibi suçlardan 86 şüpheli hakkında 10.07.2008 tarih ve ....sayılı, 52 şüpheli hakkında ise 17.07.2009 tarih ve 1498-751-565 sayılı iddianameler ile açılan kamu davalarına ilişkin yargılamalar, 5271 sayılı CYY'nın 250. maddesi ile yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde 2008/....... esas sayılı dosyalarda devam etmekte iken;
İstanbul C. Başsavcılığınca yine aynı soruşturma kapsamında bu kez ...... sayılı iddianame il.....;
04.06.2009 tarihinde sanık ......ün avukatlık bürosunda yapılan aramada, sanık D...k tarafından imzalandığı bilirkişi raporlarıyla kesinleştiği belirtilen "irtica ile mücadele eylem planı" başlıklı bir belge fotokopisinin ele geçirildiği, D...'in örgütün amaçları doğrultusunda, isimleri tespit edilemeyen örgüt üyeleri ile birlikte bu belgeyi hazırladığı ve bir suretini sanık M aracılığı ile sanık S.....'e teslim ettiği, bu belgeye göre irticai gruplar tarafından TSK ve devletin resmi organlarının sistemli olarak yıpratıldığı ve Ergenekon soruşturmasıyla TSK'ya büyük emeği geçmiş emekli ve muvazzaf askeri personelin lekelenmeye çalışıldığının belirtildiği, dost ve düşman unsurların belirlendiği, amacın "İrticai oluşumların içyüzünü göstererek, bu konudaki tereddütlere son vermek ve söz konusu örgütlere olan kamuoyu desteğini ortadan kaldırmak, Ergenekon kapsamında yapılan yıpratıcı kampanyaların etkisini azaltmak, TSK' ya yönelik olarak yapılan olumsuz propagandalara son vermek" şeklinde açıklandığı, bunun sağlanması için hükümette bulunan siyasi partinin ve bir cemaatin faaliyetlerine karşı yapılması gereken faaliyetlerin sıralandığı, bu belgenin bir gazetede yayımlanmasının ardından Genelkurmay karargahında sanığın görev yaptığı birimde acele bir şekilde tüm delillerin ortadan kaldırılması çalışması yapıldığı,
Yürütülen soruşturmada örgütün üyelerinin önemli bir kısmının yakalanmasına karşın örgütün halen tam olarak çökertilemediği ve faaliyetlerine devam ettiği, bu faaliyetlerinin önemli bir kısmının örgüte karşı yürütülen soruşturmayı engellemek, delillerin ortaya çıkmamasını sağlamak, bir kısmı hukuki görünümlü kılıflar altında çeşitli yöntemlerle ele geçen deliller hakkında kamuoyunda kuşkular oluşturmak, soruşturmayı yürüten C. Savcıları ve soruşturma sırasında görev yapan hakimler ve güvenlik güçlerini çeşitli yöntemlerle görev yapamaz hale getirme biçiminde ortaya çıktığı,
Erzurum C. Başsavcılığınca bu örgütün Erzincan yapılanmasına karşı yürütülen soruşturma sonucunda düzenlenen 26.02.2010 günlü iddianamede de, sanık D.... tarafından örgütün amaçları doğrultusunda hazırlanarak hayata geçirilmeye çalışılan bu plan ile bu konuda varılmak istenen amacın açıklandığı,
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma evrakının incelenmesinde, örgütün Erzincan İlinde kamu görevi yapan bazı üyelerinin, D....tarafından hazırlanan "irtica ile mücadele eylem planı" başlıklı belgede yer alan planları uygulamaya koydukları ve bu soruşturmanın İstanbul C. Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma ile irtibatlı olduğu, bu irtibatı göstermesi açısından Erzurum C. Başsavcılığınca düzenlenen iddianameden bazı bölümlere alıntı şeklinde aynen yer verildiği, Şüpheli D..'e ülkede kargaşa ve kaos ortamı oluşturmak suretiyle ülkeyi yönetilemez hale getirmeyi ve böylece yürütme organını zayıflatarak ortadan kaldırmayı gerçekleştirebilmek için hazırlatılan ve TSK imkanları kullanılarak yaşama geçirilmeye çalışılan "irtica ile mücadele eylem planı" başlıklı belgede yer alan planların uygulama alanı olarak, örgütün kamu kurumlarına ve TSK'ne yoğun olarak sızdığı Erzincan İlinin seçildiği, sanık Dursun'un bu planın uygulanmasını denetlemek ve bu planı uygulayan şahıslarla görüşerek onları yönlendirmek üzere Erzincan İline gittiği,
Sanık D...'in bazı internet sitelerini de yönlendirdiği,
Şeklinde özetlenerek sanığın 5237 sayılı TCY'nın 312/1, 314/1-2, 53, 58/9 ve 3713 sayılı Yasanın 5. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesinin talep olunduğu;
Ayrıca iddianamede, Erzurum C. Başsavcılığı iddianamesinde de delil olarak yer alan müştek.........r ile bazı gizli tanıkların ifade metinlerine de aynen yer verildiği,
Bu iddianamenin 5271 .....
