Atatürk Cumhuriyeti - Laiklik - Meclis Başkanı
Dün 23 Nisan dı .Ama içim neşe dolamadı sizleri bilemem bunda birkaç etkili neden var.
İlki sabah gazetelere baktığımda çok sıradan bir günmüş izlenimine kapıldım, peşinden günün en önemli olayının ( Asıl olay yanında ) uyduruk bir futbol maçı olduğunu hissettim , sonra bir süpriz aşk olduğunu gördüm alla allah diyip başka bir gazeteye baktım ondada aynı teraneler ama yanda ufak bir dip not gibi 23Nİsan ı kutluyoruz.... Ne olduki 23 nisanda da kutluyoruz diye düşünmedim desem yalan olur :)) Sonra nasıl olduysa milli gazete diye bir gazete gelmiş bana şaşırdım ama isabet olmuş içerde ufacık bir haber bugün meclis 23 nisan gündemiyle toplanacak... İnanılır gibi değildi benim için Bu ülkeyi bu hale kim getirdi diye düşünürken meclis başkanı olacak zatı muhterem konuştu en azından günün anlamını bilen birisi dedim söylediklerine katılmasamda hiç olmazsa rengini eteğindeki taşları neye karşı olduğumuzu açıkça gösterdi yoksa birileri gibi yorgan döşek hasta olur kalkamaz Pazarteside koşa koşa toplantıya gider mi giderdi belkide 19 Mayıs tada bu hastalanacak nede olsa bugün onun evsahipliğinde herşey... Ama ne konuştu Oturduğu makama layık olmayan birisi layık diye diye laikliği anlattı gördünüz mü bilme başta Cumhurbaşkanı olmak üzere 'layık 'kesim buz kesti... Neler dedi neler ne garip tam bu arada 'defol ' demenin hakaret olabileceği ortaya atıldı... Bana da susmak kaldı bakın neler dedi yorumu bilahare olmak üzere ...
''Türban: Referanduma gidelim. Laiklik: Böylesi dünyada yok. Kırmızı Kitap: Demokrasilerde böyle şeyler olmaz....
ÖZEL OTURUMDA
Meclis Başkanı Bülent Arınç TBMM'nin Cumhurbaşkanı Sezer ve askerlerin tam kadro izlediği 23 Nisan özel oturumunda 'manifesto' gibi açıklamalar yaptı.
TÜRBAN ENGELLENİYOR
"Devlet kamusal alanda bazı inançların yaşam hakkını kısıtlıyor. Yasakların kalkması için referandumla Anayasa değişebilir."
BU LAİKLİK TEK ÖRNEK
"Laiklikte Türkiye benzeri tek örnek Fransa'dır. Ama orada bile hak ve özgürlükler bizim kadar kısıtlanmamıştır."
Alkışlanmayan sözler
Meclis Başkanı Arınç 23 Nisan özel oturumunda çarpıcı açıklamalar yaptı: Türkiye'dekine benzer laiklik uygulaması sadece Fransa'da var. Laiklik adına bazı inançlar kısıtlanıyor...... Bülent Arınç;ın, anayasa değişikliği, türban ve kamusal alan gibi konulara değindiği konuşması Cumhurbaşkanı ve kuvvet komutanlarınca alkışlanmadı.
TBMM'deki 23 Nisan özel oturumuna Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın konuşması damgasını vurdu. Meclis Başkanı, "kırmızı kitap" diye bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nden, "kamusal alan"a kadar birçok konuda konuştu. Oturuma, Başbakan Erdoğan hastalığı nedeniyle katılmadı. Türkiye'deki laiklik anlayışını "Türkiye'dekine benzer tek örnek Fransa'da vardır. Orada bile laiklikten yola çıkarak hak ve özgürlükler bizdeki kadar kısıtlanmamıştır" sözleriyle eleştiren Arınç, "Devlet, kamusal alanda bazı inançların yaşam hakkını, ifade hürriyetini kısıtlamaktadır. Bunu da laiklik adına yapmaktadır" dedi. İşte Arınç'ın sözleri:
KIRMIZI KİTAP KABUL EDİLEMEZ: Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin hazırlanılmasında, Meclis devre dışıdır. İç Güvenlik Strateji Belgesi'nin çete kurmaktan yargılanan kişilerin arşivinden çıkması, devlet ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır. Demokratik bir ülkede "gizli anayasa, kırmızı kitap" asla kabul edilemez kavramlardır.
