Kamulaştirma Bedeli • Kamu Alacaklarina Uygulanacak En Yüksek Faiz •Uygulanacak Faizin Saptanmasinda Kesinleşme Koşulu
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 10-06-2007 | Kategori: İçtihat | Not
 
 
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E: 2006/12-135 K: 2006/150 T: 12.4.2006
KAMULAŞTIRMA BEDELİ • KAMU ALACAKLARINA UYGULANACAK
EN YÜKSEK FAİZ •UYGULANACAK FAİZİN SAPTANMASINDA
KESİNLEŞME KOŞULU
Özet: Kamulaştırma bedeli alacakları-
nın, kamulaştırmayı yapan kurumdan (kamulaştı
rma bedeline Anayasa’nın değişik 46
son maddesi hükmüne göre en yüksek oranda
faiz uygulanmasını isteyebilmesi), kamulaştı
rma bedelinin artırılmasına ilişkin mahkeme
kararının kesinleşmiş olmasına bağlı-
dır.
Dava konusu olayda, icra takibinin yapı
ldığı 12.04.2004 tarihinde ilam henüz kesinleşmedi
ğinden yasal faiz uygulanması gerekir.
Taraşar arasındaki (ilama dayalı icra takibinde istenilen işlemiş faiz
tutarına ve takipten sonrası için istenilen faizin oranına) itirazdan dolayı
yapılan yargılama sonunda; İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesince davanı
n kabulüne dair verilen 24.9.2004 gün ve 2004/575-1253 sayılı kararı
n incelenmesi davacı (borçlu) vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargı
tay 12. Hukuk Dairesinin 10.1.2005 gün ve 2004/23152-2005/224 sayı
lı ilamı ile, ("...Anayasanın 4709 sayılı yasa ile değişik 46/son fıkrası
hükmüne göre kesin hükme bağlanan (kesinleşmiş) kamulaştırma bedellerinin
ödenmemesi halinde 17.10.2001 tarihinden itibaren kamu alacakları
için öngörülen en yüksek faizin uygulanması talep edilebilir. Bir başka anlatı
mla, henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedeli için 17.10.2001 tarihinden
itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı uygulanmaz.
Dairemizce Yargıtay'ın diğer Dairelerinin görüşlerine ve uygulamaları
na uygun olarak, Anayasanın 46/son maddesindeki değişikliğin ilamın
kesinleşmesinden itibaren uygulanabileceği yönünde görüş oluşturulmuş-
tur. İcra Mahkemesince, takip dayanağı ilamın kesinleşme tarihine kadar
3095 sayılı yasa hükümleri doğrultusunda (Bütçe Kanunlarında yer alan
yıllar ve oranlar da gözetilerek) faiz oranı talep edilebileceği, kesinleşme tarihinden
sonra ise Anayasa'nın 46/son maddesindeki değişikliğe göre kamu
alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden faiz istenebilece
ği nazara alınarak anlaşmazlığın çözümü gerekir. Takip dayanağı ilamla
ilgili olarak mahkemece alınıp hükme esas teşkil eden 24.08.2004 tarih-
Yargıtay Kararları 671
li bilirkişi raporunda, Anayasanın değişik 46. maddesinin yürürlük tarihi
olan 17.10.2001 tarihinden başlatılarak bu yasa hükmüne göre faiz hesaplaması
yapıldığı anlaşılmaktadır. Oysa ki, yukarıda değinildiği gibi,
anılan yasa hükmüne göre faizin ilamın kesinleşme tarihinden sonrası için
uygulanması zorunludur. Bu kurala aykırı bilirkişi raporuna itibar edilmesi
doğru değildir.
O halde yapılacak iş, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bilirki-
şiden Yargıtay denetimine elverişli rapor alındıktan sonra oluşacak sonuca
göre bir karar verilmesidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması
isabetsizdir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,
yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda
direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı (borçlu) vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde
temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gere
ği görüşüldü:
Dava, ilama dayalı icra takibinde işlemiş faiz tutarına ve takip tarihinden
sonraki dönem için istenilen faizin oranına itiraza ilişkindir.
