Menfaat Zıtlığı Bulunan Yanların Aynı Avukatla Temsil Edilemeyeceği
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 17-11-2008 | Kategori: İçtihat | Not
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E: 2007/8-145 K: 2007/176 T: 28.03.2007
AVUKATLIK HUKUKU• MENFAAT ZITLIĞI BULUNAN YANLARIN
AYNI AVUKATLA TEMSİL EDİLEMEYECEĞİ*
Özet: Bir davada aralarında menfaat
zıtlığı bulunan kişilerin aynı avukat tarafından
temsil edilmeleri mümkün değildir.
Taraşar arasındaki "Tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;
Kurucaşile Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne
dair verilen 12.10.2005 gün ve 2002/69 E. 2005/78 K. sayılı kararın incelenmesi
taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin
25.04.2006 gün ve 2006/838 E. 2006/2818 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve hudutlarını yazdığı eski
evin tamamı ve arsasının müvekkilinin kayınpederi Ramis’in zilyet ve tasarrufu
altındayken 06.10.1995 tarihinde gayrimenkul taksim senediyle
davacı Fatma'ya bağışladığını, taşınmazın Fatma'nın zilyetliğine geçtiğini,
önceki malikle birlikte zilyetlik süresinin 80 yılı aştığını açıklayıp dava konusu
taşınmazın müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davaya itiraz edip müdahale eden, muteriz davacılar Mehmet Ali ve
Demir, muris Ramis'e ait taşınmazların taksim edilmediğini, dava konusu
taşınmaza tüm mirasçıların payları bulunduğunu açıklayıp taşınmazın Ramis'in
tüm mirasçıları adına tapuya tesciline, davacının açtığı davanın reddine
karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece muris Ramis’in mirasçıları olduğu için davaya dahil edilen
oğlu Ramis, taşınmazın Fatma'ya babası Ramis tarafından bağışlandığını
açıklayıp, dava konusu yerin Fatma adına tapuya tesciline karar verilmesini
istemiş, davaya dahil edilen ZülŞye ise davaya karşı herhangi bir beyanda
bulunmamıştır.
Mahkemece, davaya itiraz eden Demir'in davasının reddine, taşınmazı
n davacı Fatma ile muteriz davacı Mehmet Ali adına tapuya kayıt ve tesciline
karar verilmiştir.
Hüküm, Fatma vekili, muteriz davacılar Mehmet Ali, Demir ve ZülŞye
vekili ile Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
___________________________________________________
(*) Gönderen: Av. Talih UYAR
Dava konusu taşınmaz tapuda kayıtlı değildir. Açılan dava TMK’nın
713/1. maddesine göre, tapusuz taşınmazın tapuya tesciline ilişkindir. Davacı
Fatma, muris Ramis'in taşınmazı kendisine 06.10.1995 tarihinde taksim
senediyle kendisine bağışladığını iddia etmektedir. Muteriz davacılar
ve davaya dahil edilen murisin mirasçıları davanın reddine karar verilmesini
istemişler, mirasçılardan Fatma'nın eşi olan Ramis ise taşınmazın karı
sı Fatma'ya ait olduğunu savunmuştur.
Dosyada bulunan 16.10.1995 tarihli gayrimenkul taksim senedinin 4.
bendinde, muris Ramis; "...Babamdan kalma eski evin tamamı ve arsası
gelinim..." diye açıklamada bulunmuştur. Dinlenen davacı Fatma'nın şahitleriyle
müdahil davacıların şahitlerinin beyanlarında; "Gelin" den kastedilenin
davacı Fatma olduğu anlaşılmaktadır. Muris Ramis senette mirasçı-
larına müşterek olarak bıraktığı yerleri Bağdat Tarlası, Harman Tarla, Yeraltı
Tarlası olarak açıklamış, Olukyolu Tarlasını; Ramis, ZülŞye ve Ali'ye,
muteriz davacı oğlu Demir’e ise Dipli mevkiindeki Erikdüzü Tarlasını hibe
etmek suretiyle verdiğini beyan etmiştir. Davacı Fatma'da senette yazılan
diğer taşınmazlar üzerinde herhangi bir istekte bulunmayarak taksimi
doğrulamıştır. Bu hale göre muris Ramis’in çocuklarına ve gelinine verdiği
yerleri ayırdığı senet metninden anlaşılmaktadır. Dinlenen davacı ve müdahil
davacıların şahitleri, Fatma'nın murisin ölümünden sonra terk edilen
dava konusu taşınmaz üzerinde müstakil olarak zilyet olduğunu, taşınmazı
korumak amacıyla bedel ödeyerek başkalarına bakımını yaptırdığını
açıklamışlar, muris Ramisin taşınmazı Fatma'ya bağışladığını duydukları-
nı ifade etmişlerdir. Bu açıklamaların aksi muteriz davacılar tarafından ispatlanamamı
ştır. Mahkemece davacı Fatma'nın davasının kabulüne karar
verilmesi gerekirken dava konusu taşınmazın davacı Fatma'yla Mehmet Ali
adına eşit hisselerle tapuya tesciline karar verilmesi doğru olmamıştır...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargı
lama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı Fatma vekili ile davalı Hazine Temsilcisi
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu Kararı’nca incelenerek direnme kararının süresinde
temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan
sonra gereği görüşüldü:
Dava, tescil istemine ilişkindir.