BİLİNÇALTINDA GİZLİ ANAYASA:
Bu tanıma itiraz gelmiyorsa bu, bazı kişilerin bilinç altında nasıl bir yönetim biçimi olduğunu göstermektedir.Bu algının bazı siyasetçilerin bilinç altında olduğunu da üzülerek görmekteyiz.
CUMHURBAŞKANINI MECLİS SEÇER:
Cumhurbaşkanlığı seçimine bu kadar varken tartışılması, Cumhurbaşkanı'na nezaketsizliktir. Anayasada sorun yokken, yeni cumhurbaşkanını Meclis'in seçip seçemeyeceğini tartışmak, Meclisin meşruluğunu tartışılır kılar.
'ÜSTÜN' KURUMLAR VAR:
Bazı kurumlar, kendilerinin daha üstün olduğunu vehmetmektedir. Artık işlevini yitirmiş, yıllardır sorun üreten bir kurumun kaldırılması, bu kurumdan ve elitist, anti-reformculardan gelen tepkiler tepkiler nedeniyle gerçekleştirilememiştir.
'MUTABAKAT' ELEŞTİRİSİ: Saltanat 84 yıl önce kaldırılmıştır. Ancak bugün ülkede "kurumların saltanatı" hüküm sürmektedir. Yeni bir düzenleme yapılmasında, kurumların görüşünü almak başka bir şeydir, "kurumların mutabakatını" aramak başka konudur. Daha çok demokrasi için, sadece "kurumların mutabakatını" arayan demokratik başka bir ülke yoktur.
ANAYASA DEĞİŞMELİDİR: Anayasanın değiştirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Tüm kurum, kişi ve kuruluşlar bu değişiklik için görüşlerini özgürce ifade etmelidir. Ancak bir mutabakat aranacaksa sadecemilletvekillerinin mutabakatının aranması gerekir. Eğer burada bir mutabakat sağlanamazsa gidilecek tek merci millet iradesidir.
REJİM DEĞİL, SAHİPLİK SORUNU: Kimse Cumhuriyet'ten, demokrasiden, temel özgülüklerden vazgeçme niyetinde değildir. Ülkede rejim sorunu değil, bir rejimi sahiplenme tartışması vardır.
GÜCÜ KAYBETME TARTIŞMASI: İnisiyatif alanlarını genişletme ya da sahip oldukları gücü kaybetmeme tartışmaları vardır. Laikliğin, Atatürk'ün, Cumhuriyet'in, bayrağın, rejimin sahibi millettir. Bizler bunlara bağlı kalacağımıza yemin ettik ve yeminimize muhalif tek bir hareket yapmadık.
SEZER'E 'KAMUSAL' YANITI: Kamusal alan her bireyin ayrım yapılmadan haklarının korunduğu, kendilerini özgür hissettiği bir alandır. Bu alanı güvence altına almak ve eşitçe kullanım hakkı sağlamak devletin görevidir. Devlet kamusal alanın koruyucusudur. Kamusal alanda herkes için geçerli olan hakları, bir kesime yasaklayamaz.
LAİKLİK YORUMU FARKLI: Laikliğe karşı çıkan yok. Ancak günün şartlarına uygun yorum farklılıklarını ortadan kaldırmak gerekir.
demiş dedi valla bende gördüm duydum . Yunus emrenin dediği gibi Bir fare kaldırdı vurdu kartalı yere yalan değil gerçektir bende gördüm tozunu....