2010/..... Esas sayılı dosyasının iddianamesinde belirtilen ve ele geçirildiği iddia olunan "irtica ile mücadele eylem planı" başlıklı belgede belirtilen faaliyetlerin Erzincan İlinde yürürlüğe konulduğunun iddia edildiği,
Sanık olarak yargılanan D...'in var olduğu iddia olunan Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olmak, örgütün amaç ve stratejileri doğrultusunda "irtica ile mücadele eylem planı"nı hazırlamak, bir suretini örgüt üyesi ....'e teslim etmek, daha sonra da belgede yer verilen planları ülke genelinde uygulamaya koymak, bu kapsamda Erzincan İlinde bazı kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan örgüt üyeleri ile belgede yer alan eylem planlarının bir kısmını gerçekleştirmek amacıyla çalışmalar başlatmak, örgütün talimatı ile sanığın hazırladığı ve uygulamaya koyduğu bu planlarla ülkede kaos ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleriyle hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiğinin iddia edildiği,
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/.... esas sayılı dosyanın dayanağı olan iddianamede de D...n adı geçmekte ve "irtica ile mücadele eylem planı"nın Erzincan'da hayata geçirilmek istendiği bu amaçla var olduğu iddia olunan Ergenekon terör örgütüne bağlı olarak faaliyet gösteren sanık S.....liderliğindeki yasa dışı oluşum faaliyetlerinde bulunduğu,
Ergenekon terör örgütünün amaçları kapsamında örgüte ait silah ve askeri mühimmatı gizlemek, alevi-sünni çatışması çıkartılması, kişisel verileri kayıt etmek iddialarıyla Erzurum dosyasının sanıklarının yargılandığı, ifadeleri tespit edilen Erzincan, Munzur, Efe, Hazar, Ethem, X, Kalem gibi gizli tanıkların ve sair tanıkların her iki iddianamede de isnat edilen eylemlerle ilgili beyanlarının mevcut olduğu,
Her iki iddianamede sanık D... hakkında benzer iddiaların bulunması, bu sanığın her iki iddianamede de benzer suçlardan yargılanmakta olan bir kısım sanıklar ile irtibatının bulunduğunun iddia edilmiş olması karşısında Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin söz konusu dosyası arasında şahsi ve fiili irtibat bulunduğu kabul edilerek, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/.... esas sayılı dosyasının, bakılmakta olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/... Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve olumlu birleştirme uyuşmazlığının çözümlenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2010/.. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde;
Sanık İlhan Cihaner hakkında Adalet Bakanı tarafından verilen soruşturma izni ve Tunceli C. Başsavcılığının 11.10.2009 gün ve..... sayılı iddianamesi üzerine Tunceli Ağır Ceza Mahkemesince verilen .... sayılı son soruşturmanın açılması kararıyla, Olay tarihinde ve halen Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapan İ.....'in; I- "İsmail Ağa Cemaati" ve "Fethullah Gülen Cemaati" isimli dini gruplarla ilgili olarak, Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2007/..... sayılarında kayıtlı bizzat yürüttüğü soruşturma dosyalarında;
a) 5271 sayılı CYY'nın 250. maddesi ile yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğinin, Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği 23.04.2009 tarihli yazısı ile, Türk Ceza Kanunu'nun 309. maddesi kapsamında yazı ekinde isimleri belirtilen kişiler hakkında 23.04.2009 günü Erzincan'da operasyon yapıldığını belirterek, isimleri tadat edilen şahıslar hakkında Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığında soruşturma (teknik takip, adli dinleme vs.) bulunup bulunmadığının araştırılarak, varsa fezlekeye rapten gönderilmesini talep ettiği halde, yaptığı soruşturmayı gizleyerek, soruşturmanın bulunmadığı şeklinde yazı cevabı gönderdiği,
