Maddi Zararın Tahsili - Kusursuz Sorumluluk - Nedensellik Bağı - Noterin Kimlik Bilgileri Kullanılan Kişinin Doğum Tarihindeki Çelişkiyi Görememesi
Ekleyen: Mehtap Deniz | Tarih: 26-12-2010 | Kategori: İçtihat | Not
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/11127
K. 2010/7273
T. 16.6.2010
 

• MADDİ ZARARIN TAHSİLİ ( Noterler Yaptıkları İşlemlerden Doğan Zararlardan Dolayı Kusursuz Sorumlu Oldukları - Zarar İle Noterin Eylemi Arasında Nedensellik Bağının Bulunmasının Yeterli Olduğu ) 

• KUSURSUZ SORUMLULUK ( Maddi Tazminat - Noterler Yaptıkları İşlemlerden Doğan Zararlardan Dolayı Kusursuz Sorumlu Oldukları/Zarar İle Noterin Eylemi Arasında Nedensellik Bağının Bulunmasının Yeterli Olduğu ) 

• NEDENSELLİK BAĞI ( Maddi Tazminat - Noterler Yaptıkları İşlemlerden Doğan Zararlardan Dolayı Kusursuz Sorumlu Oldukları/Zarar İle Noterin Eylemi Arasında Nedensellik Bağının Bulunmasının Yeterli Olduğu ) 

• NOTERİN KİMLİK BİLGİLERİ KULLANILAN KİŞİNİN DOĞUM TARİHİNDEKİ ÇELİŞKİYİ GÖREMEMESİ ( Noterin Bu Eylemi İle Zarar Arasında Nedensellik Bağı Bulunduğundan Noterin Sorumlu Olduğu )
1512/m.162 

ÖZET :
Davacı, sahte belge ile araç satışından dolayı uğradığı maddi zararın tahsili talebinde bulunmuştur. Noterler yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan dolayı kusursuz sorumludurlar. Zarar ile noterin eylemi arasında nedensellik bağının bulunması yeterlidir. Dosya kapsamından, davalı noterin kimlik bilgileri kullanılan kişinin doğum tarihindeki çelişkiyi göremediği anlaşılmaktadır. Noterin bu eylemi ile zarar arasında nedensellik bağı bulunduğundan noter sorumludur.

DAVA : Davacı Abdülmenan vekili Avukat U.Ö. tarafından, davalı O.K. ve O.T. aleyhine 09/05/2008 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 11/05/2009 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, sahte belge ile araç satışından dolayı uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istem reddedilmiş, karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı, kendisini Abdullah olarak tanıtan kişiden, davalı O.K.'nin noterliğinde düzenlenen satış sözleşmesi ile satın aldığı aracın çalıntı olduğunun anlaşılması nedeni ile el konulduğunu belirterek, uğradığı zararın ödetilmesini istemiştir.

Davalı noter, noterliğinde yapılan işlemin usul ve yasaya uygun olduğunu, sunulan belgelerin aldatma yeteneği bulunduğundan nedensellik bağının kesildiğini ileri sürerek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.

Yerel mahkemece; davalı noterin eylemi ile zarar arasındaki nedensellik bağının üçüncü kişinin ağır kusurlu eylemi ile kesildiği gerekçesiyle, istemin reddine karar verilmiştir.

Noterlik Yasası'nın 162. maddesi gereğince noterler, yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan dolayı kusursuz sorumlu olup zarar gören, noterin kusurlu olduğunu kanıtlamak zorunda değildir. Zarar görenin, zarar ile noterin eylemi arasında nedensellik bağı bulunduğunu kanıtlaması yeterlidir.

Dava konusu olayda; aracın, davalının noterliğinde düzenlenen araç satış sözleşmesi ile davacıya satıldığı, çalıntı olduğu saptanarak araca el konulması üzerine noterlikteki satış işleminin dayanağı olan belgelerin sahte olduğunun anlaşıldığı, davacının araç için ödediği bedel kadar zarara uğradığı anlaşılmaktadır.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden, noterlikte yapılan satış işleminde kimlik bilgileri kullanılan Abdullah'ın gerçek doğum gününün 01.01.1947 olduğu, noterliğe sunulan sahte belgede ise adı geçenin doğum yılının 1967 olarak yazılı bulunduğu, sürücü belgesini doğrulatmadığı için doğum yılındaki çelişkiyi göremeyen davalı noterin bu eylemi ile davacının uğradığı zarar arasında uygun nedensellik bağı bulunduğundan, davalı noterin sorumlu tutulması gerekir.

Ancak, araba pazarından dava konusu aracı satın alan davacının da, araç sahibinin yanında daha önceden tanıdığı bir kişinin bulunması nedeni ile kendisinden beklenen özeni gösterip olaya uygun bir araştırma yapmamış olması, onun bölüşük kusurunu oluşturur.

Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, uğranılan zararın kapsamı belirlenip özensiz davranışları zararın doğmasında etken olan davacının bölüşük kusuru nedeniyle, belirlenen zarar tutarından uygun bir indirim yapıldıktan sonra kalan zarardan davalının sorumlu tutulması gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 16.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.