Yorumum bukadar sanıyorsanız yanılıyorsunuz 'layık' lığı laik yapacak kadar yazmaya niyetliyim... Avukatlarımız uykudan uyanmasada ...
İlki sabah gazetelere baktığımda çok sıradan bir günmüş izlenimine kapıldım, peşinden günün en önemli olayının ( Asıl olay yanında ) uyduruk bir futbol maçı olduğunu hissettim , sonra bir süpriz aşk olduğunu gördüm alla allah diyip başka bir gazeteye baktım ondada aynı teraneler ama yanda ufak bir dip not gibi 23Nİsan ı kutluyoruz.... Ne olduki 23 nisanda da kutluyoruz diye düşünmedim desem yalan olur :)) Sonra nasıl olduysa milli gazete diye bir gazete gelmiş bana şaşırdım ama isabet olmuş içerde ufacık bir haber bugün meclis 23 nisan gündemiyle toplanacak... İnanılır gibi değildi benim için Bu ülkeyi bu hale kim getirdi diye düşünürken meclis başkanı olacak zatı muhterem konuştu en azından günün anlamını bilen birisi dedim söylediklerine katılmasamda hiç olmazsa rengini eteğindeki taşları neye karşı olduğumuzu açıkça gösterdi yoksa birileri gibi yorgan döşek hasta olur kalkamaz Pazarteside koşa koşa toplantıya gider mi giderdi belkide 19 Mayıs tada bu hastalanacak nede olsa bugün onun evsahipliğinde herşey... Ama ne konuştu Oturduğu makama layık olmayan birisi layık diye diye laikliği anlattı gördünüz mü bilme başta Cumhurbaşkanı olmak üzere 'layık 'kesim buz kesti... Neler dedi neler ne garip tam bu arada 'defol ' demenin hakaret olabileceği ortaya atıldı... Bana da susmak kaldı bakın neler dedi yorumu bilahare olmak üzere ...
''Türban: Referanduma gidelim. Laiklik: Böylesi dünyada yok. Kırmızı Kitap: Demokrasilerde böyle şeyler olmaz....
ÖZEL OTURUMDA
Meclis Başkanı Bülent Arınç TBMM'nin Cumhurbaşkanı Sezer ve askerlerin tam kadro izlediği 23 Nisan özel oturumunda 'manifesto' gibi açıklamalar yaptı.
TÜRBAN ENGELLENİYOR
"Devlet kamusal alanda bazı inançların yaşam hakkını kısıtlıyor. Yasakların kalkması için referandumla Anayasa değişebilir."
BU LAİKLİK TEK ÖRNEK
"Laiklikte Türkiye benzeri tek örnek Fransa'dır. Ama orada bile hak ve özgürlükler bizim kadar kısıtlanmamıştır."
Alkışlanmayan sözler
Meclis Başkanı Arınç 23 Nisan özel oturumunda çarpıcı açıklamalar yaptı: Türkiye'dekine benzer laiklik uygulaması sadece Fransa'da var. Laiklik adına bazı inançlar kısıtlanıyor...... Bülent Arınç;ın, anayasa değişikliği, türban ve kamusal alan gibi konulara değindiği konuşması Cumhurbaşkanı ve kuvvet komutanlarınca alkışlanmadı.
TBMM'deki 23 Nisan özel oturumuna Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın konuşması damgasını vurdu. Meclis Başkanı, "kırmızı kitap" diye bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nden, "kamusal alan"a kadar birçok konuda konuştu. Oturuma, Başbakan Erdoğan hastalığı nedeniyle katılmadı. Türkiye'deki laiklik anlayışını "Türkiye'dekine benzer tek örnek Fransa'da vardır. Orada bile laiklikten yola çıkarak hak ve özgürlükler bizdeki kadar kısıtlanmamıştır" sözleriyle eleştiren Arınç, "Devlet, kamusal alanda bazı inançların yaşam hakkını, ifade hürriyetini kısıtlamaktadır. Bunu da laiklik adına yapmaktadır" dedi. İşte Arınç'ın sözleri:
KIRMIZI KİTAP KABUL EDİLEMEZ: Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin hazırlanılmasında, Meclis devre dışıdır. İç Güvenlik Strateji Belgesi'nin çete kurmaktan yargılanan kişilerin arşivinden çıkması, devlet ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır. Demokratik bir ülkede "gizli anayasa, kırmızı kitap" asla kabul edilemez kavramlardır.