b) Erzurum Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'nin 30.04.2009 tarihli yazısı ile, yaptıkları soruşturma ile irtibatlı bulunduğundan Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 2009/.... sayılı soruşturma evrakının gönderilmesinin istenmesine rağmen, CYY'nın 250. maddesi kapsamında bir suç bulunmadığını beyan ettiği,
c) Zarf üzerindeki kaşeden 01.06.2009 tarihli olduğu anlaşılan isimsiz, imzasız bir kamu görevlisinin kaleme aldığı belirtilen iki sayfalık şikayet dilekçesinde; Fethullah Gülen taraftarı dini grubun şeriata dayalı bir devlet sistemi kurmaya çalıştıkları, gizli şeriat ihtilali planladıkları dile getirilmesine rağmen, görevsizlik kararı ile dosyayı CYY'nın 250. maddesi ile yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne göndermesi gerekirken 2009/.... sayılı soruşturmayı sürdürerek yazışmalara devam ettiği, Yetkili ve görevli olmamasına rağmen sürdürdüğü soruşturmalar sırasında, yasa ve usul hükümlerine aykırılık oluşturacak şekilde işlemlerde bulunduğu,
Ayrıca, yetkili olduğu yer dışındaki işlemlerde talimat yazması gerekirken, bizzat kolluğu görevlendirerek arama ve gözaltılar icra ettiği,
Sanığın eylemlerinin görevini kötüye kullanmak suçunu, yetkili olduğu yer dışında bizzat kolluğu görevlendirerek arama ve gözaltılar icra ettirmesinin de haksız arama suçunu oluşturduğu, II-a) 2008 yılından kalan iznini kullanmak üzere Adalet Bakanlığından talepte bulunmuş, uygun görülmesi üzerine 16.09.2008 tarihinde izne ayrılmış ve izninin tamamını kullanarak 22 Eylül 2008 Pazartesi günü Ankara Esenboğa Havaalanından THY uçağı ile Erzurum'a, oradan da Erzincan'a giderek aynı gün mesai saati içinde görevine başladığı halde, 20 Eylül 2008 Cumartesi günü göreve başladığına dair gerçeğe aykırı resmi evrak düzenleyip, bu evrakı 22 Eylül 2008 Pazartesi günü saat 15.48'de Bakanlığa telgraf olarak çektirdiği, daha sonra geri kalan bu 2 günlük iznini de 21-22 Ocak 2009 tarihlerinde tekrar kullanmak suretiyle resmi evrakta sahtecilik suçunu oluşturduğu,
b) 02.03.2009 Pazartesi gün Ankara'da başlayacak olan bir seminere katılmak üzere 28 Şubat 2009 Cuma günü görevinden ayrılarak yine THY uçağı ile Ankara'ya gittiği halde Cumhuriyet Başsavcısı olarak vermiş olduğu talimat ile 02.03.2009 Pazartesi günü ayrılmış gibi gerçeğe aykırı resmi belge düzenlettirerek, düzenlenen belgeyi Bakanlığa telgraf olarak çektirmek suretiyle resmi evrakta sahteciliğe azmettirmek suçunu işlediği,
III - Resmi bir ödenek olmadığı halde, haklarında kamu davası bulunan veya haklarında soruşturma bulunan S... isimli şahısların yardımları ile, ilgili yerlerden yapı izni almadan, imar mevzuatına aykırı olarak, Adliye Lojmanlarına ait bahçe içerisine 101 metrekare büyüklüğünde izinsiz bina vasfında yapı yaptırmak suretiyle, görevi kötüye kullanma ve imar kirliliğine neden olma suçlarını işlediği,
İddiasıyla, görevi kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik ve suça azmettirme, imar kirliliğine neden olma ve haksız arama suçlarından, 5237 sayılı TCY'nın 257/1 maddesi (iki kez) 204/2, 38/1 ve 204/2, 184/1 ve 120. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle, yargılamanın 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 90. maddesi gereğince görevli ve yetkili Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanlığı'nca yapılmasına karar verilmiş,