Davacı Fatma vekili, Kurucaşile İlçesi Alapınar Köyü hudutları dahilinde
bulunan eski evin tamamı ve arsasının davacının kayınpederi Ramiz'in
zilyet ve tasarrufunda iken 6.10.1995 tarihli gayrimenkul taksim
senedi ile davacıya verildiğini ve davacının zilyet ve tasarrufu altına geçtiğ
ini, taşınmazların 80 yıldan fazla süredir malik sıfatıyla çekişmesiz ve
aralıksız kullanıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın davacı adı-
na tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2502 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008
Müdahil Davacılar Mehmet Ali ve Demir muris babaları Ramiz’in düzenlemiş
olduğu gayrimenkul taksim senedi ile miras haklarının ortadan
kaldırılmak istendiğini ileri sürerek katılma talebinde bulunmuşlar ve
müdahil davacılar vekili davacının dava konusu taşınmazlarda hiçbir
hakkı olmadığından davanın reddine, taşınmazların kök muris mirasçıları
adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini talep etmiş,
Davalı Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi ise davaya katılmamış ve cevap
vermemiştir.
Dahili Davalı Ramis vekili davacı vekili ile aynı kişi olup, davacının
açmış olduğu davanın doğru olduğunu, taşınmazın Ramis'in babası Ramiz
tarafından davacı Fatma'ya verildiğini ve o tarihten itibaren davacı-
nın zilyet ve tasarrufunda olduğunu, diğer mirasçıların bu yerde hiçbir
hakları olmadığını ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep
etmiştir.
Dahili Davalı ZülŞye vekili ile müdahil davacılar vekili aynı kişi olup
16.6.2005 tarihinde ZülŞye'nin vekaletnamesini ibraz etmiştir.
Mahkemenin "Davacı Fatma her ne kadar dava konusu taşınmazın
taksim sonucunda sadece kendisine bağışlandığını beyan etmiş ise de
dosyada toplanan deliller, tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına göre Ramiz
tarafından sağlığında dava konusu taşınmazın davacı Fatma'ya teslim
edildiğine dair herhangi bir beyanda bulunulmadığı, taşınmazın Ramiz tarafı
ndan vefatına kadar kullanıldığının beyan edildiği, teslim olgusunun
davacı tarafça ispat edilemediği, davacı Fatma zilyetliğinin diğer Ramiz mirasçı
ları adına olduğunun kabulünün gerektiği anlaşılmıştır. Sonuç olarak,
MK'nın 713/1 ve Kadastro Kanunun 14. Maddeleri uyarınca olağanüstü
zamanaşımı yolu ile kazanmayı sağlayan zilyetlik şartlarının oluştuğu" gerekçesi
ile,
"1- Davacı tarafça açılan dava konusu taşınmazın kendisi adına tescili
talebinin Reddine, çoğun içinde azda vardır ilkesi gereğince aşağıda açıklandığı
üzere tescil talebinin Kabulüne,
2- Katılan Demir'in tescile itiraz talebinin Reddine,
3- Katılan M. Ali tarafından açılan tescile itiraz talebinin kısmen kabul
kısmen Reddine,
4- İki katlı ahşap ev ve bahçesi vasfı ile elbirliği ile mülkiyet hükümleri
çerçevesinde Mehmet kızı, Fatma ile Ramiz oğlu, 1960 doğumlu Mehmet
Ali adına tapuya kayıt ve tesciline" dair verdiği karar, özel dairece yukarı-
da belirtilen nedenle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Yukarıda da belirtildiği üzere dava tescil istemine ilişkin olup dava
konusu taşınmaz üzerinde elbirliği halinde mülkiyet hükümleri caridir.
Davacı ile dahili davalı Ramis'in aynı vekil ile temsil edilip edilmeyeceği,
müdahil davacılar ile dahili davalı Zülfıye'nin aynı vekille temsil edilip
Yargıtay Kararları 2503
edilemeyeceği hususu öncelikle çözümlenmesi gereken bir sorun olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Davacı Fatma mirasçılardan biri olmayıp, eşi dahili davalı Ramis mirasçı
dır. Davacı Fatma kendi adına bağış yapıldığını ileri sürerek adına
tescil yapılmasını istemektedir. Bu nedenle mirasçılardan biri olan eşi ile
arasında menfaat zıtlığı bulunmakta olup aynı avukat tarafından temsil
edilmeleri mümkün değildir. Ayrıca müdahil davacılar Mehmet Ali ve Demir
ile davada davalı gösterilen ZülŞye, muris Ramiz'in mirasçıları olup
mahkemece davacı ile müdahil davacılardan Mehmet Ali adına karar verilmiştir.
Bu durumda dahili davalı Zülfıye ile müdahil davacı Mehmet Ali
Gülk arasında da menfaat zıtlığı olup aynı avukat tarafından temsil edilmeleri
mümkün bulunmamaktadır.
Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında miras şirketine
mümessil tayini gerektiğ belirtilmiş ise de tüm mirasçılar davada taraf
olduğundan miras şirketine mümessil tayinine gerek bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca dahili davalıların aralarında menfaat zıtlığı bulunan
davacı ve müdahil davacılarla aynı vekil ile temsil edilmemesi gerekmektedir.
O halde, direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı
HUMK’un 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre
işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine
yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,
28.03.2007 gününde ikinci görüşmede oybirliğiyle karar verildi.
2504 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008