Cevap: Temyiz karar bozması
Üç ay içinde dava açabilir diye biliyoruz; fakat:
Bir gazete haberi:
Mustafa Ö. Diyarbakır 2 No’lu DGM’de 1996/468 esas sayılı dosyada terör suçundan gözaltına alınıp 3 ay, 6 gün tutuklu yargılandı ve beraat etti. Avukatı Yargıtay içtihatlarına göre bu tip tazminat davalarında 3 aylık dava açma süresinin hükmün kesinleşmesinin öğrenilmesinden itibaren başlayacağını, hükmün kesinleştiğini 2007’de öğrenip, 3 aylık süre içinde dava açtıklarını savundu. Dava dilekçesinde, “İsnat edilen suçun niteliği, isnatların ağır itham niteliğinde oluşu, toplumun ve iş çevresinin bakış açısını etkilemiştir. Müvekkilim beraat ettiği halde kendisine potansiyel suçlu gözü ile bakılmaktadır” denildi. Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Şubat 2008 tarihli kararıyla tazminat talebini kısmen kabul etti ve sürekli gelir getiren iş sahibi olmayan Mustafa Ö.’ye, 45,26 lira maddi, 99 gün haksız yere tutuklu kalmasının yarattığı keder ve manevi çöküntü nedeniyle de 2 bin 650 lira manevi tazminat verdi.
Son kararı Yargıtay verdi
Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi, Maliye Hazinesi’nin temyizi üzerine 26 Ocak 2010’da tazminat davasının uzun süre sonra açıldığı, davacının bu süre içerisinde hakkındaki beraat hükmünün kesinleştiğinden haberdar olmamasının “hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, davanın yasada öngörülen süre içinde açıldığının kabul edilemeyeceği” gerekçeleriyle tazminat kararını bozdu. Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi, kesinleşmiş beraat kararının davacıya tebliğ edildiği gösterir belge olmadığını gerekçe göstererek, davanın yasal süresi içinde açıldığının kabulü gerektiği kararında direndi. Direnme kararında aksi uygulamanın uygulama birliğini bozacağı ve eşitsizliğe yolaçağı savunuldu. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 3 Temmuz Salı günü yaptığı görüşmede, Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 11 yıl sonra haksız tutuklama tazminatında direnme kararını doğru buldu ve onadı. Karar örnek niteliği taşıyor.
Alıntı: Hürriyet Gazetesi