Yargıtay 11. Ceza Dairesince de 10.02.2010 tarihinde Tunceli Ağır Ceza Mahkemesinin 24.12.2009 .... sayılı son soruşturmanın açılması kararı kabul edilmiştir. Bu bilgi ve belgeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde,
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Yasasının 90. maddesinde, birinci sınıfa ayrılmış hakim ve Cumhuriyet savcılarının işledikleri görev suçlarından dolayı Yargıtay'ın görevli
ceza dairesinde yargılanacakları, 5271 sayılı CYY'nın 250. maddesinin üçüncü fıkrasında ise, maddenin birinci fıkrasında belirtilen suçları işleyenlerin sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu yasayla görevlendirilmiş ağır
ceza mahkemelerinde yargılanacakları, ancak Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'ın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. Bu hüküm uyarınca Yargıtay'ın yargılayacağı kişiler 250. madde kapsamındaki suçlara bakmakla yetkili ağır
ceza mahkemelerinde değil, Yargıtay'da yargılanacaklardır.
Konuya birinci sınıfa ayrılmış hakim ve Cumhuriyet savcıları açısından bakıldığında, işledikleri kişisel suçlar nedeniyle 5271 sayılı CYY'nın 250. maddesinin 1. fıkrasındaki suçlara bakmakla yetkili ağır
ceza mahkemelerinde yargılanmaları olanaklı ise de, görev suçları nedeniyle 5271 sayılı CYY'nın 250. maddesinin 3. fıkrasındaki istisna hükmü nedeniyle bu mahkemede yargılanmaları olanaklı değildir.
Hakim ve savcıların işledikleri görev suçlarına iştirak edenlerin de, aynı soruşturma ve kovuşturma mercilerine tabi olacaklarına ilişkin 2802 sayılı Yasanın 86. maddesi hükmü uyarınca, birinci sınıfa ayrılmış hakim ve Cumhuriyet savcılarının görev suçlarına iştirak etmiş olanlar da, hakim ve C. Savcılarına tebaan Yargıtay'ın ilgili
ceza dairesinde yargılanacaklardır. Bu kapsamda;
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının 25.02.2010 gün ve .... sayılı iddianamesi incelendiğinde, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olan sanık İ....r'in bazı gizli tanıkları jandarma personeli ile birlikte çeşitli vaatler ve baskıyla kandırarak 07.01.2010 tarihinde içeriği itibariyle tamamen gerçek dışı sahte ifade tutanakları düzenlediği iddia edilerek, bu eylemi nedeniyle 5237 sayılı TCY'nın 204/2-3. maddesi uyarınca cezalandırılması isteminde bulunulduğu görülmektedir.
5237 sayılı TCY'nın 204. maddesinin 2. fıkrasında; "Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisinin üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı, 3. fıkrasında ise; "Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek
ceza yarısı oranında" artırılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Maddenin 2. fıkrasında, görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi belgenin sahte olarak düzenlenmesi yaptırıma bağlanmış olup, sanığa isnat edilen eylem, C. Başsavcısı olan sanığın, içeriği itibariyle sahte ifade tutanağı düzenlediği iddiasıdır. Düzenlendiği iddia edilen bu tutanak C. Başsavcısı olan sanık tarafından bu sıfatla düzenlenmiş bulunduğundan, isnat edilen eylem kişisel suç kapsamında değil görev suçu kapsamında değerlendirilmelidir.
Birinci sınıfa ayrılmış bulunan sanık C. Savcısının işlediği görev suçu nedeniyle, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Yasasının, 90. ve 5271 sayılı CYY'nın 250. maddesinin 3. fıkrasındaki istisna hükmü nedeniyle 250. madde kapsamındaki suçlara bakmakla yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde değil, Yargıtay'da yargılanması, sanığın suçuna iştirak eden diğer sanıkların da, sanık C. Savcısına tebaan Yargıtay'da yargılanması zorunludur.