BİLİNÇALTINDA GİZLİ ANAYASA:
Bu tanıma itiraz gelmiyorsa bu, bazı kişilerin bilinç altında nasıl bir yönetim biçimi olduğunu göstermektedir.Bu algının bazı siyasetçilerin bilinç altında olduğunu da üzülerek görmekteyiz.
CUMHURBAŞKANINI MECLİS SEÇER:
Cumhurbaşkanlığı seçimine bu kadar varken tartışılması, Cumhurbaşkanı'na nezaketsizliktir. Anayasada sorun yokken, yeni cumhurbaşkanını Meclis'in seçip seçemeyeceğini tartışmak, Meclisin meşruluğunu tartışılır kılar.
'ÜSTÜN' KURUMLAR VAR:
Bazı kurumlar, kendilerinin daha üstün olduğunu vehmetmektedir. Artık işlevini yitirmiş, yıllardır sorun üreten bir kurumun kaldırılması, bu kurumdan ve elitist, anti-reformculardan gelen tepkiler tepkiler nedeniyle gerçekleştirilememiştir.
'MUTABAKAT' ELEŞTİRİSİ: Saltanat 84 yıl önce kaldırılmıştır. Ancak bugün ülkede "kurumların saltanatı" hüküm sürmektedir. Yeni bir düzenleme yapılmasında, kurumların görüşünü almak başka bir şeydir, "kurumların mutabakatını" aramak başka konudur. Daha çok demokrasi için, sadece "kurumların mutabakatını" arayan demokratik başka bir ülke yoktur.
ANAYASA DEĞİŞMELİDİR: Anayasanın değiştirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Tüm kurum, kişi ve kuruluşlar bu değişiklik için görüşlerini özgürce ifade etmelidir. Ancak bir mutabakat aranacaksa sadecemilletvekillerinin mutabakatının aranması gerekir. Eğer burada bir mutabakat sağlanamazsa gidilecek tek merci millet iradesidir.
REJİM DEĞİL, SAHİPLİK SORUNU: Kimse Cumhuriyet'ten, demokrasiden, temel özgülüklerden vazgeçme niyetinde değildir. Ülkede rejim sorunu değil, bir rejimi sahiplenme tartışması vardır.
GÜCÜ KAYBETME TARTIŞMASI: İnisiyatif alanlarını genişletme ya da sahip oldukları gücü kaybetmeme tartışmaları vardır. Laikliğin, Atatürk'ün, Cumhuriyet'in, bayrağın, rejimin sahibi millettir. Bizler bunlara bağlı kalacağımıza yemin ettik ve yeminimize muhalif tek bir hareket yapmadık.
SEZER'E 'KAMUSAL' YANITI: Kamusal alan her bireyin ayrım yapılmadan haklarının korunduğu, kendilerini özgür hissettiği bir alandır. Bu alanı güvence altına almak ve eşitçe kullanım hakkı sağlamak devletin görevidir. Devlet kamusal alanın koruyucusudur. Kamusal alanda herkes için geçerli olan hakları, bir kesime yasaklayamaz.
LAİKLİK YORUMU FARKLI: Laikliğe karşı çıkan yok. Ancak günün şartlarına uygun yorum farklılıklarını ortadan kaldırmak gerekir.
demiş dedi valla bende gördüm duydum . Yunus emrenin dediği gibi Bir fare kaldırdı vurdu kartalı yere yalan değil gerçektir bende gördüm tozunu....
Yorumum bukadar sanıyorsanız yanılıyorsunuz 'layık' lığı laik yapacak kadar yazmaya niyetliyim... Avukatlarımız uykudan uyanmasada ...