Davacı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı vekili, davalı tarafından davacı
aleyhine İstanbul 5. İcra Müdürlüğünün 2004/5934 esas sayılı dosyası
üzerinden başlatılan ilamlı icra takibinde 211.050.000.000 TL asıl alacak
ve 673.810.372.603 TL işlemiş faizin tahsilinin istenildiğini; işlemiş hangi
oran üzerinden hesaplandığının takip talebinde belirtilmediğini, ancak,
Anayasa'nın 46. maddesinde yapılan ve 17.10.2001 tarihinde yürürlüğe
giren hüküm çerçevesinde "Kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz
oranı" üzerinden faiz istenildiğinin anlaşıldığını; oysa dayanak ilamda yasal
faize hükmedilmesi nedeniyle işlemiş faizin ancak yasal faiz oranı üzerinden
istenilebileceğini; 211.050.000.000 TL asıl alacağa, ilamda gösterilen
7.7.2000 faiz başlangıç tarihinden itibaren takıp tarihi 12.04.2004'e
kadar yasal faiz oranı üzerinden işleyen faiz tutarının 395.689.840.000 TL
olması gerektiğini, 278.120.532.603 TL’nin fazladan istenildiğini ileri sürerek,
bu miktar yönünden faize itirazda bulunmuştur.
Davalı BY vekili, Anayasa'nın 46. maddesine göre kamulaştırma iş-
lemlerinde kamu alacakları için öngörülen faiz oranının uygulanması gerekti
ğini, itirazın yasal dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanı
n reddini istemiştir.
Yerel Mahkemece verilen; Anayasanın Değişik 46/son Maddesi gere-
ğince, yürürlük tarihi olan 17.10.2001 tarihinden itibaren, kamulaştırma
bedelinden kaynaklanan alacaklara kamu alacakları için öngörülen en
672 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği, bu doğrultuda yaptırılan bilirkişi
incelemesi sonucunda alınan 24.8.2004 günlü ek raporda, alacaklı
nın 592.487.700.000 TL faiz isteyebileceğinin, takipte 81.322.672.603
TL fazla faiz istemi bulunduğunun açıklandığı, takip dayanağı ilamda arttı
rılan kamulaştırma bedelinden kaynaklanan alacağa, tapunun davalı
idareye intikal ettiği 7.7.2000 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması-
nın hüküm altına alındığı ve bu hükmün 16.3.2004 tarihli ilamla onandı
ğı, anılan ilamda, alacağa yasal faiz uygulanmasının hüküm altına alınmı
ş olmasının, kamulaştırma bedelinden kaynaklanan alacaklara kamu
alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanmasına engel
teşkil etmeyeceği, her ne kadar, takipte kamu alacakları için öngörülen
en yüksek faiz oranının uygulanması açıkça talep edilmemiş ise de, temerrüt
faizi olarak talep edilen % 48 oranının, takip tarihi itibariyle öngörülen
en yüksek faiz oranına karşılık geldiği gerekçesine dayalı; itirazın
kabulüne 81.322.672.603 TL fazla işlemiş faiz talebinin takipten çıkartılması
na, takibin 809.049.296.000 TL. üzerinden devamına dair karar, davacı
(borçlu) vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece metni yukarıda yer
alan bozma ilamındaki gerekçeyle bozulmuştur.
Görülmekte olan davanın davalısı BY tarafından, davacı/itiraz eden
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı aleyhine açılan kamulaştırma bedelinin
artırılması davası sonucunda, Yalova Asliye Hukuk Mahkemesince
10.11.2003 2003/1001-1253 sayılı kararla davanın kısmen kabulüne,
kamulaştırma bedelinin 211.050.000.000 TL. artırılmasına, bu miktarın
7.7.2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan
tahsiline hükmedilmiş, karar Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 16.3.2004
gün ve 2004/1063-2982 sayılı ilamıyla onanmış; bu ilama dayalı olarak,
İstanbul 5. İcra Müdürlüğünün 2004/5934 esas sayılı dosyası üzerinden
ilamlı icra takibi yapılmış, 12.4.2004 günlü takip talebinde
211.050.000.000 TL asıl alacak ve hangi oran üzerinden hesaplandığı belirtilmeksizin
673.810.372.603 TL işlemiş faiz, 113.096.000 TL yargılama
gideri, 5.390.500.000 TL vekalet ücreti, 8.000.000 TL tebliğ gideri olmak
üzere, toplam 890.371.968.603 TL’nin, takip tarihinden itibaren asıl alaca
ğa %48 oranında faiz uygulanmak suretiyle tahsili istenilmiştir.
Görülmekte olan davada, icra takibinde gerek takip öncesi ve gerekse
takipten sonraki dönem için yasal faiz oranı üzerinden talepte bulunulması
gerekirken, fahiş faiz talep edildiği ileri sürülmüştür.
Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamları itibariyle Hukuk
Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, henüz kesin hükme bağlanmamış
kamulaştırma bedellerine, Anayasanın 17.10.2001 tarihinde yürürlüğe
giren 4709 sayılı Kanun ile değişik 46/son maddesinde öngörülen şekilde
ve anılan yürürlük tarihinden itibaren, kamu alacakları için öngörü-
Yargıtay Kararları 673
len en yüksek faizin istenilmesine olanak bulunup, bulunmadığı noktası
nda toplanmaktadır.
Anayasa'nın, "Kamulaştırma" başlıklı 46. maddesinde;
"Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde,
gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz
malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere
göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.
Kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden
ve peşin olarak ödenir.
Ancak, tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri
ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi,
kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin
ödenme şekli kanunla gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngörebilece
ği bu hallerde, taksitlendirme suresi beş yılı aşamaz; bu takdirde taksitler
eşit olarak ödenir.
Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten küçük
çiftçiye ait olanlarının bedeli, her halde peşin ödenir.
İkinci fıkrada öngörülen taksitlendirmelerde ve herhangi bir sebeple
ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en
yüksek faiz uygulanır."
Hükmü yer almaktadır.
Gerek Anayasa'nın bu hükmünde ve gerekse, 2942 Sayılı Kamulaş-
tırma Kanunu'nun 5.5.2001 günü yürürlüğe giren 4650 Sayılı Kanun ile
değişik 8. ve 10. maddelerinde, kamulaştırma işlemi tamamlanmış; kamulaştı
rma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedelinin peşin ve
nakden ödenmesi kuralı konulup, bu kuralın istisnaları açıklanmış; taksitlendirilen
ve herhangi bir nedenle ödenmemiş olan kamulaştırma bedellerinde
kamu alacakları için öngörülen en yüksek faizin uygulanacağı
kabul edilmiştir.
Bütün bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde varılan sonuç şudur:
Bir uyuşmazlıkta, alacağa Anayasa'nın 46. maddesinin son fıkrası
uyarınca "kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz"in uygulanabilmesi
için, ortada hukuken geçerli bir kamulaştırma işleminin bulunması
ve kamulaştırma bedelinin dava yoluyla ya da dava konusu edilmeksizin
kesinleşmiş olması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.06.2005
gün ve Esas: 2005/12-384, Karar: 2005/400 sayılı, ayrıca 13.7.2005 gün ve
Esas:2005/ 12-461, Karar: 2005/453 sayılı kararları da aynı yöndedir. Kamulaştı
rma bedelinin dava yoluyla belirlendiği hallerde, kesinleşmiş bir bedelden
söz edilebilmesi için, bedele ilişkin ilamın derecattan geçmek suretiyle
kesinleşmesinin gerekeceği de açıktır. Henüz usul hukukunun öngördü
ğü prosedür çerçevesinde (derecattan geçerek) kesinleşmemiş olan
674 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
bir ilama dayalı icra takibine konu edilen alacak, açıklanan şekilde "kesinleşmiş
alacak" niteliğinde olmadığından, böylesi bir ilama dayalı olarak
yapılan icra takibinde takip alacaklısı, ilamın kesinleşeceği tarihe kadar
sadece ve ancak, takibin dayanağı ilamdaki hüküm çerçevesinde faiz
isteminde bulunabilir.
Eldeki davanın konusunu oluşturan takip dayanağı ilamda, kamulaştı
rma bedelinin 211.050.000.000 TL artırılmasına, bu miktarın, tapunun
davalı idareye intikal ettiği 7.7.2000'den itibaren yasal faiziyle birlikte
tahsiline hükmedilmiştir. İcra takibinin yapıldığı 12.4.2004 tarihi itibariyle,
söz konusu ilam kesinleşmiş değildir. Dolayısıyla, takip tarihinden,
dayanak ilamın kesinleştiği tarihe kadar geçen dönem için ilam uyarı
nca yasal faizin; kesinleşme tarihinden sonraki dönem için ise, Anayasa'nı
n 17.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4709 sayılı Kanun ile deği-
şik 46/son maddesi uyarınca, kamu alacakları için öngörülen en yüksek
faiz oranının uygulanması gerekir.
Açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel
Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi
usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararı
nın yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı
HUMK’un 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz
peşin harcının geri verilmesine, 12.4.2006 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
Yargıtay Kararları 675