Cevap: resmi nikah olmadan aldatma ve sadakatsizlik
Sn. patonomi;
Kişilerin sadece evlilik evresinde değil "nişanlılık" döneminde de birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğü vardır. Ancak bunun evlilik (boşanma sonrası tazminatlar vs.) döneminden farkı, karşı tarafın nişanı bozması durumunda "cayma tazminatı" verilememesidir. Cayma tazminatı dediğimiz hadise, bir kişiye bir sözleşmeden vs. döndüğü takdirde yükletilebilen bir sorumluluktur. Yani nişanlı bir şahıs "sırf" evlenmekten vazgeçti diye cayma tazminatı ödemez.
Bkz. Medeni Kanun madde 119:
-Nişanlılık, evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermez.
-Evlenmeden kaçınma hâli için öngörülen cayma tazminatı veya ceza şartı dava edilemez; ancak yapılan ödemeler de geri istenemez.
Bunun yanında "nişanı haksız şekilde (Örneğin; bahsettiğiniz gibi yalan ve sadakatsizlik) bozan" veya "nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde" taraf Medeni Kanun madde 120 ve 121' e göre sorumlu tutulabilir.
II. Nişanın bozulmasının sonuçları
1. Maddî tazminat
MADDE 120.- Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddî fedakârlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır.
Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan kimseler de, aynı koşullar altında yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilirler.
2. Manevî tazminat
MADDE 121.- Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
***Sn. patonomi şunu bilmenizi isterim ki nişanlılık ilişkisine başlamak aslında çok basit bir mevzudur. Halk arasında, kişilerin söz kesmekle veya yüzük takmakla nişanlanıldığı bilinir. Oysa ki medeni kanunun bu konuda aramış olduğu unsur ortada bir " karşılıklı evlenme vaadi" nin olmasıdır.
Bkz. M.K madde 118/1:
A. Nişanlanma
MADDE 118.- Nişanlanma, evlenme vaadiyle olur.
***Şimdi diyceksiniz ki bunları neden anlattınız. Şu noktaya dikkatinizi çekmek isterim ki; karşı tarafın sizi evlenme vaadiyle kandırmış olmaması ortada bir nişanlılık ilişkisi olmadığı anlamına gelmez. Yani belki de size vaatte bulundu, evleneceği hususunda kandırmadı da ama yine de sadakatsiz davrandı. Aynı şekilde yüzük verilmemesi vs. nişan olmadığı anlamına gelmez. Demem o ki; sizin bahsi geçen şahısla flört döneminizde "evlenme vaadi teşkil edecek herhangi bir unsur" var ise ve sizde buna olumlu baktığınızı, rıza gösterdiğinizi herhangi bir davranışınızla belli ettiyseniz, kanaat getirdiyseniz vs. nişanlılık ilişkisinin varlığı söz konusudur. Bahsettiğim maddeler üzerinden hakkınızı arayabilirsiniz.
Not: Ufak çapta bir doktrin araştırması yaptım ve nişanlılık ilişkisinin var olabilmesi için birkaç örnek verilmekte:
-Kadın ve erkeğin hiç bir şey söylemeden nişan yüzüğü takmak için ellerini uzatmaları, evlenme vaadi içeren bir davranıştır,
-Özellikle tutucu çevrelerde, taraflar arasındaki cinsi münasebet nişanlılık ilişkisinin olduğu yorumuna uygundur,
-Son olarak bu vb. "kanaat verici davranışlar" da evlenme vaadinin varlığı hususunda bir irade karinesi teşkil edebilir denilmiş.
***Ancak şunu da belirtmek isterim: Bir merasimle veya yüzük takılmadan yapılan; yani alenileştirilmeyen nişanlılık ilişkilerinin varlığının ispatı oldukça güçtür.