Cevap: 5,5 yaşındaki çocuğumun ana sınıfı eğitim hakkı elinden alınırsa .......
İlginizi çekebilir...
“Diyelim ki TBMM bir kanun yaptı. Kanuna karşı doğrudan başvurabilir miyim?”
Hayır, başvuru yapılabilmesi için kanunun uygulanması sonucunda hak ve özgürlüğün somut olarak sınırlanmış olması gerekiyor. Başkasının hak veya özgürlüğünün sınırlanmasında da başvuru yapılamaz; kişisel zarar doğmuş olmalı.
İhlal halinde kendiniz bireysel başvuru yapabileceğiniz gibi bunu bir mahkemeden de isteyebilirsiniz. Dış temsilcilikler aracılığıyla da başvuru yapılabiliyor.
Bedavaya adalet olmaz: Başvuru için 150 TL’lik bir harç yatırılması gerekiyor.
Başvuru, yargı yollarının tüketilmesinden veya eğer böyle bir yol yoksa ihlalin öğrenilmesinden itibaren 30 gün içerisinde yapılmalı. Eğer bir mazeretiniz varsa bu mazeret gerekçesinin ortadan kalkmasının ardından 15 gün içerisinde başvurmak gerekiyor. Tabii bu durumda hakim önce mazeretin geçerli olup olmadığına karar verecek.
Peki nasıl bir dilekçe hazırlamak gerekiyor başvuru için? Şöyle:
Başvuru dilekçesinde, başvurucunun ve varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin, işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün, dayanılan Anayasa hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamaların, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekiyor.
Başvuru dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin eklenmesi de şart. Hepsi tamam mı? Hemen sevinmeyin. Çünkü dava dilekçenizin tam olması da bireysel başvurunuzun mutlaka kabul edileceği anlamına gelmiyor. Mahkeme bünyesinde oluşturulacak bir komisyon üç halde dilekçenizi kabul etmeyebilir:
Başvurunuz, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımıyorsa,
Önemli bir zarara uğramadıysanız ve
Dilekçeniz açıkça dayanaktan yoksun bulunursa.
Diyelim ki tüm engelleri aştınız ve dilekçeniz kabul edildi. Sizinle Anayasa Mahkemesi içerisinde kurulan iki bölümden biri ilgilenecek. Hangi ihlal halinde hangi bölümün davaya bakacağı tahminimce İçtüzük’te düzenlenecek. En azından düzenlenmesi lazım çünkü şu anda böyle bir ayrım yok.
Dilekçenizin kabul edilmesiyle birlikte bir örneği Adalet Bakanlığı’na gönderilecek ki dilediği takdirde Adalet Bakanlığı davayla ilgili görüşünü bildirebilsin.
Filmlerde gördüğümüz dava sahnelerinin Anayasa Mahkemesi’nde de yaşanacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü davalar dosya üzerinden görülecek. Ama ihtiyaç duyulursa duruşma da yapılabilecek.
Öyle bir durum olur ki maruz kaldığınız hak veya özgürlük ihlali süreklidir ve ihlalin engellenmesi için bazı tedbirlerin alınması gerekir. İşte bu gibi durumlarda davanıza bakan bölüm gerekli önlemleri alabilecek. Ancak bu tedbirler en fazla altı ay süreyle etkili olabilecek. Dava bu süre içerisinde sonuca bağlanmazsa tedbirler kalkacak.
Eğer hak veya özgürlüğünüzün ihlali bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa o zaman davaya bakan bölüm sadece ihlal olup olmadığını ve ihlal varsa nasıl ortadan kaldırılacağını söyleyebilecek. Daha fazlasına yetkisi yok.
Eğer Mahkeme, bir ihlal olduğu kanaatine vardıysa, ihlalin giderilmesine ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verecek.
Kanun tasarı aşamasındayken fırtınalar koparan düzenlemede değişikliğe gidildi ve eğer ihlal bir mahkeme kararından kaynaklandıysa Anayasa Mahkemesi’nin o mahkeme kararını iptal etmesi artık söz konusu değil. Bunun yerine eğer ihlal kararı çıkarsa yeniden yargılama yapılmak üzere dosya o mahkemeye geri gönderilecek. Eğer bunda bir yarar yoksa tazminata hükmedilebilecek.
“Bireysel başvuru hakkımız var, hadi onu doya doya yaşayalım” dediğinizi duyar gibiyim. Aman ha! 6216 sayılı kanunun bireysel başvuruyla ilgili bölümünün son maddesinin bir eli belinde, diğer elininse işaret parmağı aşağı-yukarı sallanıyor:
Bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin dışında, ayrıca ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasına hükmedilebilir.
Hükümet bireysel başvuru kurumunun kendisini kötüye kullanacak ama ben hakkımı düzgün kullanırken bile “acaba yanlış anlaşılır mıyım?” diye tedirginlik yaşayacağım… Adalet bu olsa gerek!
Hangi başvurular hakkın kötüye kullanımı olarak kabul edilecek, buna kim karar verecek, dilekçe hakkımı kötüye kullandığımı iddia etmek başlı başına bir hak ihlali değil midir ve eğer bir hak ihlaliyse bireysel başvuru hakkımı kullanmamın Anayasa Mahkemesi tarafından hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilip para cezasına mahkum edilmem suretiyle temel hak ve özgürlüğümün ihlal edildiğini iddia ederek bireysel başvuru yapabilir miyim?
Bakalım Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru uygulamalarıyla endişelerimizi ve kafamızdaki soruları giderebilecek mi?
Bunun için 23 Eylül 2012′yi beklememiz gerekecek. Çünkü kanunun geçici madde 1/8 hükmüne göre Anayasa Mahkemesi ancak bu tarihten sonra kesinleşen kararlar aleyhine yapılacak başvurulara bakabilecek.
Alıntıdır