Her ne kadar Yargıtay 11. Ceza Dairesince, diğer hükümlerle birlikte 5271 sayılı CYY'nın 9. maddesine de dayanılmış ve somut uyuşmazlıkda bu maddenin uygulanma koşulları bulunmamakta ise de, yüksek görevli olan Yargıtay 11. Ceza Dairesinin birleştirme kararı isabetli olup, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.05.2010 gün ve , İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.06.2010..... esas sayılı birleştirme kararlarının kaldırılmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan; Kurul Üyesi O
"Birleştirme için bağlantının varlığı şarttır. Bağlantı kişisel ya da eylemsel olabilir. Mahkemeler arasında alt-üst ilişkisi söz konusu ise, birleştirmenin yüksek görevli mahkemede olması gerekir. Davalar arasında bağlantı bulunması yine de birleştirmeyi zorunlu kılmamaktadır. Başka bir ifadeyle mecburiyet ilkesi geçerli değildir. Birleştirmede yarar olmalıdır. Ancak kanıtların birlikte değerlendirilmesi, çelişkili kararların verilmemesi açısından ve fikri içtima olduğu durumlarda, davaların birleştirilmesinde yarar bulunmaktadır. Birleştirmenin geciktirici etkisi olmamalı, davanın uzamasına yol açmamalıdır. Birleştirme yüksek görevli mahkemenin takdirinde ise de Yargıtay Özel Dairesinin ya da YCGK.nun kararı denetleyerek birleştirmede yarar yoksa bozması olanaklıdır. Somut olayımızda Yüksek 11. Ceza Dairesinin elindeki dosyayı karara bağlaması için birleştirilen dosyaya ihtiyacı yoktur. Birleştirmede hiçbir yarar bulunmadığı gibi tersine dava süresinin uzamasına neden olacağından zarar söz konusu olacaktır. Böylece Yüksek Daire kendi görev ve ihtisas alanına girmeyen bir davayı da yürütmesi gerekecektir. Bu nedenle sayın çoğunlukça verilen birleştirme kararına katılmıyorum." Gerekçesiyle;
Kurul Üyesi H.
"Uyuşmazlık konusu, gündemde belirlenmiştir. Yargıtay 11 Ceza Dairesi ve CMK.nun 250. maddesi uyarınca yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi arasında oluşan olumlu birleştirme uyuşmazlığının çözümlenmesine ilişkindir.
Olumlu birleştirme uyuşmazlığın konusu da Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine açılan ve bu mahkemenin 2010/...... esasında kayıtlı 14 sanık hakkında silahlı terör örgütü kurmak, bu örgüte üye olmak, tehdit, kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme suçlarından kamu davasıdır. Zira bu kamu davası ile ilgili Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi 10.5.2010 tarihinde ,,,,esas ve karar numarası ile birleştirme kararı vermiş ve dosyasını İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/...esas sayılı dosyasına göndermiştir.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, mahkemelerinin 2010/... esas sayılı dosyası ile Erzurum 2010/... esas sayılı dava dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle dava dosyalarının CMK.nun 8 ila 16. maddeleri uyarınca birleştirilmesine ve yargılamanın kendi dosyaları üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.
Yargıtay 11 Ceza Dairesi sanık İ....r hakkında ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı 2010/... esas sayılı memur dosyasının 18.06.2010 günlü oturumunda bu dava ile Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/... esas sayılı dava dosyası arasında "şahsi irtibatın bulunması " nedeniyle fiili irtibatın bulunduğu ve 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 86. maddesine göre hakim ve savcıların işledikleri suçlara iştirak edenlerinde aynı soruşturma ve kovuşturma mercilerine tabi olmaları nedeniyle Erzurum 2. A.......
Önsorun yönünden çoğunluk görüşüne katılmayan diğer iki Kurul Üyesi ise "fotokopi belge ile birleştirme kararı verilemeyeceği, dolayısıyla verilen kararın yok hükmünde sayılması gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 11. Ceza