İftira sonucu görev yaptığım yer değiştirildi ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı tebliğ aldım.
Bir şahsın karakol ifadesinde geçen beyanları ile soruşturma başlatıldı ve bu soruşturma neticesinde hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Şahsın karakol beyanı "olaya bizzat şahit oldum" şeklinde ibareler içermekte olup savçılıkta verdiği ifadesinde ise -miş, muş kelimeleri ile duyum üzerine beyanda bulunduğu, yapılan diğer araştırmalarda ise şüphelilerle herhangi bir bağlantım bulunmadığı örgüt suçu yönünden hiyerarşik bir düzen olmadığından ayrıca şüphelileri tanımadığımdan bahisle hakkımda kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildi. Bu aşamalara kadar görev yerim üç kez değiştirilerek sürgün edildim ve psikolojim tamamıyla bozuldu. Ailemden ve nişanlımdan ayrı halen de başka bir ilçe de görev yapmaktayım. İdare mahkemesi de hakkınızda yürütülen soruşturma bittikten sonra esas yönünden değerlendirme yapılacaktır diye tedbir talepli yürütmenin durdurulması kararını red etmişti. Şahsın bu beyanları arasındaki çelişkiler, yaşadığım mağduriyet ve psikolojik travma ortadadır. Tam iki ay da dört kez üçü il içi tayin biri il dışı tayin olmak üzere sürgün edildim. sürgün edilmem nedeni ile de insanların bana bakış açıları doğal olarak değişti. Bu yüzden bu şahsa karşı nasıl bir dava açmalıyım. Ve açacağım tazminat davası hem maddi hem manevi olarak sizce ne kadar bir değerde olmalıdır. Maddi olarak açılacak tazminat davasında delillendirme yapılması gerekmekte ancak ailemi görmek için sarf ettiğim çaba borçalarımı ödemeyecek duruma geldiğim süreci nasıl delillendirebilirim ? Maddi tazminat davasında ayrıca iftira için suç duyurusunda bulunmak gibi bir zorunluluk var mı ? Saygılarımla