YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ
E: 2008/6419 K: 2008/8094 T: 12.06.2008
Baz İstasyonu • Çevre Sağlığının Ve İnsan Yaşamının Üstünlüğü İlkesi
Özet: Baz istasyonlarının cep telefonları- nın kullanımı için zorunlu olduğu ve sağlamiş olduğu iletişim hizmeti nedeniyle geniş halk kitlelerine yarar sağladığı tartışmasızdır. Ancak, bu tesislerin zaman içinde radyasyon yayarak halk sağlığını tehdit ettiği de bilinen bir gerçektir. Bir yarar sağlanacağı gerekçesiyle kişilerin sağlığına zarar verilmesi de hoş görülemez. Hiçbir hizmetin insan yaşamı kadar öncelik ve hayati önem taşıyacağı kabul edilemez. Bu nedenle baz istasyonlarının işletilmesinden dolayı çevre sakinlerine zarar verip vermediğinin araştırılması gerekir.
Davacı Haldun vekili avuka t tarafından, davalı A. İletişim Hiz. A.Ş ve diğerleri aleyhine 01.11.2005 gününde verilen dilekçe ile baz istasyonunun
kaldırılmasının istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 14.09.2006 günlü kararın Yargı-
tay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından
hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, davacının oturduğu apartma nın karşısında bulunan apartma nı
n çatısındaki davalı kuruma ait baz istasyonunun kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan keşif sonucunda alınan bilirkişi raporu ile baz istasyonunun yaydığı elektromanyetik radyasyonun ilgili yasa, tüzük, yönetmelik
ve genelgelerde belirtilen sınırların altında olduğu belirlenmiştir. Davacı, konutuna yakın yerde bulunan GSM baz istasyonunun, çevre
ve insan sağlığı açısından tehlike oluşturduğunu ileri sürmüştür. Davalı lar ise, iddianın kanıtlanmasını, istasyonun yönetmelik kurallarına
uygun biçimde kurulup işletildiğini, iddia edilen zararın gerçekleşmediğini, geniş bir halk kitlesine kamu hizmeti sunulduğunu, radyasyona sebebiyet
verilmediğini savunmuştur.
Dava konusu baz istasyonlarının cep telefonlarının kullanımı için zorunlu olduğu ve sağlamiş olduğu iletişim hizmeti nedeniyle de geniş halk
kitlelerine büyük yarar sağladığı tartışmasızdır. Bununla birlikte, tesislerin radyasyon yayarak ilerleyen zaman içinde halk sağlığını tehdit ettiği
de bilinen bir gerçektir. Ancak, bu yararın sağlanması nedeniyle kişilerin sağlığına zarar verilmesi hoş görülemez. Sağlanan yararla verilen zararın
dengelenmesi genel bir hukuk kuralıdır. Bu tesislerin vermiş olduğu zararlardan tesisleri kuran ve işletenler sorumludur. Bu sorumluluk ise
kusura dayanmayan bir tehlike sorumluluğudur. Bu tesislerin ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olarak kurulması, sertiŞka verilerek faaliyete
geçirilmesi hallerinde dahi, zarar verdikleri takdirde zarara neden olanlar sorumluluktan kurtulamaz. Bu ilkeler gereğince davalıların yüksek
özen yükümlülüğü bulunmaktadır. Tarafar arasında baz istasyonunun yaydığı radyasyonun ilgili yönetmelikte
belirtilen elektromanyetik alan Şiddeti değerlerinin altında oldu- ğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık baz istasyonunun
yaydığı radyasyonun referans değerlerin altında olsa bile zaman içinde bölgede radyasyon yoğunlaşması ve buna bağlı hastalıklara yol
açıp açmayacağına ilişkindir. Hiçbir hizmet, insan yaşamı kadar öncelik ve hayati önem taşımaz. Diğer bir anlatımla, yararlı bir hizmetin karşılığı olarak insanın ölümü
uygun bir sonuç olarak kabul edilemez, insan sağlığını tehlikeye atan bir hizmetin, kişi yaşamının önüne geçmesi ve ona üstünlük tanınması doğ-
ru bir yaklaşım olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava konusu baz istasyonları nın işletilmesinden dolayı çevre sakinlerine, dolayısıyla davacı-
ya/davacılara zarar verip vermediğinin araştırılması gerekir. Dosya kapsamına göre, kullanılan istasyonun konumu itibariyle,
uzun sürede kişi ve çevre sağlığına zarar vereceği, bu nitelikteki bir istasyonun halen bulunduğu yerde kullanılmasının sakıncalı bulunduğu, daha
uygun ve yerleşim çevresinden daha uzakta kurulması gerektiği sonucuna varılmiştir. Somut olayda; yapılan araştırma ve incelemeler sonucunda, çevre binalarda
ve davacının meskeninde oturanların sağlık bakımından büyük endişeler taşıdığı, son zamanlarda ülke genelinde ortaya çıkan ve medyada
zaman zaman yer alan olumsuz vakaların da bölgede yaşayan insanları n yaşamını psikolojik olarak olumsuz biçimde etkilediği, tedirginlik ve
ümitsizliğe sevk ettiği açık olup, davacının zarar gördüğünün kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken
yazılı şekillde hüküm kurulmuş olması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12.06.2008
gününde oybirliğiyle karar verildi.
460 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 83 • Sayı: 1 • Yıl 2009